BÖLÜM 3

195 151 16
                                    

Hemen hepimiz sakinleşip kapıya doğru yöneldik. " kim o" deyince ablamın sesini duydum onu göreceğime hiç bu kadar sevineceğim aklıma gelmezdi. İçeri girdi bize şaşkın şaşkın baktı. "Ne oluyo ne bağırıp duruyorsunuz?  Kafayı yediniz herhalde bağırışlarınız dışarıya kadar geliyor. Saat kaç oldu haberiniz varmı?"dedi. Saat bayağı geçmişti gece bir 1'e yaklaşıyordu Kevser'in babası gelip Kevser ile Sümeyye'yi alıp evlerine bıraktı. Kevser'in evi Sümeyye ye göre daha uzaktı.

Ne garip bir akşamdı öyle o beyaz ışık neydi? Eşyaları kim yere attı? Hepsi bir soru işareti belki eşyaları o esnada birimiz yanlışlıkla yere atmış olabilirdik ama ışığa söylenecek pek de bir şey yoktu. Bugünün hemen bitmesini istiyorum başım çok ağırdı üstümde bir yorgunluk vardı bu yüzden anne ve babamın gelmesini beklemeden yattım.

Sabah gözümü açtığımda vücudumu kitlenmiş hissettim hareket edemedim. Sadece gözlerimi oynatabiliyordum Bir de korkudan ağlayan gözlerimin gözyaşlarının yanağımdan yastığa düştüğünü hissedebiliyordum. Odada daha önce almadım garip bir koku vardı. Gözlerimi sıkı kapadım ve ağzımı zorla hareket ettirerek "Lüt...lütfen hadi..." gibi şeyler söylemeye başladım. Tekrar gözlerimi açtığımda korkarak ayaklarımı ellerimi hareket ettirmeyi denedim ve olmuştu geri eski halime dönebilmiştim. Saate baktım sabah 6'ydı. Daha önce başımı hiç böyle bir şey gelmemişti neden böyle yaşadığım hakkında da bir fikrim yoktu. O an gözlerim pencereye çarptı. Beyaz ışık pencerenin diğer kısmında duruyordu yatağımdan kalkıp ona bakmak istedim ama ayağa kalkar kalkmaz gökyüzünde süzülüp yok oldu. Ne yapacağımı bilmeden yatağıma uzandım çok korkmuştum. Anneme ve babama haber vermeyi düşünüyordum sonra vazgeçtim.

Kafamın içinde olan biteni düşünürken uyuyakalmışım tekrar uyandığımda ise ilk işim kızları aramak oldu fakat açmadılar. Ben de kahvaltımı edip her zamanki gibi yürüyüşe çıktım. Ulaş yine dünkü yerinde oturmuştu. Bu sefer gözlerinin içi gülüyordu beni görünce ayağa kalktı. "Ben de seni bekliyordum bugünkü yürüyüşü birlikte yapalım" dedi. Ulaş'la hafta sonu yürüyüşlerimize genelde karşılaşıyorduk fakat biraz laf edip ayrılıyordu bir tek dün onunla yürümüştüm. Ulaş'ın teklifini kabul ettim. Birlikte yürümeye başladık. Ulaş bana bir şeyler anlatıyordu fakat ben onu dinleyemiyorum. Sabah yaşanan şeyler aklıma geldikçe elim ayağım tutuyordum onları düşünüp duruyordum. "Korkuyorum" titremeye başladım bir anda çok korkuyorum delirmiş gibiydim titriyordum buna engel olamıyordum. Ulaş'ta beni sakinleştirmeye çalıştı. Birlikte bir banka oturduk su alıp yanıma geldi. Sudan birkaç yudum aldım. Bana neyden korkuyorsun dedi. Dün gece kızlarla yaşananların ve sabah olanları anlattım bir yandan ağlıyor bir yandan anlatıyordum. Ulaş bütün dikkatiyle beni dinliyordu. Biraz moral verdi. Sonra az öted duran yavru kedileri sevmeye gittik o an saat kaç diye bakmak için telefonumu çıkardığım da Kevser'den ve Sümeyye'den gelen birçok cevapsız aramaları ve mesajları gördüm. Onları geri aradığında yarın için bir piknik planladıklarını söylediler. Kabul ettim. Ulaş'a dönüp "Yarın okul çıkışı piknik yapıcaz gelmek ister misin?" Dedim. Oda kabul etti. Biraz daha sohbet edip evimize doğru yol aldık. Beni evime kadar bıraktıktan sonra kendi yoluna gitti.

Eve gittiğimde çok mutluydum istemsizce gülüyordum. Su içmek için mutfağa gittim ablam ağlıyordu aramız pek iyi olmasa da sebebini sordum. Oysa bana ters bir şekilde "Bu seni ne ilgilendirir küçük şımarık" dedi. Ablam hep böyle bana ters cevap verin hatam olduğunda arkamda durmaz beni de hiç sevmezdi bunuda her fırsatta her yerde dile getiriyordu. Annem ile babam onu böyle olmaması konusunda sürekli uyarıyordu ama o her zaman aynıydı Ben de bu duruma alışmıştım. O gün pek bir şey yapmadım sadece piknik için biraz çilekli kurabiye hazırlayıp yattım.

Sabah kızlarla okula giderken dün gördüm beyaz ışığı ve vücudumun kitlenmesini onları anlattım hepimizin düşüncesi aynıydı. Oyun yüzündendi. Bunları konuşurken okula vardık. Kevser ve Sümeyye de üstlerine başlarına bakmak için lavaboya gittiler Ben arkalarından gidecektim. Sırama çantamı bırakıp çıkıyordum ki arkamdan Berk bana seslendi Berk sınıfın en sessiz sakin utangaç çocuğuydu pek konuşmazdı. Berk'e doğru dönüp efendim dedim. Sümeyye'ye cuma günü ne olduğunu merak etmişti. Bize haftasonu telefondan yazacakmış ama çekinmiş. Ne olduğunu onu söylemek istemedim boş ver önemsiz deyip geçiştirdim. Tekrar arkamı dönüp çıkıyordum ki "Burak onu tehdit mi ediyor?" dedi. Ona dönüp"Nerden biliyorsun" dedim. O esnada Kevser ve Sümeyye de içeri girdi. Sümeyye"Neyi biliyor Nazlı?" dedi. Berk "Yanlış anladınız beni ben onları kendi aralarında konuşurken duydum sadece senden mi yoksa başka Sümeyye'den mi bahsettiklerini anlamadım özür dilerim" dedi. Kızlarla birbirimize baktık. Özür dilenecek bir şey yoktu amacımız onu korkutmak değildi. Sümeyye Berk'e özür gerektiren bir şey yok deyip onu çıkışta yapacağımız pikniğe davet etti başta kabul etmese de biraz ısrar ettikten sonra kabul etti.

O gün çıkışta ben kızlar Ulaş ve Berk deniz kenarında bir çardakta oturup sohbet etmeye başladık Berk bize duyduklarını anlattı. Bir sürü onu dinledik. Bir yandan da bir şeyler atıştırıyorduk. Sümeyye'nin bu haline bir çözüm bulmamız gerekiyordu onu bu kadar üzgün görmek beni de çok üzüyordu. O benim zor zamanlarda benim hep yanımdaydı.

O sırada daha önce hiç görmediğimiz bir kız geldi uzunca saçları vardı renkli gözleri ve küçük burnu ile dikkat çekiyordu. Elinde de bir tane kitap vardı. Kız bizim masaya oturdu. Onu ne okulda ne de başka bı yerde hiç görmemiştim. Başı öne eğik bir şekilde duruyordu. Uzun bir süre arkadaşlarla birbirimize baktık o sırada Berk su almak için yolun karşısındaki markete gitti. Marketten dönerken karşıdan gelen bir araba Berk'e çarptı. Hepimiz oturduğumuz yerden kalkarak Berk'in yanına koştuk.

Berk'in bir şey yoktu düştüğü yerden yavaşça geri kalktı şoför özür dileyip Berk'in durumuna baktı iyi olduğunu görünce arabasına binip gitti. Ulaş Berk'in elini kendi omzuna atıp yavaşça ona oturduğumuz çardağa getirdi. Biz Berk ile ilgilenirken Kevser bize"Kız gitmiş" dedi. Kız giderken de elindeki kitabı masada bırakmıştı. Eski bir kitaba benziyordu. Kahverengi Bir kitaptı dışı yırtıktı. Kitabı uzandım içini açtığımızda ise şok oldum içinde yazanlar inanılmazdı ve yüksek ses ile yazılanları okumaya başladım....

3. bölümünde sonuna geldik Bir sonraki bölümde görüşmek üzere hoşçakalın Allah'a emanet olun...🌹💗

Ruhun OyunuWhere stories live. Discover now