1 | I Met A Guy

1.2K 133 205
                                    

Bir Çocuk İle Tanıştım

Okuldan nefret etmek her öğrencinin hayatının belli zamanlarında hissettiği yoğun bir duygudur. Bunu hemen hemen her öğrenciden duyarsınız zaten.

Ama benimki başka bir şeydi, okuldan nefret etmek şöyle dursun; okulu ateşe vermek istiyorum!

Tüm öğrencileri arkama alıp okul binasının -içinde müdür ve öğretmenlerle birlikte- yanışını izlemek için neleri vermezdim ki? Ha bir de edebiyat hocası hariç, onu seviyorum.

Tamam tamam, böyle söyleyince kulağa psikopat gibi geliyor. Yok arkadaşlar, manyak ve pompalı tüfekle okulu basmaya niyetlenen bir katil ruhlu ergen değilim. Sadece matematikten 04 almış bir zavallıyım.

Evet evet, bildiğiniz 04.
Hoca sadece adıma puan vermiş. Adım bile beş puan etmiyor işte, dört verip geçmiş şerefsiz.

Kırk yedi alan arkadaşım, elliye tamamlayıp geçmek amacıyla hocaya üç puan için yalvarırken ben kara kara düşünüyordum kırk altı puan nasıl isteyeceğim diye?

Azul Chan'a üç puan vermeyen matematikçi bana bir tarafları ile güler kesin. Gözüne görünmemek en mantıklısı.

Okul çıkışı bir kez daha şansını denemeye karar veren Azul, öğretmenler odasının yolunu tutmuştu, "Bana şans dile Aryeol!"

"Bende şans olsa dört puan mı alırım Azul, Tanrı aşkına?"

Dudak büzerek arkasını döndü ve gitti. Ben de evin yolunu tuttum. Yol boyunca da anneme sıfır dört aldığımı nasıl açıklayacağımı düşünüyordum. Tamam şimdi annemin de benden öyle çok yüksek bir beklentisi yoktu ama SIFIR DÖRT onun için sadece tarih rakamları olarak kalmalıydı. Mesela Eylül'ün dördü, doğum günüm! Ne kadar güzel. Annem her doğum günümde bana bir tane abaküs hediye eder artık...

Kendi kendimi strese sokma işlemi başarıyla tamamlandığına göre hemen eve gitmek yerine parka gidip biraz hava almak iyi gelebilirdi.

Sokağın başındaki parka gittim ve banka otururdum. İki tane kız çocuğu salıncaklarda sallanıyorlardı, başka kimse yoktu. Derken yanıma bir çocuk oturdu. Telefonla konuşuyordu, muhtemelen benim burada oturduğumu fark etmemişti.

"Beni edebiyat kulübüne eklerken bana mı sordun? Umurumda değil, sil beni listeden. Lan çok kitap okumakla ne alakası var? Kitap okuyorum diye tüm edebiyatçıları biliyor muyum sanki? Yabancı yazarları okuyorum ben. Seungmin ne düşündüğün beni ilgilendirmiyor abicim, sil beni listeden. Kimya kulübüne gireceğim ben. Hadi görüşürüz."

Bu gergin telefon konuşmasını hayretle dinlemiş, ardından şaşkın bir nida çıkarmıştım. O da dönüp bana baktı, yeni fark etti.

"Pardon, görmemiştim."

"Evet gözlerinde bir sorun olduğu belli; kim kimya kulübüne katılmak ister ki yoksa?"

"Niye?"

"Sayı içeren her dersten nefret ediyorum, gerçekten yaşasın edebiyat yani."

Hafifçe güldü. Telefonunu elinde çevirirken bana döndü tamamen, "Hangi okula gidiyorsun?"

"Kangddan Meslek Lisesi, sen?"

"Seoul Koleji."

Güldüm ve parmak şıklattım, "Aramızdaki fark işte şimdi kendini belli etti. Ben zavallı bir meslek liseli, üstelik aşçılık bölümü öğrencisi. Sen ise kolejli; tam bir inek tiplemesi."

Bozulmuş olacak ki hemen reddetti, "Yoo, inek falan değilim. Normal bir kolej işte, Fen Lisesi değil sonuçta."

"Sayısalcı değil misin? İneksin işte."

"Her sayısalcı inek mi oluyor sanki? Ya sen? Edebiyat daha zor bence kimyadan! O kadar yazarı nasıl ezberleyelim?"

"Bak buna katılıyorum işte. Bakma edebiyatı savunduğuma, ilk sınavdan elli üç aldım."

Kaşları çatıldı, "Yapma be... Kötüymüş."

Derin bir iç çekerek kolumu bankın arkasına yasladım, "Aşçılık bölümü kolay olur diye seçtim, yine ana derslere maruz kalıyorum. Hayır yani bizim edebiyat, matematik gibi dersler görmemiz ne kadar saçma! Ne yapacağız yani, hamurun trigonometrisini mi çözeceğiz? Ya da kurabiye yaparken kıvam tutsun diye iç harcına şiir mi okumamız lazım, nedir yani?"

Kahkaha attı. Şu gülüş kadar mükemmel çok az şey var bence ya.

"Ne saçmalıyorsun sen?" dedi gülmeye devam ederken.

Omuz silktim, "Üstüme varma, matematikten sıfır dört almış biri olarak bence henüz saçmalamaya başlamadım bile."

"Yuh! Çabalasan o kadar düşük alamazsın."

"Matematikçi Jang Jae Gil gibi şerefsiz pislik olunca sıfır sıfır bile alırsın emin ol."

Tekrar güldü. Bir süre sessizlik ardından elini uzattı, "Lee Felix ben." elini tutup tokalaştıktan sonra geri çektim, "Park Aryeol."

"Kangddan Meslek Lisesi demiştin değil mi? "

Olumlu anlamda kafamı salladım.

"Arkadaşımın sevgilisi de oraya gidiyor."

"Adı ne? Belki tanıyorumdur."

"Azul Chan."

Gözlerim kocaman açıldı, "Jeong In'in arkadaşı mısın sen?"

"Ve sen de Azul'un?"

"Aynen öyle. Vay be... Jeong In ile samimiyizdir, nasıl tanışmadık biz bugüne kadar?"

"Bilmem, denk gelmedik herhalde."

Aklıma gelen şeyle yüzümü buruşturdum, "Sen de Jeong In gibi inek misin yoksa? Onunla takıldığına göre öyle olmalısın."

Hemen kafasını iki yana salladı, "Yok! Değilim... Ben... Benim en yüksek notum altmış."

"Eh, fena sayılmaz. Neyse, iyi oldu. İneklerden kelimenin tam anlamıyla nefret ediyorum. Gerçi ben genel olarak okuldan nefret ediyorum da..."

Kıkırdadı.

Bir süre daha oturmuş, konuşmuştuk. Sonra gitmem gerektiği için onunla vedalaşıp parktan ayrıldım. İyi çocuktu.

Muhtemelen anneme sıfır dördü açıkladıktan sonra da insanlar cenazemde söyleyecekler bunu:  "İyi çocuktu ya Aryeol, sıfır dört alırdı ama iyiydi yani temiz kalpliydi."

|İthaf|Başta seminthbuildingveweskzoneolmak üzere bütün kızçelerime ithaftır!

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

|İthaf|
Başta
seminthbuilding
ve
weskzone
olmak üzere bütün kızçelerime ithaftır!

⋆。°✩ ⋆⁺。˚⋆˙‧₊✩₊‧˙⋆˚
.・゜. ゜・☾・゜.゜・.
。・゚゚・ ⋆⁺。˚⋆˙‧₊     ・゚゚・。
ꕀꕀꕀꕀ𓊝ꕀꕀꕀꕀ
𓆛 ˚。 ° ˚。 ° ˚。 ° 𓆞
˚。 °  ˚。 ° ˚。 ° 𓆝     
˚。 °𓆝 ˚。 °𓆞˚。 °

GENIUS |  Lee FelixWhere stories live. Discover now