-❝Sarhoş❝

171 25 37
                                    

Hayatım boyunca hiçbir zaman çoklu seçeneklere sahip bir insan olmadım. Eğer olduysam da seçimlerimin sonucu her zaman çıkmaza varıyordu, denesem bile kendime yol açamıyordum.

Önümde iki yol varsa eğer ya ikisinin de sonu uçurumdur, ya da ikisinin de yolu beni tekrar eve götürüyordur.

Tabii, uçurumu tercih edrim.

Bugün de bana sunulmayan seçme şansımın olmadığı bir günü atlatmaya çalışıyordum. Sadece son iki derse girmiştim ve buna rağmen yorgun hissediyordum. Ama bu duygu ruhsal mı yoksa fiziksel miydi, orasını kestiremedim.

Son birkaç yıldaki rutinimde yaptığım gibi kulaklarımın eşliğinde sokakta yürüyordum. Bu sefer kalabalık asla değildi ve neredeyse tenha denecek kadar boştu sokaklar. Hava da hâlâ kararmamıştı.

Bu fırsat elime geçmişken değerlendirmek de bana düşüyordu. Ellerimi montumun cebinden çıkarttığımda, kafamı da kaldırdım. Bu sefer başım önde yürümeyecektim.

Kış ayının getirisiyle havada da rüzgar vardı. Öyle çok savuracak kadar olmasa da üşütmeye yetiyordu. Bu yüzden kışı seviyordum, kalın bir battaniyenin altına girip sarmalanmak bana inanılmaz derecede hoş geliyordu.

Çıkan şarkı şu anın estetiğine uymadığı için telefonumu cebimden çıkarttım. Uygulamaya girip kış için ayrıyetten oluşturduğum playlist'e girdim.

Bir yandan telefona bakarken bir yandan yürüyordum. Şarkıyı seçerken ne kadar dalgın olduğumu bile fark edemedim ve bu yüzden adımlarımın ardından bir kaç kere sendeledim.

Ortama uygun olduğunu düşündüğüm bir şarkı bulduğumu düşündüğümde, ekrana düşen bir arama ile müziğin sesi kesildi. Olduğum yerde bir süreliğine duraksadım.

Arayan kişi annemdi ancak aramasını beklediğim son kişi bile değildi. Genelde gecenin bir yarısı dahi eve gelsem takmaz veya bana ulaşmak için hiçbir uğraş göstermezdi. Merak etmese de bazen ben onu arar, geç geleceğimi söylerdim.

Aramayı açtığımda telefonu direkt olay kulağıma götürdüm. Kalbim sebepsiz yere bir kuş misali atarken adımlarımı tekrar atmaya başladım.

Karşı taraftan birkaç saniye herhangi bir ses gelmediğinde ben konuştum.

"Alo? Anne?"

Kısa bir sürenin ardından sesini duydum. "Neredesin Jeongguk?"

Soğuktan hafifçe sızlayan burnumu çektim.

"Eve geliyorum, yoldayım."

Annemin aklından ne geçiyordu tam olarak bilmiyordum ama emin olduğum tek bir şey vardı, o da beni merak ettiği için aramadığıydı.

"Yeni ev sahiplerini yine yemeğe davet edeceğiz."

Birden tüm vücudumu heyecan kapladı ve yine olduğum yerde durdum. En son ne zaman hissettiğimi bile bilmediğim bu duyguyu, daha birkaç hafta önce tanıdığım adama karşı hissetmek farklı geliyordu.

"Tamam ben eve geliyorum hemen."

Çok bekletmemek adına koşuşturucasına hızlı adımlar atmaya başladım. Taehyung'u yine görecek olma hissiyatı bambaşka gibi geldi bir anlık.

Ama o an beni durduran şey annemin söyledikleriydi.

"Ben de bunun için aradım seni. Birkaç saatliğine eve gelme."

Biraz önce mutluluktan parladığına emin olduğum gözlerimin bir anda hayal kırıklığıyla buğulandığını hissettim.

"Neden ki?"

your lips my lipsWhere stories live. Discover now