10

224 21 27
                                    

Minho bugün kaçıncı kahvesini içtiğini bilmiyordu. Uyumamak için uzun bir savaş veriyordu. Sınav haftasında bile bu kadar kahve içmemişti belki de şu son bir haftada içtiği kadar. Bitirdiği son kahve fincanını masanın üzerinde bırakıp odasına doğru ilerlemeye başladı. Masasının üzerinde duran motor anahtarına uzanmıştı ki kendini geri çekti hemen bu kadar uykusuzken motoru kullanması delilikten başka bir şey değildi. Hem kendinin hem de Hyunjin'in hayatını riske atamazdı. Son kez çantasındaki cüzdanını kontrol edip evden çıktı. Taksiyle gitmeleri onlar için daha iyiydi hem belki taksiyle giderken biraz uyurdu. Son birkaç gündür hiç ihtiyaç duymadığı kadar uykuya ihtiyaç duyuyordu.

Bir yandan durağa doğru yürürken diğer yandan telefonundan saati kontrol ediyordu geç kalmaktan ve geç kalınmasından nefret ederdi. Daha vaktinin olduğunu görünce rahat bir nefes alıp yürümeye devam etti. Taksi durağına gelince boş taksilerden birine oturdu hemen ve şoförun gelmesini bekledi. Kendini uzun zamandır bu kadar çaresiz hissetmiyordu en son annesinin bileklerini keserek kendini öldürdüğünde ve onu banyoda bulduğunda bu kadar çaresiz hissetmişti 5 yaşında küçücük bedeniyle ne yapacağını bilemiyordu ve şimdi her ne kadar büyüse de yine çaresizdi ve bu sefer yine ne yapağını bilmiyordu kimseden yardım isteyemeyeck kadar çaresizdi.

Gelen taksiciyle kafasını iki yana sallayıp Hyunjin'in evinin adresini söyledi. Adam Minho'yu onaylayıp Hyunjin'in evine doğru sürmeye başladı. Minho hareket etmeye başlayan taksiyle arka koltukta yayılmaya başladı vücudunun uykuya ihtyacı olduğunu biliyordu birazcık sadece birkaç saat uyusa bile ona yeterdi ama gözlerini kapattığı an bilmediği bir yerde gözlerini açıyordu daha sonra bilmediği, tanımadığı adamlarla savaşıyordu ve en sonunda o adamlar ya onu ya da Hyunjin'i öldürüyordu ve her seferinde kabuslarında sanki gerçekten savaşmış gibi yorgun uyanıyordu. Kabuslarından her uyandığında ilk yaptığı Hyunjin'e nasıl olduğunu sormak oluyordu. Hyunjin buna pek anlam veremese de üstünde pek düşünmeyip iyi olduğunu söylüyordu ona kalırsa Minho'nun sürekli onu düşünmesi dünyanın en tatlı şeylerinden biriydi ama Minho için bu durum basit bir düşünme değildi rüyasındaki Hyunjin'i düşünmek bile korkunçtu bu yüzden onun iyi olduğuna emin olmadan güne devam edemiyordu. Titreyen telefonunu cebinden çıkardı Minho. Mesaj gelen kişiyle gülümsedi. Her ne kadar Felix'le üvey kardeş olsalarda zamanla öz kardeş gibi olmuşlardı.

Felix
Hyung
Nasıl oldun
Buluştun mu Hyunjin'le

Minho Hyung
Sana biraz önce de söyledim iyiyim ve hayır Hyunjin'le buluşmadım birazdan onun evinin önünde olurum onu alıp sahile gideceğiz o yüzden sık sık mesaj atma tamam mı?

Felix
Tamam Hyung dediğin gibi olsun size iyi eğlenceler
(Görüldü)
(Minho Hyung çevrimdışı)

Minho telefonu cebine koyup yola bakmaya başladı Hyunjin'in evine yaklaştığını görünce üstünü düzeltmeye başladı her ne kadar uykusuz olsa da Hyunjin'e iyi gözükmek istiyordu. Eskiden kimsenin onun hakkında ne düşündüğünü önemsemezdi hatta Jisung turuncu saçtan nefret ediyor diye gidip saçını turuncuya boyatmıştı ama artık Hyunjin'in onun hakkında ne düşündüğünü sürekli önemsiyordu onun gözünde hep en iyisi olmak istiyordu. Taksinin durmasıyla ikinci kez geldiği eve baktı. Buraya gelmek bile içinin huzurla dolmasına sebep oluyprdu. Cebinden telefonunu çıkartıp Hyunjin'e mesaj attı.

Lee Cute Minho
Hyunjin ben geldim aşağıda seni bekliyorum

Hwang Hyunjin♡
Ah tamam bende hazırım zaten kurabiyeleri kutuya koyup geliyorum hemen

Lee Cute Minho
Acele etme dikkatli ol

Hwang Hyunjin♡
Tamammm merak etme
Hwang Hyunjin♡ çevrimdışı)

Minho Hyunjin'in çevrimdışı olmasıyla telefonu cebine koydu ve taksiciye döndü "Siz bırada bekleyin lütfen ben arkadaşımı alıp geliyorum hemen" taksici her ne kadar ağzının içinden bir şeyler gevelese de Minho'yu onaylayıp beklemeye başladı Minho'da taksiden inip Hyunjinlerin apartmanının önüne gelip Hyunjin'i beklemeye başladı. Gördğü pembe saçlarla gülümsemeye başladı Hyunjin elindeki kutuya bakıp söylenerek yürüyordu Minho boğazını temizleyip yüksek sesle konuşmaya başladı "Bay Hwang iyi misiniz efendim?" Hyunjin kafasını hızla kaldırıp Minho'ya baktı ardından da adımlarını hızlandırıp Minho'nun yanına doğru ilerledi "Ah iyiyim ben merak etme. Hadi gidelim" Minho her ne kadar inanmasa da başını sallayıp ilerlemeye başladı. Hyunjin göz ucuyla Minho'nun motoruna bakındı ama göremeyince Minho'ya döndü "Motorunla gelmemişsin bu sefer geçen sefer çok eğlenmiştim" Minho Hyunjin'in söyledikleriyle yere bakıp konuşmaya başladı "Seni hayal kırıklığına mı uğrattım yoksa başta motorla gelmek istedim ama sonra..." çalan korna sesiyle Minho'nun sözlerini yarım kaldı. Minho taksiciye bakıp göz devirdi ardından tekrar Hyunjin'e döndü "Taksiye binelim öyle devam edelim konuşmamıza olur mu hem çok yolumuz var" Hyunjin kaşlarını çatıp onayladı Minho'yu. Yaklaşık 3 aydır onu tanıyordu ama ilk defa onu bu kadar yorgun görmüştü hem geçen hafta 2 gün okula gelmemişti kesinlikle bir şeyler vardı daha sonra uzun uzun konuşacaklarını düşündüğünü için sadece kafa sallamakla yetindi.

Minho Hyunjin'in belinden tutup taksiye ilerlemeye başladı ikisi birlikte. Hyunjin ufak temasla sırıtmaya başladı Minho'dan gerçekten hoşlanmaya başlamıştı onun sayesinde kendine olan güveni az da olsa yerine gelmişti hatta birkaç tane arkadaşı bile olmuştu, okulda onu zorbalayan çocuklar artık onunla uğraşmıyordu hepsi Minho'nun sayesindeydi bunu biliyordu. O an düşünmeden Minho'nun yanağına hızlı bir öpücük kondurup geri çekildi. Minho ani öpücükle neye uğradığını şaşırıp Hyunjin'e baktı büyüyen gözleriyle. Hyunjin bir şey demeden taksiye bindi. Minho yüzünde oluşan gülümseyi gizlemeden taksiye bindi sanki Hyunjin şimdiden bir haftanın yorgunluğunu ondan almıştı.

İkiside gidecekleri yere kadar çok fazla konuşmadılar Hyunjin kaçamak bakışlarla Minho'ya baktı Minho ise yüzündeki gülümsemeyi saklamaya çalışarak Hyunjin'e bakmaya çalışıyordu. Minho'nun aklından çıkmıştı çoktan Chan ve karması ama karma Minho'yu unutmamıştı rüyasında yaşadığı her şey yavaş yavaş Minho'yu bulacaktı ya da Minho'nun bir an önce ona yardım edecek kişiyi bulması gerekiyordu. O Chan'ı bulmadan Chan onu bulmayacaktı.

Herkese merhaba nasılsınız?

Aile travması diyince de ben şaka bir yana her karakterimin ailesinde bir travma olması çok özel.

Sizce Bayan Lee neden bileklerini kesti?

Hikayenin akışını nasıl buluyorsunuz? Beğendiğiniz ve beğenmediğiniz şeyler neler?

Karma||HyunhoWhere stories live. Discover now