5. Bölüm

586 48 27
                                    

Episode 5
"Beklenmedik bir anda"
***

Duygular insanoğlunun en büyük kozu, aynı zamanda en büyük zaafıydı şüphesiz. Birisinin başka birisine karşı olan sevgisini kullanabilir ve onu sindirebilirdiniz. Aynı şekilde sevginizi ya da nefretinizi birisi size karşı kullanabilirdi.

Ama tüm bu duygular içerisinde en tehlikelisi şüphesiz aşktı. Çünkü ne zaman geldiğini bilmiyordunuz, haberiniz olmuyordu ve fark ettiğiniz de ise kabullenmekten başka şansınız kalmıyordu. Ve sizi mahvedecek kişi dışarıdan birisi değil, direkt olarak bu hisleri beslediğiniz o kişi oluyordu.

Bir insana kendinizi mahvedecek o gücü veriyordunuz ve bu korkutucuydu. Aşık olunca bir kukladan farkınız kalmıyordu. Tüm hayatım boyunca bu duygudan kaçmaya çalışmış, kafamı başka şeylerle meşgul etmeye çalışmıştım. Ta ki yakın arkadaşım Asel'in Kerem Aktürkoğlu ile bir ilişkiye başlamasına kadar...

Zaten içerisinde olduğumuz ama bu ilişki ile iyice içine girdiğimiz Galatasaray sadece Asel'e değil, bana da yeni duyguların kapısını açmıştı. Metin Oktay tesislerinde yapılan taraftara açık antrenman hayatımı değiştirmişti.

Onu ilk gördüğüm an en karanlık sokaklarım aydınlanmış, çorak topraklarımda çiçekler açmıştı. Nefesim ciğerlerime yetmemiş, derin bir nefes almak zorunda kalmıştım. Antrenmandan dolayı terleyen siyah saçları kıvırcık bir hale dönüşmüş, üzerindeki forma yapılı tenine yapışmıştı. Cinsiyet fark etmeksizin herkese görsel bir şölen sunuyordu.

O an Asel ve Kerem'e odaklandığımız için çok fazla inceleyememiş, kalbimdeki o heyecanla tesislerden ayrılmak zorunda kalmıştım. Eve gidene kadar aklıma binbir çeşit şeyin gelmesine de engel olamamıştım.

Asel yaşadığı günü odasında düşünürken ben de kendi odamda, tavana bakarak onu düşünüyordum. İlk kez hissettiğim bu hislerle ilk defa tanışıyor, ne olduğunu anlamdırmaya çalışıyordum.

Nicolo Zaniolo.

Ulaşılmazdı, imkansızdı ve çevresinde milyonlarca kız vardı. Patlayan flaşlar ve yaşadığı lüks hayat şüphesiz ki onun playboy olduğunu buram buram haykırıyordu.

Nasıl yapardım, ne olurdu bilmiyordum ama ne yapmam gerektiğinin farkındaydım. Yüzümü aydınlatan telefonun ışığı ve ekranda konuşmamız varken Nicolo artık çevrim içi değildi.

Yazdıklarıma bir cevap vermemiş, görmemişti bile ama göreceğini biliyordum. Görmezse görmesini sağlardım ve bir saniye kuşku duymazdım bundan. O inatsa ben daha da inattım ve bizim için mutlu son yazılana kadar durmayacaktım.

Aşıktım. Bu hisleri kabullenmek çok sancılı olmuştu, zorlanmıştım ama yüzleştiğim bu gerçek artık adım kadar netti. Bu yüzden kaçmayı bırakmış, savaşmaya başlamıştım.

Bu masalda mutsuzlar var,
Yalnız kaldı prens ve prenses

Arka fonda çalan şarkının sözleri dikkatimi çekmişti. Ben Eliftim ve bildiğim tek şey bu şarkı sözlerinin aksine bizim masalımızın mutlu sonla biteceğiydi.

Telefonumu kapatırken yanımında duran komidine bıraktım. Umutluydum, kendime güveniyordum ve bu altın çocuğu aşka inandıracaktım.

***

YAAAZ YAAAZ BİTMEEEZZ ÖMRÜÜÜM YETMEZZZ ANLATT ŞARKIII ANLATTT SON KEEEZZZ

İlk defa yazdığım bir bölüm içime sindi gerçekten çok beğendim inşallah siz de beğenmişsinizdiiirr

Yıldızı parlatmayı ve boool boool yorum yapmayı unutmayınnn, sizi çok seviyorum ❤️💛

Aşktan ölen varsa söyle | Nicolo Zaniolo Where stories live. Discover now