YALAN VE LANET

Yaz yağmuru

Son baharın vücut bulmuş hali gibi olan o kız okula girdi ve olmazsa olmazı Toprağı ile karşılaştı. Güneş ışığı olmadan Toprak yaşayamazdı. Belki de bunlar sadece birer doğa terimiydi aradaki çekimi anlatmaya yarayan. Belki kimsenin bilmediği sır olmayan gerçekler vardı. Belki Toprağın sarmaşıkları, bitkileri ve bataklıkları vardı. Belki Güneş'in güneşten sıcak ateşi, ışığı ve iyiliğinin yanında öfkesi vardı. Belki birbirlerini tamamlamak için yaratıldılar. Belki de yok etmek için.

Yanımda başka biri vardı beni süzüyordu kim olduğunu bilmiyordum. Açıkçası tanımıyordum da. Esmer,1.95 boylarında, koyu kahve gözleriyle ve serseri giyim tarzıyla kim olduğunu bilmediğim bu adam sırıtarak bana bakıyor, kaş göz hareketi yapıyordu. Rahatsız oluyordum evet, ancak Toprak neden bana böyle bakıyordu? İsmini bilmediğim çocuğun bakışları beni gerçekten rahatsız etmeye başlamıştı. Anlık bir içgüdüyle okul bahçesine çıkıp yere oturdum saklanmak istercesine. Genç kız tüm bunları aklından geçirirken , Toprak karşısında beliriverdi. Genç kız bir an genç adamı süzünce hoşlanmamış değildi. Kendine kızmasına rağmen kendine engel olmadı ona bakmaya devam etti.

Kendine has bir renk tonu olan saçları , buğday teni , yeşil gözleri ve siyah ceketi ile oldukça çekici gözüküyordu. Sanki Güneş ile aynı bakıyordu gözleri. Aynı ritimde atıyordu kalpleri. Aynı yaşanmışlıklar, aynı yaralar, aynı yalanlar vardı geçmişlerinde. 

Toprak genç kızın yanına oturdu.
"Değişik ama dana çok yakışan bir tarzın var." dedi gökyüzüne bakarak genç adam. Genç kız gülümsedi "Teşekkür ederim". Aralarında garip bir enerji vardı. Hissetmişlerdi. Toprak, Güneş olmadan hayatta kalamazdı. Güneş ışınları olmadan verimli olamazdı. Güneş bağımlılıktı Toprak için. Ha soyut, ha gerçek. Kim bilir belki de birbirlerinin ilacı olacaktı Güneş ve Toprak. İhtimaller o kadar fazla ki. Belki düşman, belki birer düşman , belki birer aşık , belki birer dost. Ve belki de birbirlerinin eceli olacaklardı. Ne olup olmayacağına ise ne kader ne yaşanmışlıklar ne de başka bir şey, kendileri karar vereceklerdi. Hayat onlara sınırsız seçenek sunacak. Kim bilir belki de ihanete uğrayan biri olacak.

Eğer bu hikayedeki tüm karakterlerin ne yaşadığına, ne yaptığına , ne tepki gösterdiğine değil karakterlerin iç dünyasıyla ilgilenseydik? Herkesin soyut olmasa bile bir kitabı vardır. Kimisi kendisi yazar o kitabı, kimisi bir zaman sonra sıkılır yazmaktan. Bırakır insanların eline insanlar bir güzel kendi isteklerine göre şekillendirir o kitabı. Hayat da bir kitaptır. Yazması yetenek gerektirmez. Yapmamız gereken tek şey kalemi başkalarının eline vermemektir. Çok insan başaramaz bunu ve hayatları başkalarının fikirleriyle şekillenir ve en sonunda mutsuz olurlar. Başkalarının dileklerini yapıyorlardır. Eğer kalemi tekrardan ellerine almaya çalışmazlarsa o son pişmanlık fayda vermez. Gittikçe dibe çökerler. Ama bir kere kalemi tekrardan ellerine almayı başarırlarsa  onları hiçbir şey durduramaz. Peki ne kendisinin ne başkasının hayatına yön vermesine izin vermeyen insanlar? Bir ölü olarak doğan ruhlar. Onların kaderi nedir? Kalemi  ellerine almayı başarabilirler mi? Veya kalemi başkasının eline kaptırırlar mı? Kalemi eline almayı başarırsa bir yaşayan ölü, sıfır tecrübe ile güzel bir yaşam çizebilir mi o kitaba? Veya başkasına verse kendi rızasıyla, ihanete uğrar mı? Kalemini tutan yabancı kişi ona güzel bir yaşam çizebilir mi? Bunlar birer bilinmezlik. 

Peki ya Güneş bunlardan hangisi? Kendinden bahsetmeyi sevmeyen ama içine kapanık olmayan, tersine dışardan cıvıl cıvıl bir kız olan Güneş. Güneş'in dışarıdan ne göründüğü önemli mi Toprak için? Toprak,  Güneş'in kalbini mi istiyor yoksa güzelliğini mi?

Peki Toprak hangisi? Çevresinde insan çok, ama umurunda olan bir kişi. Neydi Toprak'ın bakışlarının altındaki derinliğin sebebi? Toprakta bulunan ne Güneş'in dikkatini ve ilgisini çekmişti peki? Kalbi mi heybetli görünümü mü?

Oysa toprak güneşe her daim muhtaçtı. Toprak ve güneş sadece birer isim miydi işin aslında? Değildi. Ama isimlerin dışında ne olduğunu da zaman gösterecekti. Güneş ışığı görmeden bitkilerini nasıl büyütürdü toprak? Güneşin ışığına muhtaçtı toprak. Bir gün güneş ışığı görmedi mi küserdi kendisine. Verimi azalırdı. Güneşin ısısına muhtaçtı toprak. Ne kendini ısıtabilirdi, ne de bitkilerini güneş olmasa. 

Ve bugün Fırtınalı bir hava. Verimi yine azalacaktı toprağın karşısında güneş olmasa. Bugün fırtınalı bir hava Meteoroloji'ye göre ama yaz yağmuruna döndü toprağa. Çünkü güneş  tam karşısında.

-------------------

Bu bölümün sonuna geldiiikkkk :)))). Biraz kısa oldu gibi ama söz daha çok Toprak Güneş bölümü gelecek. Bu arada siz hangisisiniz?