SORGU- Bölüm 3

33 5 17
                                    

            Müzikler

-Berkay Altunyay -Rengarenk Acılar

-Adole-Lovesong

-Dolu Kadehi Ters Tut-Gitme


                                                                * * * * * * * * * ** * * * * * * *


Karanlık...

Gözleri...

Kapkaranlık...

Ona bakınca gördüğüm tek şey buydu .Siyah gözlerini bana dikmiş, yüzümün her ayrıntısını ezberliyordu sanki. Benim bakışlarım da meydan okurcasına ondaydı.Beni neden buraya getirmişti? Dilini mi yutmuştu bu?

Ondan gözlerimi ayırıp başka şeylerle ilgilenmem gerektiğini anlayınca bulunduğumuz odayı incelemeye başladım.

Oturduğum sandalye ,önümdeki masa, loş bir ışık bana sorgu odasını anımsatıyordu.Oysa burası depoydu. Kafamın karıştığını anlamış olsa gerek boğazını temizleyerek konuştu.

"Birazdan Sadık Abi burada olur. Seninle konuşacakları var."

Bir şey söylemeden ortamı incelemeye devam ettim.

"Cidden o herifle ne işin vardı ki senin?"

Bana yöneltilen soruya karşılık ona döndü gözlerim. Yine o karanlık gözler...

 Dağınık saçları karamel renkliydi, ne sarı ne kahveydi. Kavisli burnu, çıkık elmacık kemikleri vardı. Kaşlarının ortasında derin bir çizgi oluşmuştu .Kirli sakalı henüz yeni çıkmış izlenimini veriyordu.

"Bu seni ilgilendirmez" dedim soğukça. Kaşlarını çatıp masaya koyduğu ellerime bakış attı. O lanet adam yumruk attığım için kanamıştı elimin üstü.

"Yaralısın..." dedi elime uzanarak .Elimi bir çırpıda geri çekip fısıldadım ."Keşke tek yaram bu olsa"

Gözlerini uzun bir süre ayırmadı benden. Ne düşünüyordu bilmiyorum ama bana acıdığını hissetmiştim. Bu benim en son istediğim bir şeydi.

"Lütfen bana öyle bakma."

Kaşları havalandı. "Affedersin ben sadece..."

Odanın kapısı açıldığında sözü havada kalmıştı. İçeri Sadık Dayım, kızıl saçlı bir kız ve gözlüklü bir çocuk girdi. Dayım bana uyarı dolu bakışlar attıktan sonra karşımdaki çocuğun omzuna dokunarak konuştu.

"Karan, gerisini ben hallederim, siz çıkın." 

Adının Karan olduğunu öğrendiğim çocuk bir şey demeden çıktı. Diğerleri de bana baktıktan sonra çıktılar.

Dayımla yalnız kalmıştık bu polisiye dizilerinden fırlamış odada.

"Seni uyarmıştım Mavi. Orası tekin bir yer değil demiştim. Neden böyle yaptın?"

"Sadece" diye söze başladım.

"Sadece kafayı yemek üzereydim. Babamla ilgili rüyalar falan gördüm. Normalde yalnızlığa alışkınım ama bugün dayanamadım işte. Aşağıda bir kızla  tanıştık o beni götürdü zaten."

"Ben ne güne duruyorum Mavi! Bana gel benimle konuş kızım."

Sinirlenmişti.

"Sen yoktun .Bu aptal odada onlarla konuşuyordun." dedim bağırarak. 

"Kim onlar?" dedim bu kez daha alçak bir tonla. Dayım biraz daha sakinleşmişti, gözleri kanlı elimi bulduğunda elimi tuttu. "Kim yaptı bunu?" 

Elimi sakince çekip cevapladım. "Bir önemi yok bunun, soruma cevap ver dayı."

Dayım masanın alt çekmecesini açıp sargı bezi çıkardığında seslice ofladım.

Beni hiç dinlemeyecekti değil mi?

Elimi uzatmamı işaret etti. Yaramı sararken konuşuyordu bir yandan da. "Öncelikle onlar da senin gibi evsiz yurtsuz gençler. Onlara da oda verdim, karşılığında Club'ta çalışıyorlar.

Evsiz lafı boğazımın düğümlenmesine sebep olmuştu .Dayım sargılı elimi tutup gözlerime baktı.  "Bak Mavi, ben senin iyiliğini  en çok isteyen kişiyim. Lütfen bir daha aşağı inme bensiz. Orası şerefsiz dolu."

Bakışlarım onun yalvaran kahverengi gözlerinde asılı kaldı bir süre.

"Tamam" dedim sessizce. "Dediğin gibi olsun."

Dayım tebessüm ederek elimden tutup kaldırdı. Kapıya  doğru giderken son bir şey söylemek için ona döndüm.

"Bu oda depo falan değil dimi? Ne yapıyorsunuz burada?"

Dayım sorgulayan bakışlarla bakarken cevapladı beni, "Öyle hesap kitap işte. Boş ver sen bunları şimdi."

Bunu söylerken beni odadan çıkarmıştı. Aldığım cevaptan tatmin olmasam da inanmış gibi yaptım.

Zaten benim hayatta en iyi yaptığım şey mış gibi yapmaktı, değil mi?

O sırada  karşımızda kızıl saçlı kız belirdi. Dayım ona doğru dönerek "Yudum, Mavi sana emanet"  dedikten sonra aşağı kata indi.

Yudum bana doğru yaklaştı. Zümrüt yeşili gözleri uzun ,kızıl saçlarına özel yapılmıştı sanki. Yanaklarında beyaz tenine çok yakışan hafif çiller vardı. Dolgun fiziği de şahesere son noktayı koyuyordu.

Elini öne doğru uzatıp yapmacık bir şekilde gülümsedi. "Tanışalım mı Mavi?"

Ona sadece göz devirmekle yetinip merdivenlerden çıkmaya başladım. Birkaç saniye afallayarak baktıktan sonra arkamdan geldi. "Mavi" diye seslendiğinde odamın kapısına gelmiştim. Arkamı dönüp ona baktım. 

Nefes nefese bir halde konuştu. "Tamam ben de senden pek hoşlanmadım ama Sadık Abi seni bana emanet etti." Kollarımı önümde bağlayarak konuştum." Birincisi ben çocuk değilim, başımın çaresine bakabilirim,  ikincisi de..." dedim odanın kapısını açarak. "Yalnız kalmaya ihtiyacım var."

Yudum bir şey söylemek için ağzını açtığında kapıyı serttçe kapattım. "Bana bak Buz Kraliçesi, kimse suratıma kapıyı kapatamaz, dua et Sadık abinin hatrı var." 


Kapının önünde diz çökerek her şeye ve herkese lanet okudum. En çokta kendime....




Mavi ZehirWhere stories live. Discover now