7.bölüm

196 66 86
                                    

🍁🍁🍁

Yavuz'dan

İnsan ne ekerse onu biçermiş derler ya, işte ben ne ektiğimi bilmiyorum, ne biçeceğimi de.O günün üzerinden İki gün geçti . Annem sormuş soruşturmuş'' iki gün sonra cevap verecekmiş oğul ''dedi .İki gündür nefes dahi almadan bekledim, kafamda binlerce soru ile bekledim. Geçmek bilmeyen saatlerdi benim için. Ruhumun huzurunu kaybettiği saatler.

 İçim daraldı, ruhum sıkıldı. Yeri geldi çalışma odamı dağıttım ,yeri geldi kendimi ,ne diyecekti gidip  evet derse ben ne yapacaktım, nerelere gidecektim.

Kardeşim ne olduğunu anlamaya çalışsa da kimselere bir şey diyemedim. Emir'in çocukları benim davranışlarımdan korktukları için annem anneleri Duygu ile ailesinin evine göndermişti. Babam gidip konuşalım dese de engel olmuştum.

İçime bir ateş düşmüştü. Ben o ateşte kavruluyordum, ciğerim yanıyordu. Nefes almadı ciğerlerim, benim için artık güneş doğmaz olmuştu. Ben geç kalmıştım şimdi bedelini yarım kalarak ödeyecektim.

Yavuz : Allah'ım sen bana yardım et. Bana dayanma gücü ver, bana bu acıyı yaşatma, ben aciz  kulunum, bana dayanmam için derman güç kuvvet ver '' dedim. 

Aklıma gelenle gidip komidinin üzerinde duran telefonumu alıp şu Kerem denilen adamı araştırmaları için adamımı aradım. 

Yavuz: İsmail bana en kısa sürede  Kerem Gökmen denilen adamı araştır.

İsmail : Tamam abi ''

Yavuz: Senden haber bekliyorum elini çabuk tut'' dedikten sonra odamda sağa sola bir kaç kez gidip arkadaşlarımdan birini aramaya karar verdim.

Kimi arasam derken rehberde Fatih'i görünce onu aradım. Çocukluk arkadaşımdı bana şuan tek o iyi gelebilirdi. En azından kafamdaki düşünceler dağılırdı. Bugün birlikte balık tutmaya gidecektik Daha güneş doğmadan sabah ezanı ile kalktım. Gerçi uyuduğum da söylenemez. Fatih'i aradım telefonun ikinci kez çalmasın da açtı .

''Kardeşim  hayırdır bir şey mi oldu? '' dedi.

''Uyku tutmayınca seni aradım'' dedim.

Fatih ''Bu saatte. Rüyan da beni mi gördün hayırdır'' demişti. Saat sabah beşe geliyordu. Bu saatte aramam onu merakta bırakmış olmalı .

'Yavuz :Seni görmedim de ,balıkları görmüş olabilirim. Hadi kalk ,güneş doğmadan gidip tutalım dedim.

Fatih: Oğlum tutamasak ne olur ,gider alırız ,daha horozlar ötmedi farkındasındır inşallah. dedi sahte kızgınlıkla.

Yavuz: Ben farkındayım da seninle konuşmamız lazım, içim daralıyor kardeşim .dedim.

Fatih korkmuştu , bu saatte aramam onu da telaşlandırdı.

Fatih. Yavuz iyi misin kardeşim?  Bu halin ne ? Bir şey mi oldu? diye sorularını ardı ardına sıralamıştı. Bir şey olmuştu kalbim acıyordu. Paramparça olmuşta ben ellerimle tutmaya çalışıyor muşum gibi geliyordu.

Yavuz : Gelince konuşuruz kardeşim'' dedim . Konuşacak o kadar çok şey vardı ki telefonda konuşurken kendimi bu odaya hapsedilmiş hissediyordum.

Fatih: Hemen geliyorum kapıya in'' deyip telefonu kapattı. Üzerimdeki yük o kadar fazla idi. Bu yükü taşımak herkesin harcı değildi. Sevda yükü kadar ağır bir şey yokmuş. 

Çok süre geçmemişti ki Fatih'in beni aramasıyla kapıya indim. Benim derdim vardı , onun bu kadar hızlı hazırlanması mantıksız gelmişti. Uykudan ayrılıp buraya gelmesi bir saati bulacak adam kapıda beni bekliyordu.

AŞK-I MASALWhere stories live. Discover now