1. Arkadaş

2K 125 220
                                    

"Tamam, hazır hissediyorum..."

-YONGSAN LİSESİ-
Derin bir iç çekerek okul kapısında biraz daha durdum. Gergindim, son sınıfta yeni bir lise hayatı istemiyordum.

Bekçi bana "Hey, çoktan zil çaldı. İçeri girmeyecek misin?" dediğinde dersi ilk günden ekme fikrim hayal oldu.
"Ah, özür dilerim hemen giriyorum!"

Bahçede ilerlerken pencerelere baktım. Okul tamamen dolu ama sessizdi.
"Ders başlamış olmalı..."

Arkadan omzumda bir el hissettim ve irkildim. "Dur bir saniye, OKUL FORMAN NEREDE? DAHA İLK HAFTADAN CEZA MI ALMAK İSTİYORSUN?" diye patladı bekçi.

"Özür dilerim! Ş-şey ben..."

"O benimle."
Başım öne eğik olduğu için tek görebildiğim şık topuklu ayakkabılardı.

"Çok özür dilerim Müdür Lee, bir an durumu yanlış anladım. Buyrun geçin lütfen!"

Bekçi üstüne eklemeye devam etti: "Zamane çocukları bilirsiniz, forma kurallarına uymayıp aradan sıvışabileceklerini düşünüyorlar, beni de bunak sanıyorlar ahaha-"

"Yeterli." dedi. Kadın gülümsüyordu ama ses tonu ciddiydi. "Görevinizi dikkatle yaptığınız için çok teşekkür ederim." ^^

Sessizce öğretmenler odasına ilerlerken yüzüne baktım. Tanıdık geliyordu ama nereden... Ah doğru! Bu kadın hafta sonu annemle kahve içmek için evimize gelmişti.

Öğretmenler odasına varınca bana döndü. "Artık sen de okulumuzun bir öğrencisisin. Normalde dönem başladıktan sonra kolay kolay kayıt almayız ama annen yakın arkadaşımdır. Bir sıkıntın olduğunda bana gelebilirsin. İlk dersiniz Kore dili, hocan Park Jin-young. Seni ona emanet ediyorum, sınıfa birlikte gidersiniz."

Sonunda sınıfın kapısına gelmiştik. Diğer sınıfların aksine burada uğultu vardı.
Hoca kapıyı açar açmaz herkes yerine oturdu.

"Sabah sabah bu ne enerji? Sadece 5 dakika geciktim çocuklar..." dedi. Sınıf Başkanı Jisung birden ayağa kalktı ve bağırmaya başladı. "HOCAM NEDEN GECİKTİNİZ?!?!?"

"Sizi çok özlemiştimm~~" diye ekleyerek eliyle kalpler yolladı. Sınıf gülünce ben de kendimi tutamadım. Herkes gayet tatlı ve komik duruyordu.

Hoca bana döndü ve "Bugün aramıza yeni biri katıldı." dedi. "Kendini arkadaşlarına tanıtmak ister misin?"

"Merhaba. Ben Lee Yongbok. Bana direkt Felix diyebilirsiniz. Buraya bir hafta önce Avustralya'dan geldim. Korece konuşurken biraz zorlanıyorum ama umarım iyi anlaşırız. Birlikte güzel bir yıl geçirelim!"

Park Hoca omzumu okşayıp gülümsedi. "Gayet iyi Felix! Şimdi sana bir yer bulmalıyız."

Sınıf başkanı arkasındaki sırayı göstererek "Hocam burası boş." dedi. Hoca onaylayınca yerime geçtim. En arka sıra olması beni rahatlattı. Önde oturmayı sevmezdim çünkü herkes beni izliyormuş hissederdim.

Yanda cam kenarındaki çocuk sıraya yüzünü gömmüş uyuyordu. Saçları ensesini kapatacak kadar uzundu.

Öbür yanda ise biraz daha yapılı iki çocuk vardı. İkisi de gözlerini bana dikmişti. Gülümsemeyi denedim ama yüz ifadeleri değişmedi ve önlerine döndüler. Biraz ürkmüştüm...

Hoca derse geçmek üzereyken birden bizim tarafa seslendi: "Hyunjin yine mi uyuyor? Felix yanındakini uyandır."

Kolunu işaret parmağımla iki kez hafifçe dürttüm. Başı hareketlenince derin bir nefes alıp hocaya döndü. Gözlerini tam açamıyordu ama rahatsız olmuşa benziyordu.

Rainy Eyes | HyunlixWhere stories live. Discover now