¹⁵★

22 5 0
                                    

Wooyoung içeridekilerin onlara baktığından emin olduğu için arkasına dönüp Jake'e baktı. "Bensiz devam edin." Cümlesinin bitmesi ile kendinden uzun olan çocuğun bileğinden tutarak odadan uzaklaştı Wooyoung.

"Burası hiç eğlenceli değil be." Wooyoung, hâlâ çocuğu çekip odasına götürmeye çalışırken, çocuk etrafı inceliyordu.

Wooyoung sonunda odasının olduğu koridora girmişti. "Bi' sen eksiktin." Demesi de uzun sürmemişti.

"Naber woo'cuk."

"Amanın anı mingi." Wooyoung kendini tutamayarak küfür ettiğinde önce mingi'yi sonra birlikte geldikleri çocuğu içeri itti. Kendi yerine geçince de ikilide gözlerini gezdirdi.

"Neden geldiğinizi ne zaman söylemek istiyorsunuz?"

"Karakolda fazla olay yoktu, bende dedim gel mingi Wooyoung'u ziyaret edelim. İyi demiş miyim?"

Wooyoung duyduğu cevap ile alnını masaya koymuştu. "Harika bir zamanlama ile." Dedi boğuk sesi ile Wooyoung.

"San istediği için geldim yoksa ben otururdum koltuğumda."

Wooyoung başını kaldırıp, bir birine bastırdığı dudaklarını araladı. "Ne bok geldin sen? Ha bu San manyağı istedi bir şey. Otursana amk sen koltuğunda, flörtleş Yunho hyung ile."

"Hop hop dur bakalım. Güzelim sen bana manyak mı dedin?" San, kendini tutamayarak mingi'den önce konuşunca Wooyoung yine alnı masaya koydu.

"Ne bok yiyecekseniz yiyin demeyeceğim çünkü böyle bir şey dersem karakolu birbirine katarsınız."

"Valla çok iyi tanıyor bu bizi." Mingi, Wooyoung'tan azar işiteceğini bile bile konuşmuştu.

"Kalk gidiyoruz." San'ın ayağa kalkması ile Wooyoung başını kaldırmış, Mingi de neden birden böyle olduğunu anlamaya çalışıyordu. San, arkasına dönünce Mingi ayaklanıp Wooyoung'a el salladı.

Wooyoung ise San'ın sinirli olduğunu, üzerine giderse daha fazla kavga edeceklerini bildiği için susmayı tercih etmişti.

___

FELİX

Topladığım valizimi odadan çıkarıp salona doğru yürüdüm. Saat çok geç olmuştu ve ben sabah uçakla Japonya'ya gidecektim.

Valizi salonda bırakıp odama girdim. Şimdi ne giymem gerektiğini seçmen gerekiyordu. Dolabı biraz karıştırdıktan sonra bulduğum şeyleri yatağa koydum.

Beğendiğim iki kombini alıp odadan çıktım. Seçemedigim için canım arkadaşım Jisung'a seçtirecektim. Minho ve Jisung benim evimde kalacaklardı.

Annemin ne zaman geleceği belli değildi ama en az bir aya gelmeyeceğini bildiğim için onları evimde tutuyordum. Evet tutuyordum çünkü geldikleri gece Jisung evine gitmek istemişti ve bende yalnız kalmamak için onları buraya kalmaları için zorlamıştım.

Yarın gidiyordum ve yine yalnız kalıyorlardı. Kalmalarını isterken bu detayı atlamıştım.

Jisung'un kapısını çalmadan direk açmış ve konuşmuştum. "Ji, sence bunların hangi- ananın öhüm," arkama dönmüş ve konuşmaya devam etmiştim. "Jisung tamam biz senle yakınız falan ama mahremiyetinize karışamam."

"Lix ne saçmalıyorsun?" Minho hyung'un sesini duymam ile kapıyı çekip kapatacakken Jisung konuşmuştu. "Felix saçmalayı kes bak bize."

"Yo yo olmaz. Tamam ben Jis'in bütün vücudunu görmüş olabilirim ama biri ile sarılarak yatmasını göremem."

FencingWhere stories live. Discover now