sahne yirmi beş. farklı rol hoş sohbet

264 30 4
                                    

🎶 Taylor Swift, The Lucky One

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

🎶 Taylor Swift, The Lucky One

Caroline yüzünde memnun bir ifadeyle Grill'den çıkmak üzere kapının eşiğine ulaşırken gözlerimiz buluştu.

Bana başıyla selam verdiğinde ona aynı şekilde karşılık verdim.

Gözlerim yerdeki döşemelerden çekilip Klaus'un okyanus mavisi gözlerine ulaştığında onu; bedenini bana dönmüş belli belirsiz bir tebessümle gördüm.

Belirsizliği ortadan kaldıran bir tebessüm önce dudaklarıma sonrada gözlerime yayılırken yavaşça Klaus'a doğru yürüdüm.

Yerinde kıpırdanıp ardından ağzından bir nefes alırken şişen göğsü yavaşça indi.

"Seni bekliyordum." diyerek elini yavaşça göğsümün hizasına kaldırdı.

Elimi istediğine dair aldığım mesajı yerine getirdiğimde elimin üzerine ufacık bir buse koydu.

Gözlerim bir saniyeliğine yüzüğüme takıldığında Klaus'ta fark etmiş gibi yüzüğe bakarak gülümsedi.

Nihayet yüzünü bana doğru kaldırdığında, "Benimle içmek ister misin?" diye sordu.

Jest ve mimikleri içime huzur veriyordu kendimi onu izlerken bulduğum anlardan nasıl ayırmam gerektiğini bilemez hâldeydim.

Derin bir nefes alıp geriye üflerken onu başımla onayladım.

Nazikçe tuttuğu elimi bırakmadan benimle yüksek taburelere oturduğunda ufacık bir tebessümün dudaklarımda olan varlığı hiç bitmeyecek gibi hissediyordum.

"Ekstra buzlu viski, lütfen." diye barmene söyledi.

"Bunu nereden biliyorsun?"

Meraklı gözlerimi hafif kısarak dudaklarımı yana kıvırıp bir kısmını ısırdım.

Klaus ağzını biraz aralayıp dudaklarıma baktı ardından aralı dudaklarını kapatıp ufak bir tebessüm etti.

"Damon ve sen burada buluştuğunuzda sizi dinlemiştim." diye dudaklarını aşağıya büzerek mahcup bir ifade takındı, Klaus.

Mahcupluk, nezaket, erdemlilik son zamanlarda Klaus'un yakalarından tutuyordu.

Ona ne olduğunu çok merak ediyordum. İki aylık yokluğumun onu böylesine bir değişime sürükleme ihtimali hiç mantıklı gelmiyordu.

Aklımın bir köşesinde beni çıkarları doğrultusunda kullanmak istediğine dair ihtimaller sıralayan ses hiç susmuyordu.

Bin yıldır kimsenin yanında gülmediğim kadar Klaus'un yanında gülüyorken bu ses bütün tadımı tuzumu kaçırıyordu.

"Ne oldu? Daldın sanki."

Viski bardağını önüme ittirirken kirpiklerinin altından gözlerime bakıyordu.

LİSYANTUSWhere stories live. Discover now