Bl.2

931 78 73
                                    

Çok heyecanlıydım. Zaten bu heyecan sorunum her zaman başıma iş açmıştı. Umarım Ateş'in karşısında rezil olmazdım. Derin derin nefes alırken bir taraftan da giyeceğim kıyafetleri seçmeye çalışıyordum.

"Of Burçin keşke gelip bana yardım etseydin!" diye söyledim askıdaki kıyafetlere tek terk bakarken. Sonunda mavi kot, siyah gömlekte karar kıldım. Burçin gitar çalarken siyah gömleğin her zaman çok yakıştığını söylerdi bana.

Hemen seçtiğim kıyafetleri giyerek, gitarımı ve Ateş'in çok beğeneceğini umduğu bestesini koyduğum dosyayı alıp evden çıktım. Eve yakın olan taksi durağından taksiye binerek, akşam yemeği için gideceği restorana doğru yola çıktığımda heyecanım daha da artmaya başlamıştı.

Sonunda hayranı olduğum Ateş'le tanışma fırsatı yakalamıştım işte. Gerçi bunun için bütün arkadaşlarımı seferber etmiştim ama nihayet şans yüzüme gülmüştü. Yıllardır Ateş'in burada verdiği bütün konserlerine gitmiştim. Ateş'e ilk çıktığı yıldan beri büyük bir hayranlığım vardı. Bence o Türkiye'nin en iyi şarkıcısıydı. Hatta Tarkan'dan bile daha iyiydi. Tek sıkıntısı sesini ön plana çıkaracak ve tarzını yansıtacak beste yapamıyorlardı ona.

Benim için sadece hayranlık değildi bu. Galiba ona resmen aşıktım. Sahnede duruşu, ses tonu ve bakışları beni benden alıyordu. Resmen sahnede olmak için doğmuştu Ateş. Ben ise müzikle uğraşmama rağmen asla sahneye çıkacak cesarete sahip değildim. Önümde duran kalabalığın, bana baktığı düşüncesi bile elimin ayağımın birbirine dolaşmasına sebep oluyordu. Yıllardır çaldığım gitarın notalarını, kendi yazdığım şarkıların sözlerini dahi unutuyordum. Sahnede şarkı söylemek bana göre değildi asla.

Taksi restoranın önünde durduğunda gözlerimi kapatıp derin bir nefes alırken "Deniz sakin ol. Derin derin nefes al" diyerek kendi kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. Şehrin en lüks restoranının kapısından girdiğimde kapıdaki görevli randevumun olup olmadığını sordu.

"Şey ben! Çe-çek- çekilişi kazandım" derken kekelememek için uğraşsam da olmuyordu bir türlü.

"Ateş beyin, üç şanslı hayranıyla yiyeceği akşam yemeği için yapılan çekiliş değil mi?"

"Evet."

Görevli "Lütfen telefonuza gelen altı haneli rezarvasyon numarasını söyler misiniz?" dedi.

Numarayı söyledikten sonra kendisini takip etmem gerektiğini söyledi. Onun peşinden giderken etrafıma baktım şaşkınlık içinde. Benim böyle bir yerde yemek yememe imkân yoktu kesinlikle.

Bizi bir kadın karşıladı. Halinden oldukça telaşlı olduğu görünüyordu. "Çekilişi kazanan siz misiniz?" diye sordu.

"Evet."

"Tamam. Sen masaya geç kızların arasına. Biz önce sizin fotoğraflarınızı tek çekelim. Sonra Ateş bey geldiğinde ayrıca onunla da çekeceğiz. Hadi bakalım" diyerek omzuma vurdu.

Diğer çekilişi kazanan iki kişi kız hayranıydı. Masaya oturduktan sonra üçümüzün fotoğraflarını çekmeye başladılar.

Kızlardan birisi "Siz gitar mı çalışıyorsun? Ne kadar hoş. Adınız ne sizin?" diyerek gülümsedi.

"Deniz."

"Deniz, Ateş gelene kadar bize bir şeyler çalmak ister misin?"

"Bilmem" derken yine heyecanlanmıştım. Ama sanırım bunu yapabilirim diye düşündüm. Sonuçta burası fazla kalabalık bir yer değildi.

Gitarı kılıfından çıkarıp tellerin akortlarını kontrol ettim hızlı bir şekilde. Bu arada diğer masadakiler, gitarın sesini duyunca muhabbeti bırakıp bana bakmaya başladılar. Ayaktaki garsonlar bile işi bırakmış beni izliyorlardı. Nefes almakta zorlanırken, başımdan ateşler çıkıyor ve sırtımdan soğuk terler boşalıyordu sanki. Her defasında olan şey yine oluyordu.

Önce aklımdan notalar uçup gitti. Ardında da sözler. Herkes bana bakarken, ben de karanlıkta ışık görmüş tavşan gibi kalakalmıştım öylece.

Bir an da "Şovun bittiyse ver şunu bana!" diyen sesle başımı kaldırdım. Karşımdaydı işte. Yıllardır tanışmanın hayalini kurduğum Ateş tam önümde durmuş bana bakıyordu. Ama hiç bu şekilde tanışmayı hayal etmemiştim. Resmen rezil olmuştum şu an. Keşke hiç gitarı kılıfından çıkarmasaydım diye geçiyordu aklımdan.

Ateş gitarımı alıp ilk albümünden en sevdiğim aşk şarkısını çalmaya başladı. Kızlar, ben ve restorandaki herkes büyük bir hayranlıkla dinledi şarkı bitene kadar. Ardından gitarı bana verirken "Gitarın güzelmiş" dedikten sonra karşımıza oturdu.

Yanında duran uzun boylu kadın "Ateş bey yarım saat kalabilecek sizinle. Çünkü buradan sahne aldığı mekana geçecek. Sorularınız varsa hemen sorun. Fazla zamanımız yok" dedi.

Kızlardan birisi "Yeni albüm ne zaman çıkacak?" diye sordu merakla.

"Şu an hazırlık aşamasında olduğu için net bir tarih veremiyorum maalesef."

"Ben seni çok seviyorum. Sizi öpebilir miyim?" dedi.

Ateş gülümseyerek "Olur. Neden olmasın?" deyince ikisi birden heyecanla iki yanımdan birden fırladı. Ateş de ayağa kalktı. Kızlar ona sarılıp yanaklarından öpmeye başladı. Şu an kızların yerinde olup onu öpmeyi çok istiyordum. Birkaç fotoğraf çekilip tekrar oturdular masaya. Sıra bana gelmişti. Ama heyecandan ne diyeceğimi hatırlamaya çalışıyordum şu an.

Sonunda "Ben senin en büyük hayranlarından biriyim. İlk çıkış yaptığın bütün şarkıları noktasına kadar biliyorum. Hepsi çok güzeldi. Hepsi ses tonuna uygundu. Senin gerçek tarzını yansıtan şarkılar vardı. Ama son albümün hiç senin sesine ve tarzına uygun değildi" dedim.

Sinirle kaşları çatılan Ateş "Ne saçmalıyorsun sen? Bilmediğin konularda fazla yorum yapma istersen!" diyerek baktı bana. Bakarken burun delikleri daralıp genişliyor, dişlerini sıkıyordu sinirden.

"Şey! Özür dilerim. Ben amatör bir şekilde beste yapıyorum. Senin ses tonuna uygun, söylemekten büyük keyif alacağın tarzda besteler hepsi. Yanımda bir tane getirdim. Bakmak ister misin?"

Ateş'in yüzümde alaycı bir gülümseme oluşmuştu. "Bestelerin de, çaldığın gitar gibiyse istemez kalsın. Müzik ciddi bir iştir. Beste yapmak herkese göre değil" dedi. Ardından "Kızlar başka sorunuz var mı?" diyerek gözlerini onlara çevirip gülümsedi.

Beni ciddiye bile almamıştı. Şu an büyük bir hayal kırıklığı yaşıyordum. Yemekler gelmişti. Ama benim canım bir şey yemek istemiyordu. Ateş'in odağında tamamen kızlar vardı şu an. Masada ben yokmuşum gibi davranıyorlardı. Hayalini kurduğum yemek kabusa dönmüştü.

Yemekler yendikten sonra birlikte fotoğraf çekinmek için ayağa kalktık. Birkaç fotoğraftan sonra uzun boylu kadının "Ateş bey artık gitmemiz gerekiyor. Geç kalmayalım" dediğini duydum.

Telaşla masadaki dosyayı alıp "Ateş lütfen besteme bir göz at. Eminim çok beğeneceksin" dedim .

Ateş umursamaz bir şekilde somurtarak "İyi tamam. Menajerime ver. Müsait olduğumda bakarım" dedi.

Ateş giderken kızlara el saladı gülümseyerek. Kızlarsa ona öpücük gönderdi. Karşılığında onlara eliyle kalp yaptı Ateş. Benim ise yüzüme bile bakmamıştı. Muhtemelen bestemi de çöpe atması için vermişti menajerine. Şu an Ateş'ten de, müzikten de, kendimden de her şeyden nefret ediyordum. Gitarı parçalamak ve bir daha müziğin me'sini dahi anmak istemiyordum. Ardından moralim bozuk bir şekilde evimin yolunu tuttum. Banyoda suyun altına girip saatlerde ağlamak istiyordum şu an sadece.

Bize Aşk Lazım //BxB// Final Yaptı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin