6.BÖLÜM

327 171 544
                                    


Sorduğum soruyla aramızda derin bir sessizlik oluştu. Yolun geri kalan kısmını susarak geçirdik.

Beni bıraktığı o günkü sessizliğine bürünmüştü. O günü tekrar yaşıyormuş gibi hissettim.

O yüzden onun yüzüne bakmamaya çalışıyordum. Eğer gözlerinde yine kendimi bulamazsam bu hayal kırıklığını kalbim taşıyamazdı.

Araba durunca gözlerimi camın dışarısına doğrulttum. Issız bir ormanlık alana gelmiştik. Bunca zaman yarattığı gizem bu ıssız ormanda mıydı?

"Yolun burdan sonrasını yürümemiz gerekiyor." dediğinde aklıma izlediğim filmler geldi.

Çoğunda ıssız ormana getirilip canice öldürüldükleri sahneler gözümün önüne bir bir geldi. O sahneleri düşününce içime bir ürperti doldu.

"Beni öldürmeyi mi düşünüyorsun?"
dedim aklımdaki düşüncelere engel olamayarak. O da yüzüme bakıp ciddiyetimi sorgular biçimde baktı.

"O da nerden çıktı saçmalama. Sana hiç kıyar mıyım?" dedi ama zaten hep öyle olmaz mıydı?

Kıyamaz, o yapmaz dediklerimiz bize ne olacağını düşünmeden yaralamaz mıydı? Aklıma bunlar gelince direkt "Kıyarsın."dedim.

"Sen bana bak bakalım bir. Bende sana kıyacak göz var mı?" dedi kendinden şüphe etmeden.

"Sana bakamam." diyebildim o an sadece.

"Neden?" diye sorgulamaya başladı.

Ona bakmaya cesaret edemedim. Yine öyle bakmasına bu saatten sonra kalbim dayanmazdı. Tam da onu affetmeye başlamışken yine o soğuk bakışlarında üşümek istemiyordum.

"Yine öyle bakmandan korkuyorum." diyerek açıkça fikrimi söyledim.

"Nasıl bakmamdan?" dedi anlamamış bir şekilde. Ben ise tane tane konuşmaya devam ettim.

"Beni bıraktığın günkü gibi duygusuz ve soğuk biri gibi." diyebildim. Gerçekten o zaman tanıdığım Akın'a hiç benzemiyordu.

"Bence şuan öyle bakmıyorum." dediğinde gülümsemesini ve azıcık kıkırdadığını hissetim.

"Nasıl bakıyormuşsun?" derken sesim hem endişeli hem de umut dolu çıktı.

Belki soğuk bir şekilde bakmaz diye. Çok kısa bir süre sessizlik oldu ama o naif sesiyle bu sessizliği dağıttı.

"Seni ölümüne seven, seni görünce içi ısınan, senin vücudunda şifa bulan ve sana deliler gibi aşık biri olarak bakıyorumdur." dediğinden hemen sonra kafamı hızlıca ona doğru çevirdim.

Gerçekten bir insan bu kadar yoğun bir tutkuyla bakabilir miydi?

Bir insanın gözlerinde bu kadar çok anlamlı duygular sığar mıydı ?

Gözlerine bakınca bana olan düşkünlüğünü, o güzel sevgisini, tutkulu aşkını, bana olan özlemini ve kendimi gördüm. Bir çift gözde bu kadar çok derin duygular nasıl olurdu?

O duygular ne kadar derin olursa olsun hepsini o gözlerinde görüyordum.

"Sen ne güzel konuşuyorsun öyle." dedim gözlerine mutlu ve huzurlu bir şekilde bakarak.

"Konuşturana bakmak lazım." diyerek romantikliğini bozmadı.

Ben bu adama gerçekten feci bir şekilde tutulmuştum. O nasıl bir tutulmaysa yıllar geçmesine rağmen yine ilk zamanlarda olduğu gibi kalbim çok hızlı atıyordu.

PERİYODİK AŞK Where stories live. Discover now