65 - Biraz eğlence katalım mı?

149 25 35
                                    

Bindiğim taksi demir kapının önünde durduğunda taksici dikiz aynasından bana baktı sorgulayan gözlerle.

Bu evle alakamın ne seviyede olduğunu yüzümden anlamaya çalışıyordu.

Kapıdaki güvenlik yaklaşınca bana bakmayı bırakıp camı indirdi. Onun konuşması yersiz olacağından eğilip arabanın içine bakan güvenliğe kendimi tanıttım.

- Merhaba. Vera Bakırcıoğlu, Barbaros Bey'le randevum var.

- Evet Vera Hanım, hoşgeldiniz.

Dedikten sonra kapının açılması için bir işaret yaptı ve taksiciye döndü.

- Yola girince ilk sola dönün, içeride birkaç bina var soldakine gitmeniz gerekiyor.

Taksici kafasıyla onaylayıp ilerledi. Gitmekte olduğumuz yolun iki tarafı da peyzaj harikasıydı. Açıkçası benimle çalışmak istemesindeki anlamı çözemiyordum.

Güvenliğin dediği gibi sola dönüp biraz ilerlediğimizde karşımıza çıkan binanın önünde elleri ceplerinde dikilen adamı görünce Neslihan'ın tarifinden o olduğunu anladım.

Kırklı yaşların başında, yanık ten, güneşten sararmış saçlar, kıstığı halde mavisi belli olan gözler... Gerçekten Calvin Klein modeli olabilirdi bu adam.

Taksi tam önünde durunca kapıyı açtı gülümseyerek. Bu zenginlikte adamlardan beklenmeyecek mütevazilikte bir davranıştı.

- Hoş geldiniz. Diyerek elini uzattı.

Tutmamak ayıp olacağından elimi elinin içine bıraktım. Daha önce taksiden hiç bu kadar sosyetik çıkmışlığım yoktu herhalde.

Aşağı inince elimi bırakmasını fırsat bilip, elbisemin toplanan eteğini iki yandan indirdim çaktırmadan.

- Hoş bulduk Barbaros Bey. Vera Bakırcıoğlu. Diyerek elimi uzattım.

Önce elime baktı gülümseyerek. Sonra nezaketen tuttu.

- Bu kadar "formal" olmaya gerek yok Vera. (formal=resmi)

Senin zenginliğinde bir adam için evet, belki...

Gülümsedim. Ama bu tavrı her ne kadar herhangi bir alt metin içermese de bende rahatlıktan çok gerginliğe neden oldu. Eşit şartlarda değildik çünkü.

O "formal" olmak istemiyor olabilirdi, ama ben olmalıydım.

- Parasının miktarını bilmeyenlerin formal olmama hakkı olabilir diyelim o zaman. Dedim gülümsememi bozmadan.

Bir an şaşkın yüzüyle baktıktan sonra elimi bırakıp binaya yürüdü.

- Dürüstlük seçkin bir erdem... Düşmanlık barındırmadığı sürece. Diye yorumladı cümlemi.

- Düşmanlık barındıracak veriye sahip değilim hakkınızda, ama... Dürüstlük dersek burada neden bulunduğumu hiç bilmiyorum. Dedim takip ederken.

Bir yandan iyi ki siyah elbisemi giymişim diye düşündüm alakasız. Abartılı olabileceğini düşünmüştüm ama yürürken yanımdan geçen çalışanlar bile benden şıktı.

Birden durup bana döndü salona ulaştığımızda. Arkasındaki devasa penceredeki muhteşem dağ manzarası bir an dikkatimi dağıttı.

Zor durdum çarpmadan.

- Bu konuda size bilgi verildiğini zannediyordum. Verilmedi mi?

- Hayır hayır... Yani evet bilgim var ama...

- Aklınızdaki nedir?

Parmağımla geldiğimiz yönü işaret ettim.

- Az önce taksiyle geldiğim yolun iki tarafı da Fincher&Dickson diye bağırıyordu. Dünyanın en meşhur peyzaj firmasının imzası bahçenizden daha farklı ne sunabilirim size, bilmiyorum.

Vera [TAMAMLANDI]Where stories live. Discover now