16 | Winx And Popcorn

427 72 16
                                    

Winx Ve Popcorn

Raketi sertçe vurarak topu karşı tarafa gönderdiğimde Jeong In topa yetişememiş, hatta fazla yukarı zıpladığı için yere düşmüştü. Hızla yanına koştum.

"Yuh be kardeşim!" ellerini iki yana açıp isyan ederken kolundan tutup kalkmasına yardım ettim, "Kusura bakma kanka, kontrol edemedim."

"Evet farkındayım. Felix, Tanrı aşkına toparla kendini artık bak iki hafta oldu."

"İki haftadır ne arıyor ne mesaj atıyor Jeong In, mesajlarıma da dönmedi. Ne yaptığını, ne düşündüğünü bilmiyorum; beni affedecek mi ya da tamamen bitirecek mi... Ya affetmezse?"

Elini omzuma koydu, "Aryeol'u övmeyi hiç sevmem ama... O mantıklı düşünen bir kızdır. Her ne kadar matematik sıfır çekse de, yemek yapmak dışında bir becerisi olmasa da öyle trip atıp naz yapacak bir kız değil. Gerçekten kırılmış olmalı ve sindirmeye çalışıyor. Ona zaman ver."

Kaşlarımı çattım, "Övdün mü gömdün mü belli değil... Ayrıca yeterince zaman vermedim mi? İki hafta oldu lan! Özledim!"

"Tamam anladık aa... Azul gelecek birazdan, ondan öğreniriz Aryeol ne durumda."

"İyi... Bırakalım mı? Hiç tenis oynayacak havamda değilim."

"Olur, gel şu bankta dinlenelim Azul gelene kadar. Çünkü kendisi gelir gelmez beynimizin etini yiyecek, enerji toplayalım." gülerek kafamı iki yana salladım. Sahanın kenarındaki banka ilerledik. Çantalarımızı itip kendimize yer açarak oturduk.

"Sence kızlar bilgi yarışmasını nereden öğrendiler?"

Jeong In iç çekti, "Gerizekalı Hyewon yüzünden."

"Hyewon bilgi yarışmasındaki kız değil mi? Ne alaka?"

"Ya bu Hyewon'un Azulların okulunda bir arkadaşı varmış. Hyewon ona söylemiş, o da tüm okula yaymış."

"Azul'un dövdüğü kız da Hyewon değil miydi?"

Kafasını salladı, "Hm... Kız bana istek atmış, ben kabul etmeyince okuldaki arkadaşına benim hakkımda bir şey bilip bilmediğini sormuş işte aramızı yapması için falan. O salak boş boğaz arkadaşı da Azul'un sevgilisi olduğumu biliyor tabii, ortalığı karıştırmak için Azul'a ispiyonlamış! Artık kızı nasıl kışkırtmışsa Azul'u o gün zor sakinleştirdik."

Kendimi tutamayıp güldüm, "Yalnız taa Busan'dan taliplerin çıkıyor, bayağı popülermişsin sen?"

"Sorma oğlum ya, Azul da diyor bu kız seni Busan'dan nasıl bulup ekledi? Ben ne bileyim nasıl bulup ekledi! Of..."

Gözlerimi saha girişine çevirdim, Azul Chan tombul yanakları ve çatık kaşları ile -muhtemelen şu an sert göründüğünü zannediyor- içeri girdi.

"Hadi bakalım, hazır mısın?" diye sordum. Jeong In de oraya baktı ve derin bir nefes aldı, "Kanka... Bittik biz."

Azuk Chan yanımıza gelip tam karşımızda dikilmiş ve kollarını birleştirip bize üstten üstten bakmaya başlamıştı. Jeong In ile gülmemek için kendimizi zor tutuyorduk.

"İnanamıyorum, gerçekten inanamıyorum. Siz ne biçim insanlarsınız ya! Birisi en yakın arkadaşıma yalan söyler, diğeri iki haftadır trip attığımı anlamayıp kalpli mesajlar göndererek beni etkilemeye çalışır. Ay hayır yani ne olurdu bıraksaydın da o kızı BTS konserine gitmiş de kalabalık yüzünden sıkışıp nefessiz kalarak bayılmış Army'ler gibi doğduğuna pişman etseydim?! O Chan ve Hyunjin denen çocuklar da beni tuttular zaten bi' bırakmadılar? Ya sen Felix? SEN NASIL ARYEOL'U ALDATIRSIN?!"

GENIUS |  Lee FelixWhere stories live. Discover now