29. Bölüm: Solgun Ruhlar

14 7 0
                                    

"Ruhumuzun renkleri ne kadar solgunsa o kadar yorgunuzdur. İşte o an anladım ki biz çok yorgunduk. Ruhlarımız ise çok solgundu."

İlayda'nın sohbetine eşlik ederken arkamızdan gelen annem ve Sevim ablaya ufak bir bakış attım. Annem elinde bir kutu kurabiye tutuyordu , ben ise dün hazırladığım limonatayı doldurduğumuz şişeyi bir poşette taşıyordum. Evet , bu sefer gerçek tarifin nasıl yapıldığını öğrenmiş ve titizlikle bu limonatayı hazırlamıştım. Herkesten önce tadmış ve tadının güzel olduğuna karar verdikten sonra Çiçek Teyze'ye götürmeye karar vermiştim. Doğrusu en son Deniz'e içirdiğim başarısız limonatadan sonra ona gerçekten güzel bir limonata hazırlamak istemiştim. İlayda ise durumun farkında olduğunu belirtecek şekilde imalı imalı gülümsüyordu.

Sevim abla kek yapmış , İlayda ise daha şimdiden iki tanesini yolda yemişti. Neyse ki Sevim abla bol bol yapmıştı çünkü belli ki yarısını İlayda bitirecekti. Sevim abla İlayda beklemediği için söyleniyordu ama söylediklerini İlayda'nın bir kulağından giriyor diğer kulağından çıkıyordu. Ben bu duruma gülerken İlayda elindeki kekin son parçasını da ağzına attı.

Çiçek Teyze'nin Çiçekçisinin önüne geldiğimizde " Çiçek Çiçekçilik" tabelasına baktım , yüzüme sıcak bir tebessüm yerleşti. Çiçek Teyze ve ailesi dükkanın üstündeki dairede yaşıyorlardı , Çiçek Teyze eve davet etmek istese de yaz havası bunaltıcı ve çok sıcak olduğu için dükkanının arka tarafındaki minik bahçede oturmanın daha hoş olacağında hem fikir olunmuştu.

Geldiğimizi gören Çiçek Teyze neşeyle bizi kapıda karşıladı. Bir anlık arkasında bekleyen Deniz'e kayan bakışlarım koyu mavi gözleriyle buluştu. Kalbim heyecanla çarparken anladım ki ben onu her gördüğümde ilk defa görmüş gibi heyecanlanacaktım. İçimdeki öyle bir sevgiydi ki onu herşeyden koruyacak kadar kalbimin her yerindeydi.

Hep beraber küçük bahçeye geçerken birbirimize gülümsemeye devam ediyorduk. İlayda bu durumdan çok eğleniyor , ikimize bakarak sırıtıyordu. Sinan yanına yaklaştığında kızıl saçlarını savurarak yanından uzaklaştı. Dün araları oldukça iyidi ama bu gün öyle gözükmüyordu. Yolda gelirken öğrendiğime göre Sinan İlayda'nın izlediği filmin çok kötü olduğunu söylemişti , İlayda ise filmi savunmuştu. Sonuç olarak Sinan filmin güzel olduğunu kabul edene kadar İlayda trip atmaya devam edecekti. Sinan özür dileyen bakışlarla İlayda'nın yanına giderken bu halleri gerçekten komikti.

Bahçe ufak ama çok şirindi , renkli çiçeklerle süslenmiş , ortasına bir masa yerleştirilmişti. Masanın üzerindekilere kayan bakışlarım Çiçek Teyze'nin mutfakta bu kadar başarılı olmasını beklemiyordu. Bir kaç çeşit börek , kurabiye , kısır , amerikan salatası , mercimek köftesi ve adını bilmediğim çeşitli tatlılar. Annem ve Sevim abla da Çiçek Teyze'ye bu kadar şeyin çok fazla olduğunu söylüyordu. Annem yerine geçerken Çiçek Teyze'ye baktı. Ben ise bu sırada elimdeki limonata şişesini masaya bıraktım.

"Size de zahmet verdik , yorduk. Ne gerek vardı bu kadar şeye? Bana söyleseydiniz , bende yapardım."

Çiçek Teyze neşeyle gülümsedi.

"Ben mutfak işlerini çok severim. Sık sık kendimi mutfağa atar , tatlılar hazırlarım. İnanın yaparken hiç yorulmadım. Ayrıca Kumsal kızım da limonata yapmış , eminim çok güzel olmuştur."

Bir anlık masanın ortasında duran limonata şişesine baksam da aklımdan geçen anılar Deniz'e bakmamı sağladı. Onun gözleri de bendeydi , aynı anda gülümserken İlayda'nın arkamda kıkırdadığını duydum. Başarısız limonata denemem ve Deniz'in bunu içmiş olması onu hâlâ hatırladıkça eğlendiriyordu. Deniz'in de yüzünde neşeli bir gülücük oluşmuştu.

Kumsal'ın KalbiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin