BÖLÜM 7

145 115 7
                                    

Bu yazılanlar malesef Ulaş'ı ilgilendiriyordu. Ulaş'ın bu gitar hayali ile ilgiliydi yazılanlar şuydu
Şimdi geldik Ulaş'a okulunuzda olan gösteride gitar çalmayacak. O gösteriye Berk katılacak. Şimdiden iyi eğlenceler...
Bu ne şimdi? İlk olarak Berk asla orda gitar çalamazdı o çok utangaç birisi yani yapamaz biliyorum ikinci olarak ise bu Ulaş için çok güzel bir fırsat olacaktı. Çünkü o gösteriye Ünlü sanatçılarda gelecekti. Ulaş'ın hem sesi hemde gitara olan yeteneği göstermesi için güzel bir fırsattı. Hemde bu fırsatı değerlendirebilmesi lazımdı çünkü bu fırsat sayesinde babasından kurtulabilecek kendine yeni bir hayat yaratabilecekti. Bunu ona nasıl söyleyeceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Defteri çantama attım. İşlerim bittikten sonra yatağa girip kara Kara yarın bunu nasıl Ulaş'a diyeceğimi söyledim. Bide yarın provaları vardı...

Sabah kalkıp okula hazırlandım. Sabah
Beni almaya yine hep birlikte gelmişlerdi. Ulaş'ın elinde gitarida vardı. İlk ders prova için konferans salonuna gidecektik. Hep birlikte okula doğru yürümeye başladık. Ulaş ne kadar heyecanlı olduğunu güzel güzel anlatıyordu. Ben ise kara Kara ona yazan görevi nasıl söyleceğimi düşünüyordum. Yol boyu Ulaş'ı dinledim zaten yolda ondan başka konuşan da yoktu. Hepimiz sabahçı olduğumuz için uykusuzduk. Ulaş'ın bu enerjiside heyecandandı. Ben ise onu dinledikçe gözlerim doluyor ne yapacağımı bilmiyordum.

Konferansa çıktık Ulaş hazırlanmak için içeri geçti. İzlemek için en ön sıraya geçtik. Ben bı telaşla sürekli sağa sola bakıyordum. Berk bana birşey olup olmadığını sordu. Birşey olmadığını söyledim. Böyle birşey nasıl dicektim ki?

Ulaş ve grubu yine sahnedeydi Yine geçen çaldıkları maNga Dünya'nın sonuna doğmuşum bide yine maNga dan Yine Yeni Yeniden şarkısı çalıp söylediler.


Bitirdiler. Yine herkez uzun bir süre alkış tutu ve yine Ulaş'ın yüzü gülüyordu. Bu iş uzamadan demem gerektiğinin farkındayım ama nerde ne zaman onun için bı fikrim yoktu.

Konferans salonunda işimiz bittiğinde sınıfa çıktık kızlar yanımda birşeyler konuşuyordu pek ne konuştuklarını dinlemedim. Sınıfa geçince hep birlikte sohbet etmeye başladık. Ben bi Ulaş'a bi Berk'e bakıp duruyordum. O sırada Ulaş bana defteri sordu bende bı telaşla görev gelmediğini bakmanıza gerek olmadığını söyledim o ise ısrarla bakmak istedi. Ben vermek istemeyince hep birlikte üstüme geldiler bende mecbur defteri elime aldım. Defteri onlara vermeden önce onlara birşeyler anlatmak istediğimi söyledim. Beni dinlemeye başladılar ve onlara olan biteni yeni gelen görevi anlattım. Gözlerim istemsizce doldu.

Ben anlattıktan sonra herkez sustu Ulaş gitarınıda eşyalarınıda alıp gitti. Çok sinirli bir şekilde sınıftan çıktı. Bende tam peşinden gidecektim kapıda hoca geri çevirdi. Ulaş provalarda yer aldığı için ona birşeyler demiyorlar. Onun yanına gitmek için zilin çalmasını beklemek zorundayım. Hoca sınıfa girip beni yerime oturttu. Sonra ders anlatmaya başladı. Berk'e baktım. Oda bana bakıyordu Çok şaşırmıştı. Bana bir kağıt uzattı. Kağıtta su yazıyordu"Nazlı beni biliyorsun ben bu olaylardan önce sınıftan kimseyle konuşmuyordum sizi çok iyi tanımıyorum bile sence Ulaş bana darılmışmıdır? Ne yapabilirim onun için bana fikir verir misin?" Bende kağıdın arka kısmına"Senlik birşey yok şuanlık yapabileceğin birşeyde yok" yazdım. Okuduktan sonra kafa salladı ve başını sıraya koyup yattı. Başladım zil için dakikaları saymaya...

Sonunda zil çaldı. Bende eşyalarımı alıp Ulaş'ı aramaya başladım. İlk önce okulun bahçesine baktım arkadaki çardakların oraya gittim fakat oralarda değildi onu ararken hem onu tanıyanlara soruyor hem de etrafa bakıyordum. Onu bahçede bulamayınca kat kat gezip öyle aramaya başladım sınıfların içine bile bakıyordum. Ama hala yoktu sadece bakmadım konferans salonu kalmıştı oraya gittim. Sonra en üst kattaki konferans salonuna gittim her yer bomboştu. Orada kimseye göremeyince gitmeye karar verdim. Tam o sırada sahnenin arkasındaki kulisten sesler geldiğini fark ettim ve kulise girdim. Her yer çok karanlıktı buraya daha önce girmemiştim. İçeride 2-3 tane oda vardı. Tek tek bakmaya başladım içeriyi inceliyor bir yandan da gözlerim Ulaş'ı arıyordu. 2 odaya bakıyordum o sırada arkamdan biri bir anda kolumu tutup senin ne işin var burada diye sordu. Bu beni çok korkutmştu. Neyse ki kafam arkaya çevirince rahatladım kolumu tutan Ulaşmış. Ona:
-Her yerde seni arıyordum. Bunlar için üzgünüm ama yapabileceğimiz bir şey yok biliyorsun görevleri yerine getirmek zorundayız sonuç olarak oyunun sonunu bilmiyoruz oyunun sonunda belki bizim için çok önemli bir şey olabilir hayatımızı değiştirecek Bir bilgi bir olay olabilir. Bu görevleri yapmak dışında da bir şansımız yok bence. Hem sen burada ne yapıyorsun başka yer bulamadın mı buraya kadar?
Oda bana:
-Burası pek kimsenin aklına gelmiyor okulda yalnız kalmak istediğimde burası iyi geliyor bana Ve sanırım haklısın bunları yapmamız gerekiyor umarım buna değer birşeydir. Biliyorsun bu benim için çok güzel bir fırsattın hayatımı değiştirecek bir biliyorsun bu benim için çok güzel bir fırsattın hayatımı değiştirebilirdi. Bugün içinde bu eğlenceyi düzenleyen hocama söyleyeceğim Benim yerime Berk'i alsın. Dedi Bende Ulaş'a
-Hadi şimdi biraz yüzün gülsün somurtmak yakışmıyor sana şimdi mutlu bir şekilde aşağı inip dersi dinliyoruz hadi bakayım güldüğünü göreyim. Dedim

O sırada yüzünde bir tebessüm oluştu ve o kulisten birlikte çıkmak için kapıya doğru yöneldik. Ulaş kapının kolunu tutup kapıyı açicakti ama pekte umduğu gibi olmadı kapı açılmıyordu. "Nazlı kapı açılmıyor. Sen mi kitledin?" Dedi. Ben gelirken kapı açıktı anahtarda bende değildi ona kenara çekip bide ben denedim ama bende açmayı beceremedim işin kötü yanı burası 5. kattaydı ve burada sınıf olmadığı için kimsede gelmiyordu sadece gösteri pravo falan varsa öğrenciler geliyordu.

İster istemez korkmuştum. Korktuğum yüzümden anlaşılıyor olucak ki Ulaş bana sürekli korkmamam gerektiğini söylüyordu.

Son 3 dersimiz kalmıştı. Telefonlarımız okuldaki bize ait olan dolabımızın içindeydi yani. Bizi bulan buldu. Yokluğumuz ne zaman anlaşılır bilmem ama bildiğim tek şey bugünün cuma olmasıydı. Umarım hafta sonunu burda geçirmek zorunda kalmayız. Konferans salonunun kapısının önüne oturup beklemeye başladık. Burası o kadar ıssızdı ki zilin çalındığında sessiz olmamıza rağmen ses çok az geliyordu. Ulaş ayağa kalkıp " Madem burda ne kadar süre kalacağımız belli değil bizde keyfimize bakalım." diyip gitarını alıp sahneye geçti. Mikrofonu ayarladi sonra beni çağırdı"Bu sefer sen söyleyeceksin ben çalıcam herhalde defter bunuda yasaklamamıştır dimi?" Ne yapacağımı bilemedim sesime güvenmiyordum. Ona ne söyliceğimi sordum farketmez sen söyle bildiğim birşeyae çalarım dedi. Sonra başladım söylemeye...

Şarki bittikten sonra Ulaş "Sende de yetenek varmış hiç söylememiştin." Buna karşılık hafif gülüp geçtim. Sonra bildiğimiz diğer şarkıları söyledik.

Biz söylerken zaman geçti ne gelen var ne giden. Saate baktığımızda saat çoktan geçmişti. Hava yavaş yavaş kararıyordu. Bir süre sonra da şalterleri indirdiler ve ışıklar gitti. Beklemek dışında yapicak birşeyimiz olmadığından beklemeye başladık..

7. Bölümünde sonuna geldik. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere kendinize dikkat edin Allah'a emanet olun.. Sizleri seviyorum ❤️❤️

Ruhun OyunuWhere stories live. Discover now