5) Akrostiş 🐥

84 10 79
                                    

SUGARİYE

Seul 'e gelmeyeli yıllar olmuştu. Burayı özlemiştim. Çocukluğumun en güzel seneleri burada geçti. Küçükken buradan ayrılıp başka bir ülkeye yerleşmek zorunda kalsam da burası benim için her zaman farklıydı.

Amerikada ortaokuldayken teklif aldığım reklam çekimleri ile yüzüm de biraz tanınmaya başlanmıştı. Modellik yapmaya başladıktan sonra benim için daha iyi imkan veren birkaç okul olduğu için sık sık okul değiştirip kendimi geliştirmeye çalıştım. Bu annemin isteği üzerine geliştirdiğim bir durumdu. Oradayken en büyük destekçim annem ve Jimin oldu. Jimin de benim gibi çaylak bir model. Aynı zamanda da kuzenim. Ne Taeyon ne de Jindan onun gibi değil. Her zaman yanımda oldu ve bana destek verdi. Bizimle birlikte o da kendi şehrine döndü. Jimin Busan çocuğu. Busan çocukları cidden tatlı oluyor. O da yanımda geldiği için mutluyum.

Asıl buraya gelme sebbemiz de ablam.

Ablam üniversiteyi bitirdikten sonra ilk görevini korede yapmak istediğini anneme belirtti ve annem de kabul etti. Yani buraya gelmemizi ablama borçluyum.

Yıllar sonra Yoongi 'yi görmek cidden tuhaf hissettirdi. Onu ilk defa sınıfımda gördüğümde direkt o olduğunu anladım. Hala çocukken baktığı gibi bakıyordu. Onu tanımamak imkansızdı.

***

Sabah sabah fazlasıyla sakin!! olaylar yaşamıştım ve bu kadarı cidden yeterdi. Herkes odadan yavaş yavaş çıkarken ben de göz ucu ile tekrar ona baktım.

Bakışlarımı fazla üzerinde gezdirmedim çünkü tam yanında duran dedesi hala bana imalı sırıtışlarını sunuyordu.

İmalı bakışlar ardından odadan ayrıldıktan sonra henüz yerleştirmediğim valizimi diğer odadan alıp kıyafetlerimi değiştirdim. Odadan çıkacakken valizdeki turuncu kutuyu görüp içinden mandalinalı tokalarımı çıkarıp taktım ve aşağıya, salona doğru adımlarımı sürdürdüm.

Fazla büyük olmasa da gösterişli bir salona adımlarımızı atmıştık. Hala sabahki olayların etkisinde olsam da yine de unutmuş gibi yapmaya karar vermiştim. Yemek masasına teker teker yerleşen ailelerimizi izledim. Boşta son iki sandalye kalınca annemden tarafa yakın olana konumlandım.

"ordan kalk"

duyduğum ses ile irkilsem de merak ve cevap verme isteği daha ağır bastı.

"neden?"

Yoongi de üzerini değiştirmiş gri tişörtün yerini bu sefer siyah bir tişört almıştı. Saçları sabahki haline göre daha düzenli ve parlak görünüyordu. Boynunda zincir gibi bir şey görünüyordu ama siyah tişört onu maskelediği için devamını göremedim.

"Çünkü orası benim yerim." diye devam etti.

"Ben üzerinde yoongi yazdığını falan görümüyorum."

"Yazması mı gerek?"

" Uzaktan bakınca anlaşılabilen bir şeyler yapsaydın o zaman. Bir kere oturdum kalkmam ben."

Ailelerimiz yine sabahki gibi bize şaşkınlıkla baksalar da onun bu kadar huysuz olması sinirlerim ile oynuyordu ve karşılık vermeye devam etmek çok daha cazipti.

" Ahh cidden... Hemen yerimden ka-"

" sana kalkmıyorum ded-"

" kalkmak zorundas-"

" hiçte bi-"

" bak ben kaldırırsan fena o-"

" Gel de kaldır gücün ye-"

" Sen şimdi görürs-"

"yeter!!"

"yeter!!"

Bizi durduran yine annelerimiz oldu. Hyun Ah Teyze fazlaca sinirli görüntüsü ile eski melek halini gaz lambası ile aratıyordu.

Adını Sugariye Koydum Where stories live. Discover now