Ó⁠╭⁠𝟑𝟎╮⁠Ò

2.5K 230 733
                                    

Final

Herkese merhaba! Bölümü çok geç attığım için özür dilerim. Biraz çöküşteyim KWLŞGJWŞENOTICRCIOP okuldan nefret ediyorum.

Neyse bölüme geçelim.

İyi okumalarrr💕

***

Paris'teydik. Evet sonunda o gün gelmişti ve biz Paris'teydik. Felixle rahat bir uçak yolculuğu geçirmiştik. Ailem bizi havalimanında uğurlamışlardı hatta.

Annemler sorun etmemişti, Felixle aramızdaki ilişkiyi bilmeseler bile ona değer verdiğimi az çok anlamışlardı.

"Otel burası." dedi önümüzden bize eşlik eden antrenör. Baya güzel bir oteldi. Odalarda balkonlar vardı, yapı tamamiyle Fransa havası veriyordu.

Beraber içeri girip danışma kısmına gittik. Yanımızda bir çevirmen de vardı. Jung amcanın söylediği şeyleri Fransızca olarak söylüyordu danışmadaki sıcaktan terlemiş ama buna rağmen boynundaki fuları çıkarmayan kadına.

Konuşma tamamiyle bittiğinde kadın birkaç anahtar uzattı bize.

"Alın bakalım. Herkes odasına geçip dinlensin bugün. Yarında aşıklar şehri Paris'i gezeriz."

Felixle beraber anahtarlarımızı seçerken odalarımızın yan yana olmasına dikkat ettik.

"Eşyalarını yerleştirdikten sonra odama gelmeye ne dersin." Asansöre doğru ilerlerken göz kırptım Felix'e. "Film izleriz." Antrenörler geriden sohbet ede ede geliyordu.

"Kesin film izleriz." dedi gülerek. Gülünce gözleri kısılıyordu, hatta bazen sağ gözü kapanıyordu bile.

"Tabi film izleyeceğiz. Ha bide pazartesi günü olacak maç için ön siparişli bir öpücük hakkınız var. Bilgilendirme yapayım dedim."

"İyi yaptınız beyefendi. Ön siparişin fiyatı nedir."

Arkama bir kez daha bakıp sesimi duymayacaklarına emin oldum. "Karşılık versen sevgi dolu öpücüğüme yeter." dedim yanağına hızlı ve sulu bir öpücük koyup.

"Şüpheniz olmasın o zaman." Gülümseyip sıkı sıkı sarıldı bana.

•-°-•

"Gir!" dedim tıklayan kapıya karşılık.

Felix üstünü değiştirmişti ve saçları ıslak duruyordu. Büyük ihtimalle duş almıştı. Burnunun ucu hafif kırmızıydı. Kolları geniş ve büyük olduğu için giydiği beyaz tişörtün içinde kaybolmuştu. Altında da geniş bir siyah eşofman vardı.

"Napıyorsun?" dedi kapıyı kapatıp yanına doğru gelirken. Yatakta kenara çekilip oturması için ona yer açtım.

"Hiç fotoğrafımızın olmadığını gark ettim. Galerimde geziyordum." diye küçük bir açıklama yaptım. Bu sırada çoktan yerleşmişti yanıma.

"Oha! Gerçekten mi?"

"Evet. Hadi gel çekelim bi tane."

Kafasını sallayıp biraz daha sokuldu bana. Sol kolumu arkasından atıp belini sardım. Telefonu ikimizide alıcak bir şekilde tutup ilk fotoğrafımızı çektim.

Nasıl çıktığımıza bakmak için hemen galeriye girdim. Telefonu kendime biraz daha yakınlaştırıp ikimizin yüzünü yakınlaştırdım. Ardından sadece Felix'in yüzünü yakınlaştırdım. Tanrım! O... FAZLA MÜKEMMEL. Gözleri, çilleri, burnu, ıslak saçları, dudakları... Her şeyi.

Taekwondo · HyunLixWhere stories live. Discover now