otuz dört: hayal kırıklığı

11.9K 1.5K 763
                                    




















bi daha size kaos falan yazarken iki kere dusunecegim dun resmen anamdan emdigim sutu burnumdan getirdiniz. ne yaygara koptu cidden anlamlandiramadim.
normalde cok buyuk kaos yazan insan degilim iste bana gelip o hakli bu hakli davasi yapiyorsunuz. kitap sıkar diyeniniz var.
benim bakis acima gore ikisi de hakli arkadaslar kimseyi suclamiyorum. siz istediginiz elestiriyi yapin saygim sonsuz ama ne taehyung gibi kitap basindan beri jungkook'un guvenini kazanmaya calisan bir adam boyle hassas bir konuda hata yapar ne de jungkook yasadigi travmalarin etkisindeyken gordugu goruntunun ani yarattigi sok etkisiyle karsisindakini dinlemek ister.
psikoloji okumuyorum ama karakterlerin bakis acilarini ele almaya calisarak size mantikli bir hikaye sunmaya calisiyorum.
lutfen beni yormayin.

tatile gitmeden once bu kitabi bitirmeye calisiyorum, her gun size bolum yaziyorum, yapmam gereken isleri bile erteleyip duruyorum. siz hala bolum at bir bolum daha at diye agliyorsunuz. makine degilim ben arkadaslar bolumleri elimle yaziyorum. dun 2 bolum yazdim hem bugunkunu hazirladim hem de ayni gun icinde digerini yazip yayinladim. ustune tek tek hepinizin yorumlarina yetismeye calisiyorum, artik migrenim tuttu aksam.

kitaptan sogumak istemiyorum, burda size kaostan ziyade fluff bi cift yazmaya calisiyorum, hepinizin isteklerini onemsiyor ve onlari da kitaba eklemeye calisiyorum. profesyonel degilim ben de sizin gibiyim ama gercekten yorulmaya basladim.

iyi okumalar herkese.


























*
*
*




















Jungkook eve girdiğinde anahtarı bir köşeye fırlatmış ve sertçe kapıyı kapatmıştı. Sinir krizinin eşiğindeymiş gibi hissediyordu. Hayal kırıklığıyla doluydu. Eve nasıl vardığını bile bilmiyordu.

Makyajı ağlamaktan akmış ve yüzünde siyah izler oluşturmuştu. Saçları kask takmadığı için rüzgarda uçmuş ve tamamen mahvolmuştu. İlk halinin aksine perişan görünüyordu. Ceketi bir hışımla üzerinden atmış ve odaya gidip üst vücudunu tamamen soymuştu. Aynadan kendisiyle göz göze geldiğinde elindeki Jimin'e ait olan crop'u incelemiş ve yüzünü buruşturmuştu. "Aptal Jungkook, aptalsın işte."

Elindeki crop'u da yere atmış ve yere çöküp yatağına yaslanarak aynadan kendini izlemeyi sürdürmüştü. "Mutlu olmak neyine senin? Akıllanmıyorsun işte. Başına ne geliyorsa hak ediyorsun. Hiç kimseye güvenmemen gerektiğini öğrenemedin bir türlü."

Kendi kendine kızarken ağlamayı sürdürüyordu. Hıçkırıyor ve burnunu çekip duruyordu. Artık omegasına da hakaret etmeye başlamıştı. "Kendine seçeceğin ruh eşi de bu kadar işte. Aptal, sen de beni kandırdın. Herkesten nefret ediyorum, kendimden bile."

Omegası sessizdi. Mühürlenmedikleri için alfayı tam olarak hissetmiyordu ancak olası bir aldatma söz konusuysa bunun bağa zarar vereceğini ve canının yanacağını biliyordu. Ruh eşine güvenen bir kurdun hayal kırıklığı çok daha beterdi. Jungkook göğsünde başlayan sızıyla inlemişti. Yanıyordu. Acıdan kıvranmaya başlamadan önce uykuya dalmalıydı.

Zor bela ayağa kalkıp ilaç dolabına ilerlemiş ve eline aldığı kutuyla geri dönmüştü. Üç tanenin fazla olup olmadığını umursamadan ilacı eline döküp içmişti. Bir an önce uykuya dalmak ve acıdan kurtulmak istiyordu. Bunu yaparken kutudaki birkaç hap yere dökülmüş ve Jungkook umursamadan kutunun kalanını yere atıp yatağa girmişti.

black belt • taekookWhere stories live. Discover now