4.4

364 39 21
                                    

Magnolia'dan

Sınavların başlamasına bir hafta kalmıştı. Haftalardır Doruk'tan kaçıyordum, arkadaş ortamlarına bile sırf onla karşılaşmamak için girmemeye özen gösteriyordum. Geçen hafta Yağmur'un gelmesiyle azıcık olan özgüvenimi de kaybetmiş iyice kendi köşeme çekilmiştim.

Burak'a her şeyi anlatmış, akıl istemiştim. O hemen konuşmamı istese bile cesaretimi ancak toplayabilmiş ve birkaç saat önce Doruk'u sessiz sakin çok da bilinmeyen bir kafe-bara çağırmış beklemeye başlamıştım. Yazdıklarıma görüldü atmıştı, belki de gelmezdi. Ben olsam onca şeyden sonra gelir miydim bilmiyordum. Doruk yapsaydı, benim yaptıklarımı gelirdim sanırım ama Doruk için ben öyle bir konumda mıydım onu da bilmiyordum ki.

Kendimi berbat hissediyordum ancak alkol alamazdım, alkol almamalıydım.

Çok acı çekmiştim bir sene boyunca ve bunu bir kadehle mahvedemezdim.

Doruk'u saat dokuz için çağırmıştım ancak saat on biri çoktan geçmişti. Sanırım artık beklememeliydim.

Gözlerim yaşardı, burnumun direği sızladı. Yaşlarımı tutamayacak gibi olduğumda yüzümden indirmemeye çalıştığım ancak buraya gelirken takma zahmetine girmediğim maskemi geri yerleştirdim, her şey yolunda maskemi. Ben iyiyim, şımarık zengin bir kız çocuğuyum maskemi...

Derin bir nefes aldım ve sahte gülümsememle oturduğum koltuktan kalktım. Kışın ortasında olmamıza rağmen içerisi oldukça sıcak olduğu için paltomu çıkarmış ve koltuğun kenarına koymuştum. Çıkışa doğru yürürken aynı zamanda da paltomu giymeye çalışıyordum.

Kapının kenarında biriyle çarpıştığımda sarsıldım. Önüme bakmadığım için görememiştim büyük ihtimalle hızlı bir özür dileyip kenardan geçmeye çalıştım ancak çarptığım kişi kolumdan tuttu ve kendine çevirdi.

Doruk.

Sert yüz ifadesini tamamlayan sert bakışlarının altına eziliyormuş gibi hissettiğim için kolumu çekmeye çalışmıştım ancak izin vermemişti.

"Umarım her şey için bir açıklaman vardır Magnolia Allard." Dediklerine karşın sadece göz temasımızı kesmek adına kafamı eğmiştim. Açıklamam yoktu. Tek açıklamam onu hayatımda kimseyi sevmediğim kadar çok sevmemdi.

Kolumu bırakıp biraz önce kalktığım masayı gösterdi. Önünden ilerlemeye başladığımda o da arkamdan geliyordu. Adımlarının bile sert olmasıyla irkildiğimi belli etmemeye çalışarak karşılıklı koltuklardan birine yerleştim. Doruk da koltuğa yerleşmiş ve benim başlamamı bekliyordu. Ancak ağzımı açamıyordum ki.

"Magnolia buraya senle karşılıklı oturmaya gelmedim."

"Doruk, ben..." Sesim o kadar kısıktı ki kendim bile zor duyuyordum. Sırf onla göz göze gelmemek için bakışlarımı stresten tırnaklarımla kazıdığım avuç içlerimde sabitlemiştim.

"Nedeninden önce her şeyin arka planını duymak istiyorum Magnolia. Ne planladığını ve bizi nasıl yönlendirdiğini..."

Derin bir nefes aldım. Buraya konuşmak için gelmiştik.

"Sana yazdığım gün... Yanlışlıkla falan yazmamıştım sana. Beni bil beni, gör istedim. Kavunu çok sevdiğini biliyorum, mevsimi olmasa bile kavunlu bir şeyler yemeyi veya içmeyi sevdiğini. Sevgilin vardı, yağmur, sana yaklaşamazdım. Yanında olmak için en yakın arkadaşınla yakın olmayı denemeye karar verdim. Bu yüzden haftalarca keremin karşısına kavun kokulu parfümleri bir şekilde çıkartıp durdum. Bilinç altında yer etti ve parfümü bittiğinde karşısına çıkardığım parfümlerden birini kullanmaya başladı. Kerem, kampüste hep aynı bankta bazen seninle bazen diğer arkadaşlarıyla otururdu. Ben de her o banka oturmaya gittiğinde aynı şekilde aynı hırkayla giderdim ki beyninde bir yer edinsin bu görüntü. Parfümü kullanmaya başladığı günden birkaç hafta sonra sana bu kavun kokusuyla çıktım ki ister istemez kavun aklına geldiğinde benimle olan konuşma aklına gelsin."

maskeli balo - textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin