15-Yaşıyonuz Mu?

1.1K 135 27
                                    

Aşağı indiğimde herkes içeri geçmişti.

"Hediyeleriniz için tekrar teşekkür ederim."

Bana gülümsediler. Oturduk.

"Eee Jeongin anlat artık. 2 gün önce zırlıyordun, ne oldu da sevgili oldunuz?"

Changbinin gözlerine baktı ve anlatmaya başladı.

"Dün kapıma geldi. Akşama kadar yattı kapımda. Beni sevdiğini falan söyledi. Ben ilk başta affetmeyecektim ama acıdım sonra."

Jisung sinirle Changbine döndü.

"La mal herif, madem seviyon onu neden ağlattın."

Changbin başını eğdi.

"Ya bilmiyorum ki. Bi an emin olamadım hislerimden. Bende öyle duygular hissediyordum ve bilmiyorum. Bi anda kendimi onun kapısının önünde buldum."

"Şey konu ile alakasız ama diyorum ki acaba bi pikniğe falan mı gitsek birkaç günlüğüne."

Bunu Minho hyung söylemişti.

"Siz gidin vallah ben gelemem. Zaten iyice astım işi."

Ben gidemezdim. Zaten bu sıralar hiç çalışmıyordum.

"İzin günlerinde gideriz. İzin günlerin var ya senin."

İzin günü mü? İzin günü ne la?

"İzin günüm yok ki benim. Ne izni amk?"

Minho bacak bacak üstüne atıp konuştu.

"Var ya, Hwang amca bahsetmişti bana da."

Benim niye haberim yok bundan?

"Vallah ilk defa senden duydum. Neyse ben bu konuyu bay Hwang ile konuşayım bi."

Ay aslında bi piknik çok iyi olurdu. En son ne zaman pikniğe gittiğimi bile hatırlamıyordum.

"Ee, nereye gidiyoruz aşkımm? Ve kim kim gidecez? Bence biz bize gidelim."

"Benim bildiğim güzel bir yer var. Çok güzel bir yer. Ayrıca evet, biz bize gideceğiz. Ben, sen, Seungmin, Chan, Jeongin, Changbin, Felix ve Hyunjin. Hem gideceğimiz yerde havuz falan da var. Çok güzel bir yer. Anneannemin eviydi. Ondan bana miras kaldı. "

Hep birlikte Allah rahmet eylesin dedik ve sağolum dedikten sonra yine boş boş sohbete başladık.

Seungmin benim kulağıma eğildi.

"Şey, Lixie. Bu Chan bana çok güzel bakıyor. Kesin aşık lan."

Chana baktım. Cidden çok güzel bakıyordu. Biri bana öyle baksa ben aşık olurdum herhalde. Ama kim bakar ki bana.

"Net aşık bu arada. Ayy herkes birbiriyle sevgili oluyormuş düşünsenize. Sen Chan ile sen de Hyunjin ile sevgili oluyormuşsun."

Jisung gizli sohbetimize katılmıştı. Allahtan bizi duyamazlardı. Karşı koltukta oturuyorlardı.

"Ay Allah korusun kız. Ben Hyunjin ile yapamam. Adam benden nefret ediyor resmen."

"Aşık sana hyung, Hyunjin hyung aşık sana. Aşkından böyle yapıyor."

"Ayy, saçmalamayın önünüze dönün."

×××××

Çok güzel bir gün geçirmiştik. Ben Hyunjini düşünmekten pek birşey anlamasamda iyiydi yani.

Hepsini dışarı kadar götürdükten sonra içeri girdim. Bir gün hep birlikte yemek yapacaktık. Söz vermiştik.

Yukarıya doğru adımladım. Hyunjine bakacak ve sonra isterse birlikte isterse tek başıma yemek yapacaktık. Kapısının önüne geldim. Bu sefer çok düşünmemiştim. Hemen kapısını tıklattım. Ses gelmedi. Tekrar çaldım kapıyı. Yine ses gelmedi.

"Hyunjin bey, içeride misiniz?"

Tekrar ses gelmedi. Acaba girse miydim? Ölmüş de olabilir yani. Ay ne düşünüyon salak. Yok yok ne ölmesi. Belki odasında değildir. Tekrar çaldım ama bu sefer daha sert çaldım.

"Hyunjin bey, oradamısınız. Ses verin ya."

Yine ses gelmeyince kapıyı açtım. Yani açmaya çalıştım. Kilitliydi kapı.

"Hyunjin bey, ses verir misiniz? Yaşıyonuz mu?"

Gerizekalı herif. Ay bide odasında ölü bulunuyormuş.

"Lan açsana kapıyı. Öldün mü? Allahım sabır ver. Şu an gidip önce Ryujine sonra bayan Hwanga haber vereceğim."

Tekrar bi yumruk attıktan sonra yine cevap vermeyince Ryujinin yanına gittim.

"Hyunjin bey odasında mıydı ya? Ben 40 defa kapıyı çaldım ama kilitliydi ve açmadı kapıyı. Ses falan da vermedi. Endişelendim biraz. İçerideyse başına birşey gelmiş olabilir."

Kaşlarını çattı. Bi boklar vardı kesin. Elini cebine atıp birşeyler aradı.

"Allah Allah, anahtar nerde ya? Bi saniye, Yeji sen anahtarı gördün mü?"

"Yok, görmedim. Sende değil miydi ya?"

"Jisooya soralım. Jisoo!"

Jisoo hemen geldi.

"Ne oldu Ryujin?"

"Bizim anahtarı gördün mü?"

"Evet, Hyunjin bey istemişti benden."

Üçümüz birbirimize baktık.

"Hayır hayır hayır. Kendine birşey yapmış olmasın."

Jisoo bize anlamaz gözlerle bakıyordu.

"Hyunjin bey odadan hiç çıkmadı. Az önce Felix yanımıza geldi ve Hyunjin beyin ses vermediğini ve kapısının kilitli olduğunu söyledi."

Jisoo telaşla telefonu aldı eline.

"Sizce bay ve bayan Hwangı aramalı mıyız?"

"Ama ya kötü birşey olmamışsa. Boş yere işinden edeceğiz onları."

"Ay susun bi ya. Alexin- yani Felixin odasının anahtarı Hyunjin beyinkine uyuyor. Felix hemen odanın anahtarını getir."

Koşarak odamın anahtarını aldım ve Hyunjinin kapısını açtım. Kızlar da arkamdaydı.

Yes yes yesss meraktan delirebilirsiniz. Ben de deliriyorum meraktan. İnanın ne yazacağımı bilmiyorum. Şu an hyunjine birşey olsa mı olmasa mı diye düşünüyorum. Bu fic ile ilgili hiçbir planım yok. Bir plana göre gitmiyorum. Yazmayı planladığım tek olay o yayunladığım videodaki olay. Hadi neyse öptüm sizi. Bu arada Alex ile ilgili küççücük bi detay var yakalamış olmalısınız.










Şefim-HyunLixWhere stories live. Discover now