BÖLÜM 5

167 139 5
                                    

Bu altın bir künyeydi. Üstünde de adım yazıyordu. Çok temiz ve parlak duruyordu belli ki çok iyi saklanmıştı. Bu daha önce hiç görmemiştim. Böyle birşeyim olduğunu da doğrusu hatırlamıyorum. Arkadaşlarımın hepsi merak ve şaşkınlıkla bana bakıyorlardı. Bense künyeden gözümü alamıyordum. Sonunda Ulaş sordu "Nazlı bu sana mı ait ?" Yüzüm bembeyaz olmuştu ne diyeceğimi bilmiyordum adım yazıyordu evet ama benim değildi. Onlarada benim olmadığını benimsede hatırlamadığımı söyledim. En iyisi eski fotoğraflara bakmaktı. Hemen dolabın üst rafından kıyafetlerin arkasından eski fotoğraf albümlerini çıkardım. Hepimiz teker teker bakmaya başladık. Çok bı fotografim yoktu zaten kısa sürecekti.

Fotoğraflara bakarken Sümeyye ile Kevser küçükluk fotoğraflarıma bakıp komik olanların fotoğrafını çekiyorlardı içlerinde yüzümün gözümün mama olduğu, elimde bir sürü balonun olduğu gibi birçok komik halimi çektiler. Bir yandan gülüp bir yandan künyenin fotoğrafını arıyorduk. Fotoğraflar bittiğinde elimizde hiç birşey yoktu. Hiçbir fotoğrafta öyle bir künye takmamıştım. Hiçbir şey bulamadık.

Künyeyide alıp benim odama geçtik yatağımın yanındaki dolabımın alt çekmecesinden takımlarımı koyduğum  kutuyu aldım künyeyide içine koydum. Burada çok dikkat çekmezdi.

Berk kitabı açtı kitaba şu satırlar yazılmıştı:
"Demek künyeyi buldunuz bunu ilk defa gördünüze eminim dediğim gibi bulduğunuz şeyleri saklayın ve kimseye göstermeyin bir sonraki görevimizde görüşmek üzere..."

Görmediğimiz birşeyin dediklerini yapıyorduk bu ne kadar mantıklı olabilirdi ki? Doğru şeyi bulduk evet ama bu bizim ne işimize yaricaktı?

Kevser"Bulacağımız şeyi bulduğumuza göre azıcık eğlenelim ya valla can sıkkınlığından ölücem." Dedi. Hepmiz aynı fikirdeydik. Oturma odasına geçtik. Orada film izledik, karaoke yaptık kısacası keyifli vakit geçirdik. Harika bir gece sonunda herkes evlerine dağıldı.

Gece yatağa girdiğimde derin düşüncelere daldım. Yani belki küçük olduğum için o künyeyi takıp hatırlamamış olabilirdim. Ablama sormak çok istiyordum ama o ne olduğunu bilmediğimiz şey kimseye birşey dememe konusunda uyarmıştı. Bu yüzden kendim hatırlamalıydım. O gece sadece geçmişimi düşündüm. Düşüne düşüne uyuya kaldım...

Sabah her zamanki gibi kızlarla gidecektik. Aşağı indim. Evi okula en yakın olan bendim. Bu yüzden en son beni alıyorlardı. Aşağıda onları beklerken telefon oynamaya daldım. Sonra bı ses "Nazlııı Nazlıı bak kim kim geldik." Kafamı sesin olduğu yere doğru çevirdiğim de kızlar ve kızların yanında Ulaş ve Berk vardı. Hep birlikte gelmişlerdi.  İlk iki dersin hocası yokmuş bu yüzden birleşip bı yere gitmeyi düşünmüşler. Ulaş gitarını da yanına almıştı. Belli ki kulaklarımızın pasını alıcaktı.

Hep birlikte yürümeye başladık.Ne yapsak ne etsek diye düşünürken sahil kenarına gidip piknik yapmaya karar verdik. Sahil okulumuza yakındı.Az ilerdeki markete gidip birşeyler aldık. Çekirdek kola bisküvi cips... Artık ne olursa. Yere sermek içinde örtüyü de Berk evden getirmişti.

Sahile geldiğimizde önümüzün açık olduğu denize bakan tarafa oturduk. Birçok yaşlı amca balık tutuyordu. Bazıları sabah sporu yapıyordu bazıları da koşuyordu. Kevser de aldıklarızı açıyordu. İlk olarak birşeyler yiyip sohbet ettik. Dedikoduda denilebilir. Berk yine sessizdi pek konuşmuyordu hatta pek değil hiç konuşmadı.

Yiyecekler bitti konuşacak birşey kalmadı. Bu yüzden Ulaş gitarını çıkardı ve ilk önce okuldaki konserde söyleyecekleri şarkıyı çalmaya başladı.

Ruhun OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin