11. BÖLÜM

261 162 635
                                    


Sahil kenarından iki araba şeklinde ayrılmıştık. Ben Akın'ın arabasına binmiştim. Aras ise bizim önümüzde kendi arabasıyla bize yol gösteriyordu.

Başımı cama yaslayıp annem kaçırılmasaydı acaba ne olurdu diye düşünmeye başladım. Eğer annem kaçırılmış olmasaydı ben ailemle büyüyecektim. Annemin kokusunu bilmiş olacaktım. Alin bir keresinde bana anne kokusu bu dünyadaki en güzel şey demişti. O annesinin kokusunu bildiği için benden daha şanslıydı. Ben hiçbir zaman anne kokusunu bilemeyecektim. Babamı tanıyacaktım. Ben hiç baba kavramını bilemedim. Adnan Arden'i baba yerine koyacak kadar küçük bir çocuktum. Onun bana gösterdiği ilgiyi  bir baba sevgisi sandım. Ateş'e bir keresinde bir baba neye benzer dediğimde babanın bu dünyadaki en güvenli liman olduğunu söylemişti.

Ateş ve Alin ailesine çok düşkün çocuklardı. Onları annesi ve babasıyla mutlu bir şekilde gördüğüm zaman içim burkulurdu. Hep kendi annem ve babamı hayal ederek büyümüştüm. Onlarla birlikte yapacağım şeylerin hayallerini kurardım. Her ne kadar Adnan Arden,  annemin ve babamın beni buraya terk edip gittiğini söylesede 18 yaşıma kadar hep ailemi bulacağıma inanarak yaşadım. Ama bunun doğru olmadığını en acı şekilde öğrenmiştim. Onlar beni ölümle terk etmişti.

Ailemi kaybetmemin iyi bir tarafı olamazdı ama en azından yanımda Akın olmuştu.  Beni 18 yıllık uykumdan o uyandırmıştı. Eğer o sınavda onunla karşılaşmamış olsaydık ben bugün Arden ailesinin gerçek yüzünü göremeyecek kadar kör olabilirdim. Çünkü Arden ailesi benim için aileyi ifade ederdi . Ne kadar bana zor şeyler yaptırsalarda onları çok sevmiştim. Taki gerçekleri öğrenene kadar.

"Asya!" Akın'ın sesiyle daldığımı fark ettim.

"Efendim!" diyerek yüzümü ona çevirdim.

"Sen iyi misin?" dediğinde ne halde olduğumu bende bilmiyordum. O kadar çok şey öğrenmiştim ki ne hissedeceğimi bilmiyorum.

"Evet, neden?" diye sorduğumda arabayı durdurmuştu. Araba durunca mezarlığa geldiğimizi anladım. Bunca yolu düşünerek geçirdiğimi fark ettim.

"Her şeyin çok hızlı geliştiğini çok iyi biliyorum. Hep bir ailen olmasını istediğini de biliyorum. Eğer Aras sana bunu söylemeseydi Adnan Arden..." dediğinde devamını getiremedi.

"Adnan Arden nee? O ne alaka? Ortalıkta bir sürü şey dönüyor ve benim hiçbirinden haberim yok." diyerek sitemli bir şekilde konuştum.

"Evet, bu durumun farkındayım ama şuan sadece şunu bilmeni istiyorum. Eğer Adnan Arden bir gün seni yakalayıp bir şeyler anlatırsa beni dinlemeden bir şey düşünmeni istemiyorum." derken oldukça endişeli bir şekilde konuşuyordu.

Bu endişesinin sebebi neydi?

Öğreneceğim daha ne kalmıştı? Bu endişe ettiği şeyin beni beş yıl önce terk etmesiyle bir bağlantısı mı vardı? Gerçekten beni bu kadar çok seven, evlilik hayalleri kuran bir adam neden sevdiğini beş yıl önce terk ederdi?

"Akın sana bir şey soracağım ama bana net bir cevap vermeni istiyorum." diyerek aklımı kurcalayan o şeyi soracaktım.

"Tamam." diyerek başını aşağı yukarı salladı. Bende derin bir nefes alarak sorumu sordum.

"Bu öğreneceğim şeyin beni beş yıl önce terk etmenle bir ilgisi var mı?" dediğimde sesim titriyordu. Çünkü o sebebi duymaya hazır olduğumu düşünmüyorum.

"A-Asya!" dediğinde sesi çok kısık çıkıyordu.

"Evet, seni dinliyorum." dediğimde aslında hiç dinlemek ve duymak istemiyordum.

PERİYODİK AŞK Donde viven las historias. Descúbrelo ahora