3 | I Want To Be Closer

660 115 122
                                    

Daha Yakın Olmak İstiyorum

Bugün çok da kötü bir gün değildi sanki. Niye mi? Aşçılık okuyan biri olarak Temel Mutfak Teknikleri dersinden 96 alınca dünyayı fethetmiş gibi hissediyorum. Ha bir de edebiyattan 87 aldım ama bu çok önemli bir detay değil.

"Bak, gördün mü? Demek ki her şey sayısaldan ibaret değil. Demek ki sadece sözel ve alan dersleri ile de insan başarılı olabiliyor. Oh be!" mutluluğumu Azul ile paylaşırken kendi kendimi teselli etmeye çalıştığım gerçeğini kafamdan atmaya çalışıyordum. Hayır Aryeol, matematikten 04 ve kimyadan 38 aldığını unut. Sen iyi bir aşçısın kızım.

"Öyle ama ben hala yarınki tarih sınavının sorularını nasıl ezberleyeceğimizi düşünüyorum. Sınavda on tane soru çıkacak, hoca bize yirmi beş tane örnek soru verdi ya! Hangi birini ezberleyelim? On beş tane soruyu eleyecekse ne diye yazdırdı o kadar?"

Azul'un sinirle konuşmasına karşılık iç çektim. Bu esnada okul kapısından çıkıyorduk. Turnikeye kartlarımızı bastık. Kartımı çantaya attıktan sonra ona döndüm, "Pozitif enerji saçıyorsun yemin ederim... Hem ben on yedi tane soruyu ezberledim bile. Ayrıca unutma ki hoca birkaç tane soruyu yıldızladı, onlar kesin çıkacak sorular. Ben sana kopya veririm."

Bana adeta bombastic side eye attı, "Sınavda kelebek sistem olacağını unuttun galiba?"

Ana...

"Ay doğru ya..." diye mırıldandım aydınlanmışcasına. Azul ağlamaklı bir ses çıkararak kafasını önüne çevirdi, "Off kesin kaldım bu sınav- JEONG IN!" ve sevgilisini görür görmez tüm üzüntüsü kaybolmuş, koşarak kollarına atlamıştı. Ah ah, bizim de yok ki şöyle kollarına atlayıp matematikten 04 aldığımızı unutturacak bir sevgili.

Yanlarına yaklaştıkça bir şey fark ettim. Dünkü çocuk da buradaydı, parkta tanıştığım kimya aşığı çocuk. Gerçi inek değildi ama kimyayı seven herkeste bir miktar ineklik vardır bence.

"Jeong Innie~ Yarın tarih sınavı var ama hiç hazır değilim, çok korkuyorum."

Jeong In, Azul'un bir sincabı andıran tombul yanaklarından öptü, "Ben seni çalıştırırım bebeğim, endişe etme."

Azul kıkırdayarak tekrar ona sarıldı. Gözlerimi devirerek yanındaki sarışına döndüm, "Sende de bi' mide bulantısı var mı?"

Kaşlarını çattı, "Mide bulantısı mı?"

"Hm. Böyle vıcık vıcık bir şeyler kokuyor- Aa canım arkadaşım ve inek sevgilisinden geliyormuş koku!" diyerek abartılı bir tepki gösterdiğimde sarışın gülmüş, Jeong In ise bana dik dik bakmıştı.

"Sen sussana elli iki."

Sarışın ona döndü, "Elli iki?"

Jeong In beni işaret edip alayla güldü, "Arkadaşın en yüksek notu elli iki de, onu diyorum."

Saçlarımı savurarak kollarımı önümde birleştirdim, "Onu doksan altı yapalım ya."

Gözleri kocaman açıldı, "Atıyorsun!"

"İnanmıyorsan sevgiline sor!"

Azul'a baktı, Azul kafasıyla onayladı, "Temel Mutfak Teknikleri derisinden doksan altı alarak sınıf birincisi oldu."

Jeong In birkaç saniye duraksadıktan sonra omuz silkerek bana döndü, "Onu da yap bir zahmet, aşçılık okuyorsun sonuçta."

"Off seninle uğraşamam, ben önden gidiyorum."

Onları arkamda bırakıp ilerlemeye başladım. Vıcık çift arkadan gelirken sarışın bana yetişip yanımda yürümeye başladı.

"İneklerden nefret ettiğini sanıyordum ama doksan altı mı? Zirveye çıkmışsın resmen."

"Sadece alan dersinde. Diğer derslerim hala vasat. Bir de edebiyattan seksen yedi aldım ama o beklenilen bir şeydi, zaten benden yüksek alanlar var."

"Sonuç olarak sınıf birincisisin, aşçılık da olsa başka bir şey de olsa bunu başardın. Gurur duyman gerek."

Ona bakarak gülümsedim, "Teşekkür ederim. Okul genelinde sondan yedinci olmama rağmen kendimi iyi hissettirdin."

Güldü, "Birazcık çalışma ile sondan değil de baştan yedinci olacağına eminim, sadece kendine inanman gerekiyor."

"Nasıl olacak o?"

"Öncelikle şu tarih sınavını bi' atlatalım, sanırım son sınavınız. Sonrasında uzun bir süreç var ve bu süreyi iyi değerlendirmen gerek, ben bunun için yardımcı olacağım."

"Özel ders gibi mi?"

"Aynen öyle. Okul çıkışı buluşuruz, bir yerde oturup o günkü dersin üzerinden geçtikten sonra seni ders çalıştırırım. Böylece hem tekrar yapmış olursun, hem de bir sonraki konuya hazırlanırsın."

Böyle düşününce gerçekten mantıklı geliyordu. Ben neye nasıl çalışmam gerektiğini bile bilmediğim için bir yönlendiren olması iyi fikir. De...

"Ama sen bunu niye yapıyorsun? Yani bana neden yardım etmek istiyorsun? Özel derse verecek param olsaydı bir hoca tutardım zaten, baştan söyleyeyim."

Hafifçe güldü ve bana bakmayı sürdürürken cevapladı, "Çünkü sana daha yakın olmak istiyorum."

Şaşkınlıkla kaşlarımı kaldırdım, ona baktım. Gayet samimi gelen bu cümle karşısında ne düşüneceğimi bilemeyip sadece "Neden?" demiştim. O da omuz silkti, "Öyle işte. Seninle sohbet etmek iyi hissettiriyor. Arkadaş olamaz mıyız?"

Dudak büzdüm, "Yani... Olabiliriz. Ama ben senin adını hatırlamıyorum dersem..?"

Şaşırdığını anladığım an ekledim, "Ya aslında dilimin ucunda ama sen tekrar söylersen!"

Tebessüm etti, "Lee Felix."

Kafamı salladım, "Heh. Arkadaş olabiliriz Lee Felix."

"Güzel, sevindim. O halde bugünden itibaren başlayalım. Şu tarih sınavını en iyi şekilde geçmeni sağlayacağım önce."

İçime dolan mutlulukla gülümsedim, "Tamam." dedim heyecanla. Şimdiden iyi şeylerin olacağını hissediyordum.

Felix benden daha iyi durumda bir öğrenci olsa da bana ne kadar faydası olacak emin değilim. Sonuçta o da bir dahi değil, ama denemeye değer. Ellinin altında almayayım da bana yeter...

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Yorum yapınız, yorum yapmak hoştur ฅ^•ﻌ•^ฅ

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Yorum yapınız, yorum yapmak hoştur ฅ^•ﻌ•^

GENIUS |  Lee FelixWhere stories live. Discover now