Bir gün ders çıkışı Minho'yla bahçeye gidip oturduk, muhabbete daldık. Artık keyifler yerindeydi, eğitim akıcılaşmıştı.
-Bana hâlâ öğretmediğin bir şey var mı?
-Yıldırım.
-Wow... Bu çok korkunç olmalı.
-Yıldırım olabilecek en güçlü ve tehlikeli ateştir. Ama bunu öğrenmen için epey erken, en az birkaç yıl ateş bükmelisin.
-Anladım...
-Seninle son derslerimize giriyoruz Hyunjin, artık hocaya ihtiyacın yok.
-Peki sen... Bir yere mi gideceksin?
-Buradayım, hep buradaydım zaten.
-Seni ilk defa görüyorum.
-Sadece yazın tatile gitmiştim, kafa dinlemeye ihtiyacım vardı. Birkaç ay Toprak Ulusunda kaldım.
-Oh, buna sevindim.
Son cümlemle yüzüme hayret eder gibi baktı. "Yani, sen benim ilk ve tek arkadaşımsın. Gitmeni istemezdim."
Direkt sırtımı dövmeye başladı. "DURSANA! ACIYOR!" dememle kahkaha atıp daha kötü patakladı.
"Sen de benim ilk arkadaşımsın Hyunjin! Açıkçası sen bu cümleyi kurmasan arkadaş olduğumuzdan bile haberim olmayacaktı. O kadar asosyalim ki!" ^^
Bunu duyunca gülümsedim, sanırım birbirine benzer hayatlarımız vardı. "Ateş büktüğün zamanlar neden öyle sert oluyorsun?"
"Normalde de sert biriyim, bak gözlerime." derken buz gibi bakıyordu.
Birkaç saniye sonra gözlerini kısıp gülümsedi ve beni tekrar pataklamaya başladı:
-AMA SEN BENİM TEK ARKADAŞIMSIN ^^
-LAN- DURSANA!
-HAHAHA
🔥🔥🔥
Minho'yla derslerimiz bitince hayatım tekrar sakinleşti. Arada denkleşip sohbet ediyorduk, bazen birlikte yemek yiyorduk. Onun dışında boş kaldığım her an beni tahta oturtuyorlardı.
"Dünyanın en sıkıcı işi bulmalı."
Bir gün öğlene doğru muhafızlar kapıyı çaldı. "Ateş Ulusu Büyücüsü sizi ziyarete geldi Majesteleri."
"İçeri al."
Kadının yüzü çok soluktu, siyah upuzun dalgalı saçları bol elbisesiyle bütün duruyordu. Elleri de elbisenin geniş kollarında kaybolmuştu. "Saygılarımla, Majesteleri..."
Sessizce rahat oturuşumu korumaya devam ettim. Elim çenemde, cümlesinin devamını bekliyordum.
"Duydum ki Meleğinizi özlemişsiniz..." dediği gibi yerimden doğruldum. "Felix geldi mi?"
"Hayır, ben başka bir şey demeye geldim. Tanıdığım bir Cadı arkadaşım var da, isterseniz o size Meleğinizin şu an ne yaptığını gösterebilir."
Hemen kalktım ve hazırlanıp ineceğimi söyledim. "Burada bekle." dediğim an yüz ifadesi değişti, sırıtmaya başladı. Hemen başını eğip "Emredersiniz Majesteleri." dedi.
Odama çıkıp tacımı köşeye kaldırırken muhafızlarla hizmetçiler izin almadan içeri girdi ve etrafıma doluştu.
-HEY! NE YAPTIĞINIZI SANIYORSUNUZ SİZ?!
-Majesteleri lütfen gitmeyin!
-Neden? Felix'i göreceğim işte.
-Biz Büyücüye güvenmiyoruz, Cadıya zaten hiç güvenmiyoruz. Muhatap bile olmayız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş ve Su | Hyunlix
FanfictionSu Ulusu Meleği Felix, dünya barışı için Ateş Ulusu Prensi Hwang Hyunjin'i kurtarmakla görevlendirilir. Rüyalarını da süsleyen bu şeytanla zamanla yakınlaşacak mıdır? 💧 "Sen kimsin ve benden ne istiyorsun?" 💧 🔥 "Keşke gerçek olsaydın da seni öpe...