Bölüm 22

115 31 40
                                    


"Seni hayatım boyunca affetmeyeceğim anne!" 

Minho yaşlı gözlerle Vien'e baktığında gözlerinde ki kırgınlık kadının içine kadar işlemişti.Jisung'u göndermenin kötü bir hareket olduğunu biliyordu Vien.Jisung'un ne kadar büyük bir travma yaşadığını anlayabiliyordu.Ama şuan onu göndermekten başka bir şey yapamazdı,başka türlü koruyamazdı ikisinide.

"Şuan beni suçlu olarak görüyorsun şuan senin için dünyanın en kötü annesiyim biliyorum ama ileride beni anlayacaksın.İkinizde çocuk olduğunuz için anlayamıyorsunuz."

"Anne ben 18 yaşındayım.1 hafta sonra üniversiteye başlayacağım farkındaysan! "

"Sağlıklı kararlar veremeyecek yaştasınız."

" Sen bana,Jisung'a bunu yaşattın ya anne! Eun teyze Jisung'u sana emanet etmişti bu şekilde mi koruyacaksın onu? Yaşasaydı seninle asla konuşmazdı."

Minho sinirle salondan çıkıp odasına girdiğinde ağlayarak yatağa bıraktı kendini.Gözlerinin önüne sürekli Jisung'un en son kapıdan çıkarken ki görüntüsü geliyordu.Durmadan ağlamak istiyordu.Canı o kadar çok yanıyordu ki bir an iki eliyle saçlarını kavrayıp sertçe çekiştirdi hıçkırıklarında boğulurken.

Ağlaması saatler sonra biraz olsun hafiflerken telefonunu eline alıp Felix'i aradı.Jisung'un ona gittiğini düşünüyordu.

"Felix,Jisung yanında mı?" Telefon açıldığı gibi direk sordu Minho.

"Hayır daha gelmedi.Yaklaşık 1 saat önce beni aradı bana geleceğini söyledi ama hala ortalıkta yok.Ne oldu Minho? Jisung'un sesi çok kötü geliyordu."

"Nasıl hala gelmedi.Jisung 2 saat önce evden çıktı Felix.Şuan oraya varması gerekiyordu." Minho endişeyle yataktan kalktı.

"Minho bana anlatacak mısın ne olduğunu önce?"

Minho baştan sona her şeyi anlattığında göz yaşları tekrar yanaklarından ard arda akmaya başlamıştı.Ağladığı için sonlara doğru ne dediğini anlayamıyordu Felix.

"Yazıklar olsun sana Minho." Felix her şeyi duyduktan sonra öfkeyle bağırıp telefonu yüzüne kapattı.Minho pişmanlıkla ve korkuyla bir kez daha yığıldı yatağın üstüne.Korkuyordu Jisung için,başına bir şey gelmesinden korkuyordu.Kafasını cama çevirdiğinde yağmurun bardaktan boşalırcasını yağdığını gördü.

"Islanıp hasta olacak." 

Felix

Felix duyduklarından sonra iyice paniklemişti evin içinde oradan oraya dönüp dururken Jisung'u aramaya devam ediyordu.Uzun uzun çaldırmasına rağmen açan yoktu.Son çare babasını aramak geldi aklına.

"Baba rahatsız ediyorum bu saatte ama önemli bir konu var."

"Ne oldu Felix? " Endişeli baba uykusundan uyandığında oğlunun paniklemiş sesiyle yataktan fırladı.

"Baba Jisung'a ulaşamıyorum.En son 2 saat önce evden çıkmış bana gelmek için ama hala gelmedi.En son aradığında sesi çok kötü geliyordu başına bir şey gelmesinden korkuyorum.Ne olur bir şeyler yap baba bul onu.Dışarı da çok kötü yağmur yağıyor."

"Tamam önce sen sakin ol.Ben halledeceğim.Evden çıkma ve benden haber bekle."

"Tamam baba."

Felix telefonu kapatıp koltuğa attı kendini.İçinde öyle büyük bir korku vardı ki nefesi daralıyordu.

"Kesin başına bir şey geldi yoksa Jisung ne olursa olsun gelirdi bana hiç olmadı telefonu açardı." Kendi kendine endişelere kapılsa da iyi düşünmek istiyordu bir yandan.

Ihlamur Çiçeği (Minsung)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora