Bölüm 20

113 30 11
                                    

Jisung işten çıkıp eve geldiğinde saat 10"u geçiyordu.Evinin kapısını açıp içeri girdiğinde sinir bozucu bir sessizlik vardı.İşten geldiğinde Minho'nun onu karşılamaması yalnızlığını tetikliyordu böyle gecelerde .

"Keşke Felix'i çağırsaydım." Banyoya giderken kendi kendine mırıldandı.Kısa bir duştan sonra geceliklerini giyip mutfağa yöneldi.

"Hızlı bir şeyler yiyip yatmak istiyorum."

Yemeğini hazırlayıp küçük yemek masasına oturduğunda karşısında ki boş sandalyeye bakıp iç geçirdi.Karşılıklı Minho ile yediği yemekler, kahvaltılar aklına gelirken ilk kaşığını ağzına götürdü.

"Ne zaman bu kadar bağımlı oldum sana aptal kedi." Kendi kendine gülüp önümde ki yemeği yemeğe devam etti.

Yatağına geçtiğinde hafiften titremişti.İçerisi soğuk olmamasına rağmen soğuk çarşaflar onu böyle hissettiriyordu.Minho'nun tarafına bakışları değdiğinde yastığa uzandı yavaşça.Sarılıp burnunu yastığa gömdüğünde derince içine çekti.Minho'nun yastığına daha da sıkı sarıldı, kokusunu aldıkça içi gıdıklanıyordu.

İkisinin ayrı odaları olmasına rağmen son bir aydır beraber uyumaya başlamışlardı.Minho'nun odasında büyük bir çift kişilik yatak olduğu için Jisung tamamıyla onun odasına yerleşmişti . Sadece kıyafetleri diğer odadaydı.

"Çok yalnız hissediyorum." Uykuya dalmadan önce eline telefonu alıp uyuduğunu belirten bir mesaj gönderdi Minho'ya.Anında geri cevap gelmesiyle gülümsedi.Eskiden günlerce mesajlarına cevap vermeyen genç şimdi dakikalar içinde cevaplıyordu Jisung'un mesajlarını.Saniyer içinde yanıtlanıyordu aramalar.Yavaşça yorğunluktan gözleri kapanırken yüzünde huzurlu bir ifade vardı.Bunca şeyden sonra bu kadar huzurlu olması korkutuyordu içten içe genci.

Sabaha karşı Minho evin kapısını sessizce açtığında yavaşça içeri adımladı.İlk olarak banyoya gidip üzerinde ki iğrenç bar kokusunu atmak istiyordu.Son 2 haftası vardı.2 hafta sonra işi bırakıp okuluna başlayacaktı.Üniversite de çalışmayı istese de ailesi karşı çıkmıştı.Tamamen derslerine odaklanıp güzel bir üniversite hayatı yaşamasını istiyordu Vien.

Islak saçlarıyla mutfağa girdiğinde lavaboda tabakları gördü Minho.

"Yine sağlıksız yemekler yemiş." Kendi kendine söylenirken iki üç parça bulaşığı yıkadı.Havalar sıcak olduğu için mutfakta ki bulaşıkları bırakmayı sevmiyordu sabah uyandığında temiz kokuyla mutfağa girmeyi istiyordu.Her ne kadar Jisung'u uyarsa da her gece geldiğinde bulaşıkları söylene söylene yıkıyordu Minho.Ellerini kurulayıp yavaşça odaya adımladı.Sessizce yatağa yerleştiğinde Jisung'u kendine doğru çekip sarıldı.

"Gelmişsin." Jisung gözleri kapalı şekilde mırıldandığında alnına öpücük kondurup daha sıkı sarıldı.

"Uyu bebeğim saat daha erken." Kollarında ki bedenin saçlarına parmaklarını geçirdiğinde Jisung göğsüne kafasını gömüp kollarını sardı beline.

Minho her ne kadar yorgun olmasına rağmen uykuya dalamıyordu içinde ki endişeler onu çürütürken derin bir nefes alıp gözlerini kapadı.Devamlı yanlış mı yapıyorum diye düşünmek içten içe onu yese de bırakmak istemiyordu küçüğü.Hele böylesine yakınlaşıp bir olmuşken kafasında ki düşünceler yaptıklarına tezattı.

"Ne yapacağım ben senle?" 

Ortada ne bir teklif ne de bir aşk itirafı vardı.Tamamen bodoslama ilerledikleri ilişki nereye doğru gidecekti ikisi de bilmiyordu.Pembe hayaller ve düşler kurmak kolaydı asıl iş onları gerçekleştirmekti.O yüzden Jisung ona gelecek hakkında planlarını anlattığında hep tedirgin olmuştu.Acaba o gelecekte ben olacak mıyım diye düşünürken buluyordu kendini.

Ihlamur Çiçeği (Minsung)Where stories live. Discover now