27. Bölüm- Ateşle Barut

573 45 61
                                    

Beğenip yorum yapmayı unutmayalım. İyi okumalar ❤️

♟️

Günler birbirini kovalamıştı, hâlâ bir istihbarat alınamamıştı. Konsolosa bir haftadır ulaşılamamıştı. Tim dinlenmeden sonra eğitimlere gelir gider olmuşlardı. Yarın tatil olacaktı, tim karargahta durum değerlendirmeleri yapmaya çalışsa da amaçlarına ulaşamamış daha sonra kendilerine verilen görevleri yerlerine getirmişlerdi. Şimdi evlere dağılma vakti gelmişti, biraz geç olmuş hava kararmıştı. Hakan taksiyle eve geçmiş kendisine güzel bir sofra hazırlayıp yemeye koyulmuştu. Bir geceliğine akraba ziyaretine giden annesi evde olmayınca tüm iş ona kalmıştı. Asla şikayeti yoktu, kendi elinden öyle işler gelirdi, mesela Enes gibi değildi, hamur bile açabilirdi ama tercih etmiyordu. Uzun süre bunlarla uğraşmak vakit kaybı geliyordu ona. Annesinin yemeklerinden üç tabak yedikten sonra çayını alıp camın dibine oturmuş kararmış gökyüzünü seyretmeye başlamıştı.

Sıcak havada sıcak çayla harareti almaya çalışan klasik Türklerdendi, yüzünde bir gülümseme asılıydı. Konsolos bulunamasa da onca Türk kurtarılmış ve konsolosluk binası geri alınmıştı. Bunun gururunu yaşaması çok doğaldı.

"Sıra ona da gelecek," diyerek bir yudum daha aldı çayından. Türk bekliyorsa gelişi çok daha acı olurdu düşman için. Onlar kan kusacaktı bu defa zevkle izleyen taraf Türkler olacaktı.

Yeniden dışarı çevirdi başını, gökyüzüne bakarken kapıya bir araç yanaştı. Polis arabasıydı. İçinden Miray inmiş hızlı adımlarla kendi katına çıkmıştı, o girdikten sonra polisler de gitmişti.

"Ne oldu yine ya?" Elindeki çay bardağını sehpaya koyup ayağa kalktı. "Bir kere rahat dursan şaşarım Türkmen Kızı, bir kere ya sadece bir gün sakin geçsin." Kapıya doğru yönelip üst kata çıkması bir soluk kadar kısa sürmüştü. Aklında sorular vardı, merak ediyordu ne olduğunu.

Elini yumruk yapıp kapıyı tıklattı, zile basmaktansa bu daha hoşuna gidiyordu, daha samimiydi. Miray da gelen kişinin kim olduğunu bu sesten hemen anlıyordu. Kapı açıldı, karşısında siyahlar içinde bir kadın vardı. İp askılı bir üst, altında siyah bir şort vardı. Saçları başının etrafında dolanmış dağınık bir topuzdu. Makyajı yoktu, genelde makyaj yapardı. Eve girdiğinden kısa süre sonra yanına çıkmıştı, bu da demek oluyordu ki hemen giyinse bile makyaj silmeye vakti olamazdı. Miray bugün hiç makyaj yapmamıştı. Gözleri kızarıktı, yine de çok güzeldi.

"Bu ne hal? Neden polisle geldin? Bir şey mi oldu?" Elini başına götürdü, ona açıklaması lazımdı, geç bile kalmıştı muhtemelen fırça yiyecekti bu yüzden.

"Ne varmış hâlimde?" Sorunun cevabı bu değildi, adam yüzüne dik dik baktı, anlat ben dinliyorum der gibiydi. "Polise gitmem gerekti, tedbir olarak beni eve bıraktılar."

Polislik ne yaşamış olabilirdi ki? Bir askerin evinde kalıyorken ne olmuş olabilirdi?

"Ne oldu Miray beni delirtecek misin sen?"

"Yolda yürürken bıçaklı kavganın ortasında kaldım sonra da benim üzerime yürüdüler, can güvenliğim yoktu." Fazlasıyla korkmuştu ve yaşadığı en kötü tesadüftü bu, iyi hissetmiyordu.

"Kim bunlar? Tanıyor mu o piçler de o yüzden mi saldırdılar?" Soruları o kadar hızlı sormuştu ki Miray hangisine cevap vereceğine karar veremedi.

"İfadelerinde başta rastgele çektiklerini sonra da beni tanıdıklarını söylediler, kaçtım ben sonra ara sokakta yine karşıma çıktılar. Polisi aradım hemen, ölüyordum neredeyse." Hakan sinirlenip yumruğunu sıktı, onun evinde yaşayan birinin böyle bir şey yaşamasına asla izin vermemeliydi, küfretti kendisine. O herifler değil bu mahalleye Ankara sınırları içine bile giremezdi artık, izin vermezdi.

DEMİR SANCAK (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin