7. BÖLÜM

292 169 467
                                    


Onu yıllar sonra tekrar gördüğümde işlerin bu raddeye geleceğini asla tahmin edemezdim.

Her şey o kadar kusursuzdu ki hâlâ olanlara inanmakta güçlük çektim. Sevdiğim adamla bir ömür yaşayıp sonsuzluğa doğru yürümek.

"Sonsuza kadar dudaklarında şifa bulmak istediğimi." derken dudaklarını dudaklarıma hafifçe sürttü.

Aklımı başımdan almayı çok iyi biliyordu. Şuan tek istediğim yorulana kadar onu sertçe öpmekti. Ama aklıma gelen düşünce yüzünden bu anı fısıltımla bozdum.

"Benim sana bir şey söylemem gerekiyor." dediğimde kendini benden yavaşça geri çekti. Aramızdaki mesafe birazda olsa açılmıştı.

"Dinliyorum canım sevgilim yada kısa bir süre sonra olacak olan müstakbel karıcığım mı demeliyim?" dedi o kusursuz ses tonuyla. Bana karıcığım demesini her şeyden çok isterdim.

Aklıma söyleyeceğim şeyler gelince yüzüm hafiften düştü. Acaba bunu söylediğimde ne tepki verecekti?

"Bunu söyledikten sonra yine benimle evlenir misin onu bilmiyorum." dedim buruk bir sesle. Yani sonuçta kimse ölmek üzere olan biriyle evlenmek istemez diye düşünüyordum.

"Ne söylersen söyle fikrim değişmeyecek. Çünkü az önce sen bana evet dedin yaaa bir daha seni asla bırakmamaya yemin ettim ben." dediğinde aklımdaki olumsuz düşünceler bir anda silindi.

O an içimdeki her şeyi söyleyip kurtulmak istedim. Daha fazla saklamayacaktım. Derin bir nefes alıp kendime cesaret verdim.

"Akın, bunu söylemek çok zor benim için." diye kısık bir tonla konuşmaya başladım.

"Ne oluyor sevgilim beni korkutuyorsun." derken sesindeki endişeyi gözlerinde de gördüm.

"Çok kısa zamanda bir şey öğrendim." diyerek cesaretimi yitirmeden devam ettim.

"Ne öğrendin?" dedi içindeki merakla. Bunu söylediğimde ayakta olması çok da iyi olmaz diye düşündüğümden ellerimi ellerine kenetleyip konuşmaya devam ettim.

"Şöyle yola oturalım mı? Ayakta kalma." dediğimde yüzünde çok net olan korkuyu gördüm. Bu korkunun neyden kaynaklandığını az çok tahmin edebiliyorum.

"Asya neler oluyor endişelenmeye başladım ama." desede ellerimle onu taşlardan yapılmış o uzun yolun başına doğru çekiştirdim.

"Gel otur bi önce." dedikten sonra ikimizde kapının ağzındaki yola oturduk.

Kısa bir süre ikimizde karşımızdaki ormana baktık. Bu sürede konuşmaya cesaret bulamadım. Bunu kendime bile itiraf etmem çok zor olmuştu.

"Akın." diyerek cesaretimi yeniden topladım.

"Efendim." diyerek bana doğru döndüğünü hissetim.

"Şimdi söyleyeceklerimi kesmeden dinle olur mu?" dediğimde bende yönümü ona çevirdim.

"Tamam." dedikten sonra derin bir nefes alıp anlatmaya başladım.

"1 Ağustos günü tam bir ay önce doktora şiddetli burun kanaması şikayetiyle gitmiştim. Doktor bu kanamanın sadece basit bir burun kanaması olmadığı söylediğinde ne demek istediğini anlamamıştım. Bir kaç tetkik yaptıktan sonra basit bir burun kanaması olmadığını doğruladı. Doktor bana Akut Myeloid Lösemi kısaca AML hastası olduğumu söylediğinde hiçbir tepki veremedim. O zamanlar zaten ölmek istediğim için doktorların tedavi önerisini hiç umursamamıştım. Çünkü her şeyden vazgeçmiş biriydim. Çok sık olmasa da burnumun kanamaları, kendimi halsiz hissetmem ve iştahsızlıklar devam etti. O gün hastanede Atakanla bu konuyu konuştuk. Nasıl anladı bilmiyorum ama bana hemen tedavi olmamı ve sana açıkça söylememi söyledi. Ama ben onu da dinlemedim çünkü o zaman hem sana çok kızgın ve kırgındım hemde içimde zerre yaşama hissi yoktu. Taki bugüne kadar. Bugün bana yaşattığın çok bambaşka bir duyguydu. Yani nasıl anlatabilirim içimdeki duyguları bilmiyorum. Hayata tutunacak bir umudum oldu. Seninle bir ömür yaşamak istedim. Çocuklarımızın olmasını etrafta koşuşturduğunu hayal ettim. Bilmiyorum belki bunlara geç kalmış bile olabilirim ama ben artık yaşamak istiyorum Akın. Bunun ne demek olduğunu anlayabiliyor musun?" dedim gözlerimdeki yaşlara engel olamadan.

PERİYODİK AŞK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin