~24~

866 70 38
                                    

  

  Hata görürseniz yoruma nokta koymayı unutmayın ballarım 🩵

Keyifli okumalar...


   Tam tahmin ettikleri gibi, çocuklar oyun eviyle çıldırmışlardı!

  Sabah gözlerini açar açmaz oraya giriyorlar, akşama kadar da çıkmıyorlardı. Öyle ki çoğu zaman sıcaktan saçları başlarına bile yapışsa, o minyatür ev her yerden daha konforlu geliyordu onlara. Jungkook sonunda dayanamayıp her ikisine de birer vantilatör alıp koymuştu.

  Vien Noona her gün küçük eve bakıp, “O kadar güzel oldu ki benim bile orada yaşayasım var,” diyordu, haksız da sayılmazdı! Beyaza boyanmış ev, kırmızı çatısı, çiçekliğinden sarkan pembe sakız sardunyalar ve önündeki şemsiyeli masa ve bahçe sandalyeleriyle biblo gibi olmuştu.

   Arin’i, kıyafetlerini de oraya taşımaktan zar zor alıkoyabilmişlerdi! Küçük kız, “Benim evim orası ama!” diye itiraz etse de sonunda sadece oyuncaklarını taşımaya razı gelmişti. Zavallı Noona arada, Arin’le birlikte eve sığışarak evcilik oynuyordu kızla. Kadın kan ter içinde kendini dışarı attığındaysa, Arin Noona’nın ardından, “Birazdan yine gel, tamam mı?” diye yeniden sesleniyordu.

   Taehyung’un en büyük hayali bir gece orada uyumaktı. Oyun evinde geçireceği bir gece, oğlan için müthiş bir macera gibi geliyordu. Jungkook her seferinde çocuğa, “Söz veriyorum bir gece yatacaksın,” diyordu ama bir şartı vardı: “Arin’in erken uyuduğu bir gece olması lazım. Senin orada yatacağını görünce, o da tutturacak orada uyumak için ama onun yatağı yok. Başımıza iş açma ne olur!”

   Taehyung’sa kendi seçiminden memnun, “Benim gibi yatak isteseydi yatabilirdi, gitti mutfak diye tutturdu aptal!” diyerek sırıtıyordu.

   O gece hep beraber yemeklerini yemişler, bahçede kahve içiyorlardı. Arin, Jimin’in kucağına çıkmış başını genc adamın göğsüne dayamıştı.

   Bir ara Jungkook başıyla minik kızı işaret ettiğinde Arin’in derin bir uykuya daldığını gördüler. Ve bu Taehyung için iyi bir haberdi!

  Noona, Arin’i Jimin’in kucağından aldığında minik kız bir anda ayıldı ve uykusu olmadığını söyleyip itiraz etmeye başladı. Uyku başına sıçramış, huysuzlanıyordu.

   Noona, “Ama ben sana mor benekli ata binip uzaklara giden prensesi anlatacağım,” dedi en ikna edici, tatlı sesiyle.

   Uykudan huysuzlaşmış sesiyle, “Onu telefonda anlatmıştın, istemiyorum onu ben...” diyen kız dudaklarını büzmüş, ağlamaklı bir yüz takınmıştı.

  Jimin irkilerek Noona ve kadının kucağında mızmızlanan Arin’e döndüğünde, yaşlı kadın telaşla, “Haydi bakalım, ben sana başka masallar da bulurum anlatacak,” diyerek hızla yanlarından uzaklaştı.

   Arin’in ne demek istediğini  anlamamıştı. Ne demekti o, “telefonda anlattığın masal”? Noona niye Arin’e telefonda masal anlatsın ki?

   Açıklayamadığı bir şekilde Jimin’in huzuru kaçmıştı.

  Jungkook diğer tarafta, Teahyung’a oyun evinde yatması için en uygun gecenin bu gece olduğunu söylüyordu. Hatta eğer kendini daha rahat hissedecekse, Yeontan ve Bam da küçük evin önünde nöbet tutabilirlerdi.

  “Sana diyorum Jimin, beni duymuyor musun?”

  Daldığı düşüncelerden sıçrayarak ayrılan Jimin, “Affedersin,” dedi. “Duymamışım...” Belli ki genç adam birkaç kez ona seslenmişti.

JASMINE  《Jikook》Where stories live. Discover now