11:: 'Dedikodu.'

58 7 9
                                    

"Evet. Yeni mi farkettin?"

"Hayır, sadece daha önce bu kadar güzel göründüklerini farketmemiştim."

Gerçekten, kısılan bir çift göz nasıl bu kadar güzel görünebiliyordu ki?

"Ah! Bu bir iltifat olmalı. Daha önce hiç gözlerim hakkında iltifat almamıştım."

Daha önce hiç gözleri hakkında iltifat almamasına şaşırmıştım. Çok güzellerdi çünkü.

Onunla daha çok konuşmak, vakit geçirmek istiyordum ama evime girmeliydim.

Onu evime çağırmak istedim fakat gün bitmişti. Eğer devam ettirmeye çalışırsam günü kötüleştirebilirdim.

Birbirimizle vedalaştık ve evime girdim. Evim toz içindeydi. Uzun süredir temizlemediğimden olmalıydı.

Son zamanlarda kendimi çok yorgun hissediyordum. Bu yüzden de evimi temizlemeye vaktim kalmıyordu.

Mutfaktan bir süpürge aldım ve temizleyebildiğim kadar yerleri sildim.

Ardından kendimi yatağa attım.

~

İş yerinde benim hakkımda çıkan dedikodular daha da çok artmıştı.

Bana soru soran herkese dedikodukların yalan olduğunu söylüyordum fakat kimse inanıyor gibi durmuyordu.

İş yerinde daha fazla duramazdım. Çünkü dedikodular işimi yapmamı da engelliyordu.

Bir çırpıda istifamı yazdım. İşten ayrılışımın tek sebebi bu değildi aslında.

İş yerinde her zaman yalnız olmam, maaşın düşük olması, patronun bir tacizci olması ve daha bir çok nedenden dolayı rahatsızdım.

Hakkımda çıkan dedikodu, bardağı taşıran son damla olmuştu.

Patronun odasına girdiğim anda istifamı masasına bıraktım ve hiçbir şey demeden odasından çıktım.

Zaten iş yerindeki masamda çok eşyam yoktu. Çabucak onları bir kutuya koyup binadan ayrıldım.

Özgür hissediyordum. İşten ayrılmıştım ve kısa bir süreliğine de olsa sadece kendime vakit ayıracaktım. Evet, çok param yoktu ama biraz birikimim vardı.

Bu ayki kiramı ödeyebilecek kadar param vardı.

Otobüste yer kalmadığı için elimdeki kutu ile ayakta duruyordum.

Otobüs sarsıldı ve kutu yere düştü. Kapağı açıldı. Kutudaki neredeyse tüm eşyalarım kalabalığa karışmıştı. Sadece bir kupayı alabilmiştim. Diğerlerini almaya çalışsam eminim ki kalabalığın altında ezilirdim.

Evime gitmeden önce kendime birşey almak istedim. Bir pastanenin önünde durdum ve kendime çilekli bir pasta aldım.

Çilekli pasta en sevdiğimdi. Fiyatı pahalıydı ama, kendimi mutlu etmek istiyordum.

Ardından evimin kapısına gelmiştim. Gördüğüm kişi karşısında şoka uğradım.

"Sen ne yapıyorsun burada?"

...

can you remember the rain? | ryunaWhere stories live. Discover now