14. Bölüm

204 28 20
                                    

Episode 14
"Derin bir nefes."

***

Aşk neydi? Kendisini nasıl hissettirirdi? Aşık olduğunu kişi nasıl anlardı? Basit bir hoşlantı aşkla karıştırılabilecek kadar güçlü müydü?

Bir adım.
Denizin soğuk suyu titrememi sağlarken Kazımcan'ın su ile söyledikleri geldi aklıma. Su gerçekten soğuktu.

İkinci adım.
Arkamdan gelen Barış olayları bilen tek kişi olmasından kaynaklı güven veriyordu. Son öğrenmesi gereken isimlerden birisi ilk öğrenmişti.

Üçüncü adım.
Sudan yavaşça çıkmıştım. Soğuk su ılık havayla karşılaştırıldığında bedenimi titretmezdi ama karşımda duran bu beden her şeyi değiştirmişti. En ufak hücreme kadar titriyordum.

"Hoş geldin kardeşim."

Kerem'in samimi sesi kendime gelmemi sağlarken Zaniolo'nun bakışları Kereme dönmüştü. Daha önceden nereye baktığını bilmiyordum çünkü dikkat etmemiştim. Ben ona bakıyordum ve geriye kalan her şeyden soyutlanmıştım.

"İyiyim." dedi Zaniolo. Sesinde soğukluk yoktu ama samimi de değildi.

"Erken geldin." Barış'ın söylediği ile Zaniolo'nun bakışları önce bana, sonrasında arkamdaki sözlerin sahibi olan Barışa kaymıştı. Birkaç saniyelik bana bakışı nefesimi keserken derin bir nefes aldım.

"İtalyada sıkıldım, annemler de tatile çıktılar." Omuz silkerek söylediği cümleler umursamaz bir havadaydı. Kazımcan Zaniolo ile selamlaşırken ikisi arasındaki samimiyet gülümsememi sağlamıştı. Zaniolo kollarını Kazımcana dolarken birkaç saniye orada ben olsaydım ne olurdu, diye düşünmüştü zihnim.

İmkansızdı.

Derince yutkunurken başımı öne eğip eşyalarımı koyduğum yere ilerledim. Havlumu düzgünce sererken diğerleri çoktan sohbete başlamıştı. Asel ve Tuğçe birkaç şey hakkında konuşurken beni sohbete dahil etmeye çalışmamaları daha da sinir bozucu bir hâl almaya başlamıştı.

Derin bir nefes verirken gözlerimi kapattım. Zaniolo'nun burada olduğu gerçeğini göz ardı etmeye çalışıyordum çünkü herhangi bir davranışımı anlayacağını biliyordum. Beni öğrenirse vereceği tepkiyi az çok tahmin ediyordum ve bu tepki gözlerimin dolmasına sebep oluyordu.

Kapalı gözlerimin sulandığını hissederken titrek ama derin bir nefes aldım.

"Şimdi de ağlama."

Barış'ın sessizce söylediği şeyle gözlerimi açarken yanımda oturur halde telefonla ilgilendiğini gördüm.

Bakışlarım sağ tarafıma kayarken diğerlerinin yuvarlak halinde oturduğunu görmüştüm. Çemberin dışında kalan iki isim; ben ve Barıştık. Barış'ın benim yüzümden çemberin dışında kaldığını anlamak zor değildi.

"Neden orada değilsin?"

Sorduğum soruyla Barışın gözleri beni bulurken birkaç saniye bakışlarını benden çekti ve karşıya baktı.

"Sen neden değilsin?"

İstenmediğimi hissediyorum Barış, o yüzden.

Sorduğu soruya sessiz kalırken bakışlarım Zanioloya döndü. Bir konu hakkında konuşuyor, el ve kol hareketleri ile anlattığı şeyi canlandırıyordu. Gülerek anlattığı şeyi dinlemek istediğimi fark ederken ayağa kalkmıştım.

Çembere doğru ilerlemiş, kollarımı da birbirine bağlayarak bir noktada durmuştum. Kerem ve Asel yan yana oturmuş, Kerem Asel'in saçlarıyla oynuyordu. Onların hemen yanında kalan Tuğçe ve Yunusun da onlardan bir farkı yokken Zaniolo ve Kazımcan da yan yanaydı. Çember böylece kapanıyordu.

Konunun yarısında geldiğim için ne konuşulduğunu anlayamamıştım ama Zaniolo'nun mimikleri dudaklarımın kıvrılmasına neden olmuştu. İlgiyle onu dinliyor, söylediği hiçbir şeyi çeviremesem bile ona kapılmış gidiyordum.

"Elif şuradan çekilir misin? Güneşi kapatıyorsun."

Tuğçenin söylediği şeyle kendime gelirken anlamaz bir şekilde ona baktım. Onun bu cümlesi ile bakışlar bana dönerken onun da bakışlarının üzerimde olduğunu biliyordum.

"Anlamadım."

Tuğçe eliyle arkadaki güneşi gösterdi. "Güneşi kapatıyorsun, çekilir misin?"

Asele baktığımda boş bakışlarla karşılaşırken içime oturan acı ile dudaklarımda kırgın bir tebessüm oluştu. Birkaç adım sağa kayarken güneş yeniden Tuğçe'nin yüzüne vurmuştu.

Konuşma kaldığı yerden devam ederken Zaniolo bakışlarını üzerimden çekmemişti. Birkaç saniye bakışlarım yerdeki kumdan ayrılmazken geriye doğru yavaş bir adım attım.

Gözlerimi yerden kaldırdığımda Zanioloyla bakışlarımız kesişmişti. Gözlerinde bir şey arıyordum, beni iyi edecek bir şey olabilirdi, ama gördüğüm tek şey acıma duygusuydu.

Bir adım daha atarken arkamı dönüp eşyalarımın olduğu yere doğru adımladım. Barışın da Zaniolonun da bakışları benim üzerimdeydi ama ben hiçbirisi ile ilgilenmek istemiyordum.

Bu kadar kırılgan olmam normal değildi, Asel benim yakın arkadaşımdı ama ben onu hiçbir zaman bana bu kadar uzak görmemiştim. Keremle ilişkisi süresince değişmiş, bunu fark etmiştim ama içerisine girdiği ortam onu bambaşka birisi yapmıştı.

Zanioloya olan sevgim de hassas kısmımdı ve bu hislerimi birileri ile paylaşamamak içimde büyük bir yara oluşturmuştu.

Üzerime geçirdiğim kıyafetleri düzeltme ihtiyacı hissetmezken elime aldığım çantam ile plajdan ayrılıyordum. Zaniolo'nun bakışlarını hâlâ sırtımda hissederken gözlerimin kızardığına emindim.

"Barış, gelsene buraya."

Kerem'in sesini duyarken arkama dönmedim. Bu ortamda sürekli ben kırılamazdım.

"Yok." dedi Barış sert bir sesle. "Birisinin güneşini falan kapatırım mazallah."

***

Elif....

Oy vermeyi, yorum yapmayı unutmayın ❤️💛

Aşktan ölen varsa söyle | Nicolo Zaniolo जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें