35

481 82 48
                                    

"Yeah, I'm gonna take my horse to the old town road,
I'm gonna ride 'til I can't no more..."

Harry radyodan gelen şarkıyı mırıldanarak arabayı sürerken Louis telefonunu kenara bıraktı, radyoyu biraz kıstı ve "Acıktım ben," dedi mızmızlanan bir tonda. "Etrafta yemek yiyeceğimiz bir yer yok mu?"

"Yok Louis, ben de acıktım. Ama bir benzinlikte durup sandviç falan alabiliriz. Arabada yeriz."

Louis yeniden telefonunu aldı, en yakın benzin istasyonunun nerede olduğuna baktı. Neyse ki fazla uzak değildi. Niall'dan gelen bildirimleri görünce güldü, "Seninki yine arabasını soruyor." dedi. "Ayrıca araba yasaklarına yenisi eklenmiş: yemek yemek yasak."

"Araba yasakları mı koymuştu?"

"Evet. Sigara içmek ve sevişmek yasakmış. Artık içki içmek de yasak."

Harry kıkırdadı, konu arabası olunca Niall çok gıcık birine dönüşürdü. İkisinin de sigara içmediğini biliyordu, ayrıca iki gündür Louis ile tek tensel temasları el ele tutuşmaktan ibaretti ve arabada içki içilmeyeceğini elbette onlar da biliyordu ama yine de Niall bu kuralları koymuştu.

Arabayı bir kenara park etti, torpidodan cüzdanını aldı. "Gidelim mi? Ben ısmarlıyorum."

"Gidelim."

Aynı anda kapıları açıp arabadan indiler ve benzinliğin büfesine yürüdüler. Louis bu kısa yolda bile uzanıp Harry'nin elini tutmayı ihmal etmedi, bunu alışkanlık haline getirmişti.

Beraber içeye girince bir el sepeti aldılar ve hemen sandviçlerin olduğu dolaba yöneldiler. Louis fazla acıkmış olacak ki, hem kendine hem de Harry'ye ikişer tane aldı. Onun hemen yanındaki dolaptan meyveli soda aldılar ve sonra da içeride gezinip atıştırmalıklara baktılar. Fazla uzun bir yol kalmamıştı önlerinde, bu yüzden sadece bir paket tuzlu atıştırmalık alıp kasaya yöneldiler. Harry kartıyla ödemeyi yaptı ve poşete doldukları yiyeceklerle birlikte arabaya döndüler. Yola çıkmadan önce yemeklerini yiyeceklerdi.

"Bu hafta bir gün tekrar buluşur muyuz?" diye sordu Louis sandviçin etrafına sarılı paketi açarken.

"Şey, ben isterim."

"Peki buna randevu diyebilir miyim?"

Harry gözlerini yere çevirirken gülümsedi. "Bunu da isterim."

"O zaman ben planlayayım, sonra yine konuşuruz. Kesinlikle istemediğin bir şey var mı?"

"Paraşütle atlama falan gibi bir şey istemem, onun dışında her şey uygun."

Louis sırıttı, "Striptiz kulübüne gidebiliriz o zaman." dedi şakayla. "Sana kucak dansı ısmarlarım."

"İğrençsin!" diye çıkıştı Harry ama bir yandan da gülüyordu. "Kötü sugar daddy!"

"BDSM kulübüne gidip oda tutalım?"

"Hormonlarına sahip çık, sapık."

"Tanışma şeklimize uygun olsun diye dedim. Madem bu kadar muhafazakarsın, açık hava sinemasına gidelim. Erotik bir film bulurum."

"Artık şaka mı değil mi emin de olamıyorum, kes şunu."

Gülüşerek sandviçlerini yemeye devam ettiler. Louis biraz daha ciddi olmaya karar vererek şakalaşmayı bıraktı, başını hafifçe yana çevirerek ona baktı. "Açıkça söyleyeceğim, Harry, senden gerçekten hoşlanıyorum. O yüzden seni mutlu edecek güzel bir randevu hazırlamaya çalışacağım."

"Ben de senden hoşlanıyorum, Louis, o yüzden muhtemelen striptiz kulübüne de gitsek beni mutlu eden bir randevu olacak."

Louis bir kez daha sırıttı. "O zaman bize iyi bir striptiz kulübünde en ön locayı tutacağım, merak etme."

Harry kıkırdadı, yana doğru kayıp başını onun omzuna koydu. Bunu yapmasıyla Louis'nin kolunu ona sarması bir oldu. Harry radyoyu yeniden açtı, kanallar arasında gezindi ve güzel bir şarkı bulunca durdu. "Aslında bunu ilk randevumuz sayabiliriz."

"Evet, neden olmasın? Yıldızları görebileceğimiz güzel bir yerde, arabada meyveli soda içip şarkı dinliyoruz."

Bir gök gürültüsü sesi gelince ikisi birden dışarıya baktı. Tek tük de olsa yağmur damlaları cama çarpmaya başlamıştı. Aynı anda gözlerini kapattılar ve yağmur damlalarının sesinin müziğe karıştığı ortamda, o ana kadarki en samimi ilk randevunun tadını çıkardılar.

TRICKY FREAKYМесто, где живут истории. Откройте их для себя