11

186 22 38
                                    

Minho yanında oturan Hyunjin'le birlikte huzuru bulduğunu hissesiyordu. Eğer biri ondan huzurun tanımını yapmasını isteseydi o kesinlikle bu anın tanımını yapardı. Hyunjin kafasını Minho'nun göğsüne yaslamış bir şeyler anlatıyordu ve Minho'da bir yandan Hyunjin'in saçlarını okşayıp küçük öpücükler kondururken bir yandan da onu onaylıyordu şu an ne taksicinin onlara bakışlarının ne de onca gümün uykusuzluğunun önemi vardı hepsi Hyunjin'in yanında önemsiz bir dert gibi kalıyordu.

Sonunda sahile geldiklerinde Minho taksi ücretini ödeyip taksiden indi ardından Hyunjin'de Minho'nun arkasından indi. Minho arkasından inen Hyunjin'e doğru dönüp ellerini birleştirdi Hyunjin şaşkın bakışlarla önce ellerine daha sonra büyüttüğü gözleriyle Minho'ya baktı "Biliyorum belki erken ama ben senden çok hoşlanıyorum Hyunjin buna aşk diyebilir miyim bilmiyorum ama sabah kalktığımda aklıma ilk sen geliyorsun gece yatarken de sana bir çey olmasın diye Tanrıya sürekli dua ediyorum, senin için her şeyi yapmaya hazırım senin yanında huzuru bulmuşum gibi hissediyorum... Lütfen beni reddetme Hyunjin" Minho'nun son cümlesinde sesi yalvarır gibi çıkıyordu Hyunjin hâlâ şaşkınca Minhoya bakıyordu o da Minho'dan hoşlanmıştı ama böyle bir itirafı beklemiyordu. Hyunjin ne demesi gerektiğini bilmiyordu sadece Mimho'nun yanağına uzun bir öpücük kondurdu ve el ele sahile doğru yürümeye başladılar. İnsanların ne bakışları ne de aralarındaki fısıldaşmalar umurlarında değillerdi ikisinin de.

Hyunjin sahile geldiklerinde ellerini ayırıp ayakkabılarını  çıkardı her zaman kumun negatif emerjiyi aldığına inanıyordu ona kaşlarını çatarak bakan Minhoya bakarak konuştu "Hadi sende ayakkabılarını çıkarsana şapşal" Minho kendisine edilen hitapla gülümsedi. Bu çocuğa her geçen gün daha çok kaptırıyordu kendini tüm kötü anılar yok oluyordu sanki onun yanındayken.

Minho'da eğilip ayakkabılarını çıkardı bir elinde ayakkabıları vardı diğer eliyle de Hyunjin'in elini kavramış sahile doğru yürüyorlardı. Sahile geldiklerinde kumların üzerine oturdu ikisi de. Hyunjin kafasını yine Minho'nun göğsüne yasladı, Minho'nun göğsünden gelen hızlı kalp atışları en sevdiği melodi olmuştu şimdiden. Minho ise Hyunjin'in ipek gibi yumuşacık saçlarını okşamaya devam etti Minho bu anın bozulmasını istemiyordu.

Hyunjin aklına gelenlerle hızla kafasını kaldırdı. Minho kaşlarını çatıp Hyunjin'in telaşlı tavırlarına baktı "Bir şey mi oldu?" Hyunjin cevap vermeyip çantasını karıştırmaya devam etti ardından çantasından çıkardığı kurabiyeleri salladı "KURABİYELER" Minho sevinçle bağırıp elindeki kurabiyeleri sallayıp yüzünde kocaman gülümsemeyle ona bakan Hyunjin'e baktı ondan gerçekten çok hoşlanıyordu. Hyunjin kurabiyeleri koyduğu kabın kapağını açıp Minho'nun önüne koydu "Hepsini ben yaptım. Tamam annem yardım etti ama ufacık yemin ederim hepsini ben yaptım" Minho karşında küçük bir çocuk varmış gibi Hyunjin'in yanaklarını sıkıştırdı "Oyy oyy sen kurabiye mi yaptın ha?" Minhp'nun cümlesiyle ikisi de kıkırdadı. Minho önüne itilen kurabiyelerden biribi alıp kocaman bir ısırık aldı kurabiyeden. Sanki dünyanın en güzel şeyini yiyormuş gibi bir mimik vardı yüzünde Hyunjin sevinçle Minho'nun yüzüne baktı gerçekten beğenmiş miydi? Sevinçle Minho'nun boynuna sarılıp yüzüne öpücükler kondurdu.

Minho kendisine sıkıca sarılıp yüzüne öpücükler konduran Hyunjin'le dengesini sağlayamayıp kumların üzerine düştü Hyunjin'le beraber. İkiside gülümseye devam ettiler ikisi de tam anlamıyla şapşal liseli aşıklardı ve aşk şarabından ufacık bir yudum almak bile onları sarhoş etmişti. Minho kolunun üstünde yatan güzele bakıp daha da sırıttı bugün hayatının en güzel günü olduğuna yemin edebilirdi.

Minho gözlerini kapattı yüzüne düşen damlalarını umursamadı yağan yağmur bile onun huzurunu bozamazdı. Hyunjin'in çığlıklarıyla gözünü açtı ve önce Hyunjin'in suratına baktı kırmızı damlalar vardı ardından gökyüzüne baktı yağmur yağmıyordu kırnızı bir şey yağıyordu. Minho parmağının ucuna düşen damlanın tadına baktı. Bu... Bu yağmur değil kandı. Sahildeki diğer insanlar çığlıklar atarak sahilden kaçıyordu. Minho etrafına bakınmaya devam etti korkuyla ve ağaçların arkasından onu izleyen bedenle birkaç adım geriye gitti o onu bulamamıştı ama onu bulmuştı o. Chan... Simsiyah kıyafetlerin içinde Chan gülümseyerek gökyüzünden yağan kanı izliyordu.

Minho yanılmıştı en güzel gününün en kötü günlerinin başlangıcı olacağını bilememişti. Üstüne konan kelebek bile ona yardım edemeyecekti artık.

Herkese merhaba nasılsınız?

Şu an yoğun bir dönemde olduğum için bir süre bölüm atamayacağım fice bölüm bekleyenlerden şimdiden özür diliyorum en kısa zamanda işkeri yoluna sokup geri döneceğim.

Umarım bölümü beğenirsiniz.

Lütfen ben dönene kadar oy ve yorumlarınızı unutmayın

Görüşmek üzere🩷🩷

Karma||HyunhoWhere stories live. Discover now