-Yazar
Yukarı çıkıp içeri girdi Rüzgar. İki genç birbirlerine bakıyordu öylece. Önceden çocukken ki bakışmalarını hatırlıyormuş gibi .İki çocuk olmuştu iki yetişkin. Bu yaşla alakalı bir şey değildi. Yaşanmışlıklarla ilgiliydi."İçeri geçsene." dedi Yağmur hala Rüzgarın gözlerinin içine bakarak. Kafa sallamakla yetinip içeri girdi genç. "Aç mısın? Pizza seviyorsan kendim yaptım yeni." "Öyle mi? En sevdiğim yemeklerden bir tanesidir." dedi Rüzgar yalana başvurarak. Pizzadan nefret ederdi, ancak karşısında duran meleğin hevesini kırmak veya başka bir şey hazırlamakla yormak istemiyordu. "Güzel, su mu içersin başka bir şey mi?" "Su güzel olur" diyerek ayağa kalktı genç adam. Yağmur'un yanına gidip dolaptan su çıkardı. Yağmur ise fark etmemiş şekilde pizzalardan tabağa ekliyordu. Fark edince gerildi ister istemez. Nerden geldiği bilinmeyen bir çekim kuvveti vardı aralarında. Belki dostça , belki aşkça kim bilir?
Yemeklerini alıp tekrar koltukların oraya geçtiler. Rüzgar Yağmur'a odaklanmış, onu incelemekle meşguldü. O kadar güzeldi ki yüzü... Gözlerini, kaşlarını, burnunu, dudaklarını adeta hayranlıkla izliyordu. Gözünü ondan alamıyordu. Kalbinde bir yerler de hala o yara sızlıyordu. Ama bu kız onun yaralarına merhem gibi geliyordu. Belki de yaralarına sebebiyet veren oydu.
Genç kız, genç adamın bakışlarından dolayı utanmıştı. "Çok çirkinim değil mi? O yüzden böyle bakıyorsun." Rüzgarın bakışları bir anda sertleşti. "Hayır." "Yalancı..."diyerek mırıldandı Yağmur alaycı bir tavırla. Rüzgar yağmurun boy hizasına eğildi. Kulağına yaklaştı. "Eğer gördüğüm en güzel ve büyüleyici kız olmasaydın şu an bile kendimi seni izlemekten alıkoyamaz olmazdım peri kızı." dedi fısıldayarak. Genç adam da utandı. kendinden böyle bir cümle beklemiyordu nihayetinde. Genç kızın belki de ilk defa yanakları kızardı. Tüyleri ürperdi. Şuan içinde bulunduğu durum ne kadar doğruydu? 'Peri kızı' mı demişti o? Hafif geri çekildi ve genç adamın yüzünü inceledi. "Peri kızı ha? Sen beyaz atlı prens olabilirsin ama benden ancak kötü kalpli cadı olur Rüzgar." Rüzgar genç kızı tekrardan hayranlıkla süzdü. Masal terimleri kullanmak ikisinin de garibine gitmişti isin aslında. Kesinlikle kendinin farkında değil diye düşündü genç adam. Tereddütle elini havaya kaldırıp genç kızın saçını kulağının arkasına aldı. "Peri kızısın. Bende beyaz atlı prens olamam. Siyahım ben karanlık, beyaz bana çok aydınlık. Sende bir ışıksın ama bende karanlığım. Belki çok zıt insanlarız birbirimize ama kendine haksızlık etme. O kadar güzelsin ki peri kızı bile değil melek gibisin." Bu söylediklerinde ciddiydi. Genç kız alay eder gibi güldü. Yalancının önde gideni diye düşündü. "Beni tanımıyorsun bile dış güzellik içi yansıtmaz ki dışımda güzel değil." Genç adam kıza kırılmış gibi baktı. Sustu. Kırılmıştı. Onun dikkat ettiği şey sadece dış görünüşü değildi. Bir çekim hissetmişti genç , kıza karşı. Gözlerinde o derinliği. Bakışlarındaki o hüzün edasını ve izleri görmüştü.
Dışardan rüzgar sesleri gelmeye başladı. Sanırım fırtına çıkmıştı. Hava kararmıştı. Adam kırılmıştı çünkü yanlış anlaşılmıştı. Daha yeni tanımaya başladığı bir kız, neden bu denli onu üzebilmişti ki? Duygularını kontrol edemiyordu. Genç kıza öyle bakıyordu ki. Kendi güzelliğinin hiç farkında değildi. Onun dikkat ettiği şeyde bu değildi. Genç kızın kalbi çok temizdi. Sadece empati kurabildiği için onu yalnız bırakmamış, onun için bir şeyler hazırlamış ve onu evine davet etmişti. Normal hiçbir insan bunu yapmazdı. Genç kızın gülüşünde bir farklılık vardı. Gamzeleri bir farklıydı. Gözleri hayatında gördüğü en güzel gözlerdi. Farklı bir enerji, çekim gücü bulmuştu genç kızda. Ama en acısı da hala gözyaşı dökmemişti, dökememişti. Hiçbir zaman bu yöne olumsuz bakmamıştı, ancak en çok şu zamanda gözyaşı dökmek istemişti. "Ben dış görünüşün için sana ilgi duymamıştım. Sadece farklı geldin bana. Çok farklı... Gülüşün farklı, merhametin farklı, kalbin farklı atıyor, çok masumsun ve temizsin, safsın. Yapaylıktan ve uydurmalardan uzaksın. Sadece dış görünüşünle ilgileniyormuşum gibi bir izlenim bıraktıysam eğer sende, özür dilerim." deyip Yağmur'dan bir tık uzaklaştı ve gözlerini yere dikti Rüzgar. "Hayır hayır ben öyle bir şey ima etmek istemedim." önceki olandan daha yakınına yanaştı Yağmur. Rüzgar çekilse Yağmur gelecekti. Yağmur çekilse Rüzgar. Aralarındaki sihirli çekim çok güçlüydü. "Eğer seni üzdüysem özür dilerim. Kendini suçlu hissetme lütfen." Tereddüt ederek
Rüzgar'ın yanına biraz daha yaklaşıp omzuna dokundu Yağmur. Rüzgar ise öylece baktı Yağmur'a. "Sarılabilir miyim?" Rüzgar'ın sarılmasını beklemeden sarıldı Yağmur. Rüzgarda ona sarıldı bir içgüdüyle saçlarını okşadı. O an dışarıdaki fırtına dindi. Yağmur çiselemeye başladı. Belki de bunlar mutluluk gözyaşlarıydı.Yaz yağmuru eşliğinde serin bir rüzgar. İyi olan değil, iyiyi oynayan ödülü kapar.
******
YOU ARE READING
YALAN VE LANET
FantasyBir gece dört lanet , dört çocuk , dört hayat , dört yalan. Özelliklerinin farkında olmayan bu dört çocuğu kader bir araya getirir dostluk ve aşk da bu yalanda onları mahrum etmemiştir. Dört intikam peşindeki çocuk birbirlerine yardım ettiklerini...