FINAL

506 79 53
                                    

"Üniversitede ilk senemde öğrenci kulübünün yetenek gösterisine katılmaya karar vermiştim." dedi Harry çatalına tabaktaki spagettiyi sararken. "Muhteşem dans yeteneklerimi sergilemek istedim ama işte iki sol ayağım olduğunu kabul etmem lazım, bu işte berbatım. Heyecanla sahneye çıktım, popüler bir şarkının eşliğinde. Birkaç dans hareketi denedim; azgın bir robotun arızası olarak tanımlanabilirdi. Seyirci çok eğlenmişti ama umduğum sebeple  değil."

Louis yüzünde büyülenmiş gibi bir ifadeyle onu dinliyordu, elindeki kadehte bir yudumluk şarap kalmıştı. Restoranın lüks ışıklarının yansıması bardağına düşüyordu. "Keşke görseydim."

"Daha bitmedi! Performansımın ortasında, kendi ayaklarıma takıldım ve yanlışlıkla arka planı devirdim, arkasındaki şaşkın sahne işçilerini ortaya çıkardım. Durumu kurtarmak için, her şeyi anlık bir komedi şovuna dönüştürdüm, sanki her şeyi baştan sona böyle yapmayı planlamışım gibi. Ama şakalarım da kötü, biliyorsun. Sonunda, yetenek gösterisini kazanamamış olabilirim ama "En Unutulmaz Performans" ödülünü kazanmıştım ve o yılın dans felaketi olarak sonsuza dek hatırlanacağım!"

Hikayenin geri kalanını dinleyince Louis kahkaha attı. "Çok şekersin!"

"Hep ben konuştum, sen anlat biraz da. Sen doydun bitirdin benim tabağım duruyor daha."

"Biz de Zayn ile salsa kursuna gitmiştik bir ara. Senin dans maceran gibi o da felaketle sonuçlandı ama seninkinden daha fena sebeplerle. Zayn dans hocamızla yatmaya başladı, sonra hocanın aslında evli olduğu ve iki sevgilisinin daha olduğu ortaya çıktı. İntikamlar alındı kaoslar yaşandı. Yorucuydu."

Harry "Ah, çok üzücü!" dedi bunu duyunca. "Zayn çok mu çapkın?"

"Değil aslında, bakma şakalarına, romantik ve tek eşlidir. Ama en romantik ve tek eşli benim."

Harry gülümsedi, elini uzatıp masanın üstünden onun elini tuttu. "Öylesin bebeğim, hiç şüphem yok."

"Öyleyim tabi, benden başka kim sugar babysine bu kadar iyi bakıyordur?" dedi Louis muzip şekilde. Sonra duygusal bir şekilde iç çekti. "Bir şakadan nerelere geldik şuna bak."

"Değil mi? İnsan hayret ediyor. Sana ilk mesaj attığımda seninle böyle bir restoranda el ele yemek yiyeceğimi falan hayal etmemiştim."

"Başta hayal ettiğimiz şeyler farklıydı hatırlarsan."

Harry utanarak güldü, "Tanışmadan sexting yapan ilk çift ödülü de bize gidiyor."

"Çok yetenekliydin ama! Seninle konuşurken ateşim çıkıyordu. Gerçi hâlâ öyle. Neyse ki sevgiliykenki halin sadece sugar baby olan halinden daha da ateşli."

"Senin de geri kalır yanın yoktu babacık, vücudumdan şampanya içeceğini bile söylemiştin! Ah... Tutmadığın bir söz varmış bak şimdi hatırladım."

Louis'nin yüzündeki gülümseme sırıtışa dönüştü. "Birinci ay dönümümüze saklamışımdır belki?"

"Umarım öyledir. Göreceğiz."

"Tanışma hikayemize bayılıyorum ama gururla anlatılacak gibi bir hikaye de değil, çok komik."

Harry başını sallayarak ona katıldığını belirtti. "Sırf biraz etkileşim olsun diye bir tane de şaka videosu çekeyim dedim, başıma gelenlere bak."

Louis "Ama işe yaradı, cidden bu videolarla ikimiz de çok ünlendik." dedi. Birbirleriyle ilgilenmekten o kısmı pek düşünmemişlerdi ama cidden bu sayede sosyal medya hesaplarında çok fazla etkileşim artışı vardı. "Devam etmeyi düşünmüyor musun? Kariyerin için iyi bir destek."

"Bilmem ki, utançtan edemedim bir süre ama etmek istiyorum aslında. Beraber mi bir şeyler çeksek, ne dersin?"

"Aa, ne güzel olur! Nasıl bir şey?"

"Bilmiyorum, birlikte bir şaka videosu falan olabilir, bir düşünürüz?"

Louis bu fikri kabul ederek başını salladı, üzerine biraz düşünülürse güzel ve eğlenceli bir video çıkarabilirlerdi. Konuyu daha sonraya erteleyip Harry'nin elini öptü, "Tatlı yiyelim mi?" diye sordu. "Yoksa terasa mı çıkalım?"

"Terasa çıkalım, belki dondurma yeriz." dedi Harry, elini kaldırarak garsondan hesabı istedi. Kentin en lüks otelindeydiler, tadını sonuna kadar çıkaracaklardı. Gemi görüntüsünde inşa edilmiş bir bina olan otelin terasları da gemi güvertesi gibiydi ve doğrudan Solent Boğazı'na bakıyordu.

Louis birlikte biriktirdikleri parayı yatırmış olduğu banka kartıyla hesabı ödedikten sonra ikisi birlikte restorandan çıktılar. O katın terası restoranın devamıydı, en üst katta bar olduğunu bildikleri için oraya yöneldiler.

Harry Louis'nin elini tuttu, onunla beraber asansöre bindi. "Daha önce hep uzaktan görüyordum çok hoşuma gidiyordu burası, içi dışından daha da güzelmiş."

"Aynı sen."

"Yaa, Lou!"

"Mecazi olarak da gerçek anlamda da içini görmüş biri olarak-"

"Louis!"

Harry'nin keyifli moddan sinirli moda anında geçip kaşlarını çatması Louis'yi güldürdü, asansörden inip beraber terasa yürürlerken "Tamam ya şaka yaptım." deyip yanağını öptü. Barın içindeki kalabalığın arasından sıyrılıp terasa geçtiler; manzarayı izleyebilecekleri şekilde demir parmaklıklara yaklaştıklarında Harry Titanik filminde gibi hissederek gülümsedi. "Harika bir akşam."

"Mükemmel. Oteli ben de çok beğendim, çok güzel bir yer. Bundan sonra aydönümlerimizi ve -umarım- yıldönümlerimizi de burada kutlayalım mı?"

"Evet! Bu seferkinde süremiz kısıtlıydı sadece yemek için para biriktirdik ama sonrakinde belki oda da tutarız."

"Denize bakan camlar ve otel odalarındaki jakuzilerle ilgili epey hayal canlandı gözümde."

Harry kıkırdadı, "Zayn'in adı çıkmış ama asıl azgın sensin." dedi. "Her iki cümlede bir laf aynı yere geliyor."

"Ben böyleyim çünkü sevgilim cinsellik tanrısı gibi, Zayn öyle çünkü umutsuz ve azgın bir bekar. Aramızdaki fark bu."

"Çok da hazırcevapsın ayrıca," dedi Harry ona doğru yaslanırken. Başını onun omzuna koydu ve deniz suyuna yansıyan ışıklara bakıp gülümsedi. "Bu otel artık bizim gemimiz."

"Kesinlikle öyle," dedi Louis kolunu ona sararken. Başını onun başının üstüne bıraktı. "Ve bizim gemimiz asla batmaz."

TRICKY FREAKYWhere stories live. Discover now