6.7

496 33 37
                                    

Selammm!

  Nasılsınız?

   Evett, umarım ki bu bölümü seversiniz!

   Bol bol oy ve yorum bekliyorum bebeklerimm!

  Gözlerimi yavaşça etrafta dolaştırdım. Koparmaktan kanamaya başlayan tırnak etlerimi bırakıp komutanımın arabasını aramaya başladım.Eğer ki burada değilse yeniden geri dönmek zorunda kalacaktım ve taksicinin bunu yapmayacağını adım kadar emindim.

   Endişeyle etrafa bakınırken yolun sol köşesinde park etmiş siyah jipi görmemle derin bir nefes aldım. Yüzümde telaşlı, buruk bir gülümseme oluşurken taksiciye durmasını işaret ettim.Bu sırada camdan Yavuz' u inceliyordum.Gördüğüm manzara hoşuma gitmemişti.Arada bir arabaya tekmeler savuruyor, arada kendine vuruyor, sinirle bir oraya bir buraya gelip gidiyordu.Sinirden ona doğru yaklaşan taksiyi bile fark edemiyordu ve açıkcası onun bu sinirli hali ile ilk defa karşılaşıyordum.

  Taksici jipin arkasında durduğunda elim kapı koluna gitti.Tam iniyordum ki taksicinin sesi duyuldu.
"Kızım, bu pek iyi gözükmüyor.Eğer yardıma ihtiyacın varsa söyle?"
  
  Aslında haklıydı, şuan Yavuz' u tanımıyor olsaydım dışardan gördüğümde bende pek tekin birine benzetmezdin.
"Yok abi.O benim her şeyim.Hayatta görüp görebileceğin en yakışıklı, en kibar, en romantik, en korumacı, en harika sevgili! Her şeyim o, her şeyim... Ama...tartıştık.Yanlış anlaşılma oldu, onu...aldattığımı düşünüyor." Sona doğru ses şiddetim giderek azalmıştı.

  Aldatılmamıştım, aldatmamıştım ama onun kafasındaki düşünceler onu aldatıyor gibiydi.

"Anaa, kızım, yapmadın öyle bir şey inşAllah?"

"Yok abi, yapar mıyım? O benim her şeyim diyorum sana, her şeyim!"

"Barışırsınız siz.Hadi kalın sağlıcakla!"

"Sağol abi." Parayı uzattım ve arabanın kapısını kapattım.Taksi hızlı bir dönüş ile görüş açımdan çıkarken derin ve dertli bir nefes çektim içime.

  Ne yapacaktım şimdi?

Tedirgin adımlarımı -emin olmamakla beraber- ona doğru yönlendirdim. Avuçlarını arabanın önüne yaslamış, başı eğik bir şekilde duruyordu.

  Yıkıktı.
  Yıkılmıştı.

   Yavaşça ona yaklaştım.Burada olduğumu göstermek adına elimi elinin üzerine koyduğumda bakışları keskin bir şekilde bana döndü.Bu hareketi her ne kadar beni çok korkutmuş olsa da bunu ona belli etmedim.

   Gözlerinde gördüğüm kırgınlık beni bile yıkmaya yetmişti.Öfkesi, kırgınlığı ile birleşmişti ve şuan aklından her ne geçiriyorsa bu onun daha çok öfkelenmesine sebep oluyordu.

  Yavaşça elimi elinden çektim ve birkaç adım geriye gittim.Yavuz bedenini yavaşça bana çevirdi.Gözleri sorarcasına bakıyordu bana.Soruları vardı ve cevaplarını bende arıyordu. Ama bir şey daha vardı

  Bana bakdıkça yumuşuyordu bakışları. Silik bir gülümseme yer ediniyordu dudaklarında.

  O da bunu fark etmiş olmalı ki bakışlarını kaçırdı.
"Neden buradasın?" Sesi kaba ve sert çıkmıştı.

"Neden mi buradayım? Yavuz, çekip gittin.Sence de konuşmamız gerekmiyor mu?"

"Hayır."

   Şokla konuştum.
"Ne demek hayır?"

"Konuşmayacağım demek." Ruhsuzmuş gibi davranıyordu ama hayır ruhsuz değildi, ruhu görünmek istemiyordu. Kim kırılmış bir ruhu göstermek istedi ki?

ROMANTİK KOMUTANIM                        Texting✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin