3.0

6.7K 417 279
                                    




Birçok açıdan herkesin beklediği, inceldiği yerden kopacağı, tepkilerin havada uçuşacağı bir bölüm ile geldim. Çok gerginim..

Aslında çoğu şeyi bir bölüme toplamak gibi bir niyetim yoktu fakat kurgunun gidişatında birkaç değişiklik yaptım. Uzun bir bölüm olacak, umarım beğenirsiniz.

Toplam 8 kitabım içerisinde ilk defa bir bölümü bu kadar gergin yazıyorum, haydi hayırlısı..

Bu bölüme bir şarkı armağan ediyorum. Duncan Laurance - Arcade.

Saat geç olduğu için inceleme yapamıyorum, hata varsa kusura bakmayın. (Sonradan eklenen not)

İyi okumalar <3

********************

" Kolay gelsin Yaşar amca. " diyerek fırından çıktım ve eve doğru yürümeye başladım. Evin en küçüğü olarak ekmek almak yine ve yine bana kalmıştı. Mutsuzdum fakat bugün güzel bir gündü. Babam uzun zaman sonra işe erken gitmemiş, abimler sabah kavgalarını yapmamış, ben mutsuz uyanmamıştım. Annem de bu mucizevi günün şerefine mükemmel bir kahvaltı sofrası hazırlamıştı.

Uzun zaman sonra sakin bir gün başlangıcı olmuştu fakat bu hiç hayra alamet değildi.

Çağırma ki bir günümüz rahat geçsin.

Evrene olabildiğince pozitif enerji yollayarak evin önüne kadar geldim ve anahtarımla kapıyı açarak içeri girdim. Televizyondan yükselen hafta sonu magazin programının sesine kulak verdim.

" Ekmekler geldi! " diye bağırarak herkesin dikkatini üzerime çektikten hemen sonra mutfak masasına bıraktım poşeti. Masa da masaydı he.. İştahım kabardı yeminle.

Üç dakika içerisinde tüm aile bireyleri masadaki yerlerine kurulmuş, boğaz savaşını başlatmıştı. Bu savaşa ben de dahildim tabii ki de. Normal zamanda böyle bir masa bulamazdık. Anacığımın insaflı gününe denk gelmiştik.

" Gözlerim yaşaracak şimdi yemin ediyorum. " dedi babam çayını yudumlarken. Çayı yutup tekrar konuştu. " Bu aile, en son böyle sakin bir kahvaltıyı Defne doğmadan hemen önce yaptı. " dediğinde tabağımdaki domatesten kafamı kaldırıp ona baktım.

" Ne yani, bu evdeki tüm huzursuzluk benim suçum mu? " dedim memnuniyetsiz surat ifademle. Abarttığımız kadar bir huzursuzluğumuz yok bu arada. Abilerim ve benim ara sıra birbirimize girdiğimizi saymazsak tabii.

" Hayır kızım. Abinler seni kıskandığı için onların suçu. " dedi babam ve kocaman bir kahkaha attı. Bu sefer yüzü düşen karşımdaki iki yakışıklı herifti. Bugün apayrı bir yakışıklıları vardı, gerçekten iyi şeyler olmuyordu.

Biraz şaka, biraz atışma, biraz geçmişi yad etme ile geçen kahvaltımızın sonunda Bartu abim masadan ilk ayaklanan kişi oldu.

" Ben dışarı çıkıyorum, biraz işim var. " Batur ile birbirimize ne işi dermiş gibi baktık. İkimiz de bilmediğimize kanaat getirince omuz çekmekle yetindik. Bize neydi?

Bartu evden çıkınca Batur da her zamanki gibi oyun oynamak için televizyonun başına geçti. Bana ise masayı toplayıp anneme yardım etmek kalmıştı. Klasik bir yemek sonuydu işte.

Kod'umun Aşkı || Yarı TextingWhere stories live. Discover now