onbeş

2.4K 173 16
                                    

Yaseniya

kapının açılmasıyla merve kapının dışına kafasını çıkarmıştı. karşısında gerçekten beni görünce şaşırmış ve kapıyı kapatarak yanıma yanaşmıştı. yüzünde benim gerçekten burda beklemediği belli olan bir ifadeyle bana bakıyordu.

"hm. dövecek misin beni?"

gözlerimi kısıp sertçe bakarken ona daha da yaklaşmıştım. ben yakınına girdiğimde milim bile gerilememişti. yani benden iki katı büyük olan vücuduyla benden korkmaması gayet doğaldı.

"ne diye tek başına yapıyorsun? tüm uğraştırıcı işleri bırakmıştık."

bana gözlerini devirerek baktığında sertçe omzuna vurdum. tepki vermeden bana istediğini yap bakışıyla bakıyordu. yavaşça eliyle omzunu tuttuğunda gözlerimin içine bakıyordu.

"sana git dinlen dedim."

"dinlendim zaten. Sizdeyken yeterince dinlenmiştim, zorla uyuttumuz beni."

"uyumamıştın."

"uyumuştum."

"uyurken beni izliyordun." en sonunda ağzımdan çıkan cümleyle bana dudakları aralanmış bir şekilde baktı. "yani uyumayan sendin. uyumuş numarası mı yapıyordun?"

"azarlayacak olan kişi benim, sen değilsin."

tüm koridor sessizdi ve konuşmalarımızı sadece biz duyuyorduk. saat akşam üstü saatleriydi, daha yurda çok gelen yoktu bu yüzden tüm yurtta sadece bizim sesimiz vardı.

"ne için azarlanıyorum, ödevi yaptığım için mi?"

"bana söylemeden tek yaptığın için."

biraz eğilerek yüzlerimizi yaklaştırdığında gözlerimin içine bakıyordu. "bir ödev için mi buraya geldin yoksa aklında başka planlar mı var?" söylediği şeyle gözlerim açıldığında onu yavaşça geriye itekledim.

"demek başka planların var."

"başka planım yok, sen ben bir şey yapma dememe rağmen gün boyu uyumayıp o ödevi yaptım diyorsun. seni uyu diye geldin buraya. yeterince sorunun yokmuş gibi ne uğraşıyorsun?"

bana bakarken yavaş yavaş üstüme gelmeye başlamıştı. "ne yapıyorsun..?" yüzündeki çapkın ifade sanki seni yiyeceğim der gibiydi. yavaşça gerilememle sırtım duvara değmişti. "beni bu kadar umursuyor muydun?" bana yaklaştığında burunlarımız birbirine değecek kadar yakındı. istemsiz olarak kalbim hızlanıyordu ve vücudumda karıncalanmalar oluyor gibi hissediyordum.

cevap veremediğimi gördüğünde gülümserken beni öpmek için yaklaşmıştı. hemen onun ağzını elimle tuttuğumda kaşlarını çattı.

"öpemezsin."

bana öpemediği için sinirli bir bakış attığında ağzında olan elimle onu geri ittirmiştim. geri çekildiğinde artık mutlu gözükmüyordu, onu kısıtlamak çok eğlenceliydi ve sırf tepkisi için sonsuza kadar yapabilirdim.

"başa mı döndük?" bana sinirle bakarkan gülümsemeden duramamıştım.

"hayır başa dönmedin. Bir ilerleme kaydettin ama daha çok sürünmen gerekiyor."

iç çekmişti ve o böyle komik bir hüzünle dururken gülmemek için oldukça zor duruyordum, yüz ifadesi çok komikti.

"sürünmeyi reddediyorum."

"bu senin seçimin değil, benim keyfim."

bana bakmaya devam ederken şuanda ona tamamen hükmedebildiğimi farkediyordum. beni öpmek istiyordu ve bunu izinsiz yapmayacaktı. komutumu bekler gibi duruyor ve yavru köpek gözlerini üstümden çekmeyi reddediyordu.

"yani ilk öpücük aşamasını geçtim, şimdi ne yapmam gerek?"

"ben izin verene kadar beklemen gerek."

"bu fazla acımasızca."

ona bakıp gülümsediğimde tekrar o hüzünlü yüz ifadesini yapmıştı. bana biraz yaklaştığında hafif ciddileşmişçe bana baktı. "sürünmem o kadar hoşuna mı gidiyor?" yakınıma girince nefes alışımın daha da hızlanmıştı. süründürmek o kadar kolay olacak mıydı merak ediyordum.

"evet." çokta gerçekçi olmayan bir ses yonuyla cevapladığımda yüzünü bana daha da yaklaştırmıştı. "o zaman sen ilk adımı atana kadar beni süründürebilirsin." onun konuşması genelde de hoşuma giderdi ancak yakınıma girip mırıltılı konuşunca kalbim çarpıyor gibi hissediyordum.

resmen konuşmasıyla beni mest etmeye çalışıyordu ve başarılı da oluyordu. o yakınımdayken ona bakmaya dayanamamış ve birkaç adım ona yaklaşmıştım. üstüne bol beyaz bir üst gitmişti, yakasından tuttuğum gibi onu kendime yaklaştırdığım gibi dudaklarımız da oldukça yakındı.

beni öpmesine izin verdiğimde onun heyecanlandığını hissetmiştim. duygularını saklamaya çalıştıkça daha da belli ediyordu ve farkedildiğini farketmesi oldukça tatlıydı. ona yakınken bir şey düşünemiyordum, tek düşündüğüm dudaklarıyla buluşmaktı.

dudaklarımızı birleştirdiğinde bir sıcaklık hissetmiştim. beni öpmesiyle vücudum tekrardan karıncalanmıştı ve bu karıncalanma çok iyi hissettiriyordu. gözlerimi kapattığımda duygularım birbirine karışmaya başlamıştı.

projeyi tek başına yapmasına sadece onunla vakit geçirmek istediğim için sinirlenmiştim. bunu kendi içimde reddetsem de bu öpücükle bunun farkına varmıştım. aslında onu istiyordum ama bir şey yetersiz geliyordu. bir his veya bir şey daha erken olduğunu düşündürüyordu.

onu bekletip reddettiğimde diğerleri gibi kaçıp gitmemişti. arkama baktığımda hep orada duruyordu. bu his ne kadar reddetmeye çalışsam da peşimden gelmeye devam ediyordu. beni dikizlediği için özür diliyor ve yavşamak için izin istiyordu. ondan nasıl uzak durabilirdim ki?

dudaklarımız birbirinden ayrıldığında devamını ister gibi gözlerime bakmıştı. nefesim kesilmeye devam ederken "bu sana yeter." demiştim. onunda nefesi hızlanmış ve bana neredeyse aşkla bakıyordu. ondan ayrıldığımda yüzümde gizlemediğim hafif bir gülümseme vardı.

"yarın görüşürüz."

yurda doğru ilerlemeye başladığımda arkamdan hala bana baktığını hissediyordum. bana bağlı hale gelmişti ve ben de ona bağlı hale gelmek istiyordum, sadece korkuyordum. onu sevmek yanlış hissettirmiyordu ancak hala eksik vardı.

yarın nazan hocaya yeni etkinlik için bizi bir gruba koymasını istemeliydim. buna ihtiyacım vardı. merdivenleri çıkarken yüzümde bir gülümseme oluşmuştu. güldüğümü farkettiğimde gülümsemeyi kesmiştim.

"siktir.. ne oluyor bana?"

kitap okundukça yazasım geliyor ama yorumlar baya az iki yorum atın da gaza geleyim amk

ırz düşmanı # gxgWhere stories live. Discover now