Bölüm 15 - SUMNİ CADILARI VE ZURUH CADISI

55 23 9
                                    

Yıldızımızı parlatmayı unutmayalım lütfen! İyi ve keyifli okumalar dilerim

~

"Ah Adisa ne zaman bu kadar saf oldun sen? Yoksa Frid'in aşkı mı seni bu kadar aptal yaptı?"

"Samantha. Ne tuzağı bu bilmiyorum ama bu yaptıklarını misliyle ödeyeceksin. Son zerren acı içinde yanmaya devam ediyorken karşında benim karşımda güldüğün gibi güleceğim!" Bunu yumruklarımı çok fazla sıkarak söylemiştim. Gerçekten sinsi planları ve tuzakları öfkemin durdurulamaz tarafını sürekli tetikliyordu. Öfkemin sınırı nereye kadar ya da bir sınırı var mı henüz ben bile bilmiyorken kendim için bile korkuyordum.

Cadılar aynı anda benim etrafımı sardı.
Sarışın, esmer farklı farklı tonlardaki bedenler bana ne olduğunu anlamaya çalışıyor gibi bakıyorlardı.

"İşte görün insanlara ve cadıların canlarını katleden o acımasız kan büyücüsünü!" Samantha büyük bir hazla konuşmaya devam ediyordu.

"Yapmak zorundaydım!" dedim hızlıca üzerimde ki kan izlerini silmek ister gibi kıyafetlerimi ellerimle silkeledim.

"Bir cadıyı katletmek büyük bir suç! Bunun mahkemesini bırak Tanrılar bile bu duruma kızacaklar ve eminim seni en kötü şekilde cezalandıracaklardır!"

"Samantha kes sesini. Sence ben o lanet Tanrıları umursuyor muyum?" Bunu daha çok bir soru gibi değilde korkmuyor olduğumu göstermek için söylemiştim. Samantha'nın kahkahaları diğer cadıların yüzlerinde ki ifadeyi bir anda değiştirdi.

"Adisa. Her defasında bu tuzaklara nasıl düşüyorsun!" Onu görmezden gelerek diğer cadılara durumu anlattıktan sonra beni anlamalarını bekledim. Ama kim böyle bencilce bir katliamı hoş karşılardı ki.

"Ne olursa olsun senin cadıların canını almaya hakkın yok!" dedi içlerinden biraz daha olgun duran kadın.

"Anlattığım gibi buna ihtiyacım vardı yoksa ölecektim!" Samantha ve içlerinden birkaçı aynı anda güldüler.

"Yine öleceksin! Ölüm senin peşini hiçbir zaman bırakmayacak Adisa." Samantha'nın benim bu halimden keyif almasına dayanamıyordum. Dişlerimi sertçe birbirine bastırdım.

"Öldürün onu!"

"Lütfen beni sizi öldürmek zorunda bırakmayın! Ben bir şekilde yine ölmem ama olan size olur!" İçlerinden bazıları büyüleriyle beni aynı anda hareket ederek beni yere düşürdüler. Henüz kimsenin canını almak istemediğim için bir karşılık vermedim. Ama Samantha için aynı merhameti göstermeyecektim. Çünkü o Zuru cadısıydı. Cadıların şeytanlaşmış haliydi. Kötülerin daha Kötüsüydü. O bir vahşetin olmasını sağlayandı.

"Bu kadar çok korkuyorsan sana bir biberon getirebilirim ne dersin!" dedi Samantha keyiflice gülerek. "Ah nerede o eski yüz yıl önceki korkusuz cesur Adisa?" Simsiyah uzun botlarıyla yavaş yavaş yanıma geldi.

Yerden hızla doğruldum. Sanırım kaçmak en mantıklısıydı şuan ama bir korkak gibi de görünmek istemiyordum.
En azından onları durdurabilmek adına birkaç büyü fısıldayıp önüme görünmez bir kalkan çektim.

Üzerime doğru gelen Samantha ve diğer cadılar ona çarpıp hafif sendeleyerek bir adım geri çekildiler. Sumni cadılarına zarar vermek istemiyordum ama Samantha'yı öldürmek için can atıyordum.

Elimi kaldırıp diğerlerine zarar gelmeyecek şekilde ona yaptığım bir büyüyle kalbine bıçaklar fırlattım.

"Sence bu varken bana birşey olur mu?" Hiçbir şekilde etkilenmeyerek parmağında ki annemin yüzüğünü görmem için elini havada salladı. Sinirle yüzümü buruşturdum.

Ölümsüzün ÇağıWhere stories live. Discover now