heartless | taekook

1

Tozlu kutuları itip arkalarına geçerek içeri bir hademe girmesi ihtimaline karşı yakalanmamak adına iyice köşeye kıvrıldım. Parkenin altına sakladığım dalı aynı yerden çıkardığım kibrit kutumla alevlendirip dudaklarıma götürdüm.

Titreyen ellerim nikotinin akciğerlerime nüfus etmesiyle gevşemişti, günün en sevdiğim saatindeydik. Okulda yakalanmadan tüttürmenin tek yolu bu pis kazan dairesiydi.

O sırada açılan paslı demir kapının gıcırtısı ile irkilsem bile hemen toparlandım. Herhalde hademe bir şey almaya geldi, birazdan çıkar diye düşünüp sessizce içmeye devam ettim. Yakalanmaktan buram buram gelen kömür kokusu sayesinde korkmuyordum, buraya giren kişileri rahatsız ediyor olsa da sigaramın kokusu için en güzel kamuflajdı ve insan içinde durdukça rahatsız olmamaya başlıyordu.

Fakat işittiğim sesler beni tamamen yanılttı, bir erkeğin iniltileri geliyordu kulağıma. Ne kadar zor durumda olursam olayım bu küçük pis yerde böyle bir şey yapmazdım.

Yavaşça kutuların ardından kafamı uzattım, kapının açık kalmış aralığından gelen çok ince bir güneş ışığı sayesinde kim oldukları ve ne yaptıkları direkt anlaşılıyordu.

Yıldız oyuncumuz Taehyung, Changbin'e ağız işi veriyordu.

Changbin'in elleri, Taehyung'un saçlarında dolanıyordu. Taehyung boğuluyormuş gibi sesler çıkarırken ağız işi verdiği kas yığını onu daha zor bir duruma sokarak saçlarını çekiştirip duruyordu. Şoku atlattığım an elim arka cebimdeki telefonuma kaydı, onları videoya alırsam çok sağlam tehdit edebilirdim. Bu okulda neredeyse herkes homofobikti. Resmen elime düşmüşlerdi.

Kamerayı açıp kayıt tuşuna bastım. Bu sırada Changbin elinin altındaki çocuğu yönlendiriyor, küçük bir aradan sonra hızlanıyordu. Taehyung'un gözlerinin dolduğunu parlamalarından anlamıştım, üstüne üstlük az çok yüzüne vuran ışık ve dağınık saçları ile ağız işi verirken görülebilecek en güzel sahneyi oluşturuyordu.

Bir süre sonra çekilmeye çalışan yıldız oyuncumuza rağmen Changbin'in başta izin vermemesi ve zorla kendine bastırmaya devam etmesi ile bacaklarına vurmaya başlayan oğlan, kas yığınını çekilmek zorunda bırakmıştı. Net seçilmemesine rağmen terli suratından bundan memnun olmadığı belliydi.

"Nefes almak istediğimde kafamı bırak." dedi öyle nefessiz kalmıştı ki zar zor konuşuyordu.

"Hadi amına koyayım, zil çalacak." dedi Changbin. Onun nefesi gram umurunda değildi.

Kısa bir süre daha böyle devam ettikten sonra Changbin'in ağzından kaçan derin, hırıltılı inleme ile Taehyung'un ağzına geldiğini anlamıştım.

Taehyung hemen kafasını çekip yere tükürmüştü, Changbin'in orgazmın etkisinden çıktığı an Taehyung'a bir tokat atıp çenesini sıkarak kendine çektiğinde bu görüntünün az çok hoşuma gitmesi normal değildi. "Bir daha tükürürsen bu sefer seni cidden öldürürüm."

Arka cebinden küçük bir kan tüpü bir de ne olduğunu anlamadığım başka bir şey çıkarıp Taehyung'un ellerine tutuşturdu ve demir kapıyı çekip gitti. Taehyung birkaç saniye kendine gelememişti, berbat halde gözüküyordu.

Bir anda çantasının içinden çıkardığı şırınganın ucuna yeni paketinden açılan iğneyi takarak kan tüpünü kenara koyup diğer elindekini çantaya attı.

Bu sefer çantasından küçük bir şişe çıkardı pamuğa döküp kolunun içini sildi. Ben onu dehşet içinde kayda alırken o çok sıradan, her gün yaptığı bir şeyi yapıyormuş gibiydi. Belki de her gün yapıyordu.

Changbin'in defolup gitmeden önce eline tutuşturduğu şişeye iğneyi sokup şırınganın içine kanı çekip bir saniye bile düşünmeden kendi koluna sapladı.

Kim Taehyung onu kaydettiğimi bilmeden ortaya çıkarırsam onu hayatı boyunca hapishanelerde süründürebileceğimden habersiz şekilde karşımda doping kullanıyordu.

...

Doping, bireyin atletik bir yarışmaya katılımı nedeniyle yapay ve haksız şekilde performansını arttırmak amacıyla, herhangi bir yöntemle yüksek dozda ve anormal yollardan, kullanılmasıdır.