🌟B.D 9. Hayalet 💫

155 34 4
                                    


Nihayet geldiğim arabanın yanından geçip arka kapıyı açarak içeri girdim. Kapıyı yeniden yavaşca kapatıp yine iki koltuk arasına sindim. Aynı anda kapı açıldı ve sonra...

Sonrası yok. Kararan gözlerim ve kapanan şuurum.

🌟🌟🌟

Aradan ne kadar zaman geçti, ne zamandır baygındım bilmiyorum. Ama uyuşan bacaklarım ve ağrıyan kemiklerle uyandığımda bulunduğum araç hâlen hareket halindeydi.
Ben ise ölecek kadar yorgun hissediyordum. Şuurum yarı açık gidip gelen aklım ve ağır göz kapaklarım yüzünden gözlerimi açmıyordum. Ve büyük ihtimalle tükenen enerjim yüzünden şuan görünür haldeydim. Bu yüzden yerimden kıpırdamadan beklemeye devam ederken, Allah'ım beni görmesin diye dua ediyordum bir yandan.

Dağınık zihnîm biraz daha uyu sen derken aşırı yorgun bedenim ve ruhum zihnimle hem fikirdi. Yeniden karanlığa çekilirken uzaklardan gelen sesle bir anda saniyelik ayıldım.

" Hamza on dakikaya ordayım."

Duyduğum ama ayırtedemediğim bu ses kimdi. Sezer'in mi Göksoy'un mu? Panikle yeniden ama zorlukla kısık açabildiğim gözlerimle etrafıma bakınırken ikinci şok geldi. Arasında saklandığım koltuklar farklı rengindeydi.

Olamaz! Dedim kapanan gözlerimle. Yanlış araba. Dedim. Bulanık zihnîm yeniden karanlığa dönerken.

*****

Ağrıyan kemiklerim ve uyuşan bacaklarımla açtım yine gözlerimi. Tek fark uyuşma ve ağrı daha fazlaydı. O kadar kötü hissediyordum ki sanki felç olmuş gibiydim.

O anda başıma yeni gelen aklımla anında bulunduğum arabanın içinde gezdirdim gözlerimi. Aracın içi karanlık ve hareket etmiyordu. Durmuştu. Da! Kimin arabasına binmiştim ben ve neredeydim?

Sezer'in arabasına binecekken o panikle Göksoy'un arabasınamı binmiştim. Olamaz kesin öyle olmalıydı. O an içimde bir şüphe duydum. Ya ikiside değilde bir başkasının arabasına bindiysem.

Aptal! Aptal! Dedim içimden kafama kafama vurarak. Ne yapacaktım ben şimdi. Nasıl çıkacaktım bu işin içinden? Allah'ım yardım et. Derin bir nefes alıp kendime geldim.

Önce şu arabadan çıkıp nerede olduğumu bir öğreneyim. Diyerek sırtımı yasladığım kapının koluna uzanıp çektim. Kolay açılmıştı. Arabanın sahibi her kimse arabayı kilitlemeden bırakıp gitmişti. Yerimden yavaşça kalkarak önce bacaklarımı sonrada kendimi dışarıya aldım. Doğrulup arabanın tavanından destek alarak ayakta dururken bedenim isyan ediyordu. Ne zamandır iki büklüm duruyordum kim bilir.

Karanlığa alışan gözlerimi biraz daha zorlayınca küçük kapalı bir garajda olduğumu anladım. Olsa olsa iki araba genişliğinde bir yerdi. Şöyle bir baktım etrafa. Buradan çıkmak, nerede olduğumu öğrenmek ve bir an önce gitmek istiyordum.

Arabanın arkasındaki otomatik kapıyı farkedince sevindim. Araba girişi varsa normal girişte vardır diye umuyordum. Yaklaşıp gözlerimle ve ellerimle otomatik kapının iki yanını kontrol ettim ama kapı falan yoktu. Nasıl olmazdı ya. Bu insanlar nasıl girip çıkıyordu garaja. Benimkide soru. Tabiki araç kapısından. Peki ben nasıl çıkacaktım buradan. Cevap, çıkamayacaktım. Sabaha kadar burada mı kalacaktım yani.

Hissettiğim soğuk ve korkuyla bir üşüme hissederken gözlerimin dolmasına engel olamadım. Şuan kimbilir neredeydim. Bir kaç saniye sonra yine derin bir nefes alıp verdim. Sakin ol Ebru. Hemen panikleme. O anda telefonum geldi aklıma. Doğruya telefonumla yardım isteyebilirdim. En basitinden polisi arayıp konum atabilirdim.

Hemen ceplerime attım ellerimi, ama yok... Yoktu. Bürodan çıkarken arka cebimdeydi ama şimdi yoktu. Düşmüştü! Olamaz düşmüştü. Karanlık garajda olabildiğince hızlı şekilde arabanın arka kapısına geri geldim. Karanlık olduğu için oturduğum koltuk arasını elimle yoklayarak telefonumu aradım ama bulamadım. Burada da yoktu. Ya restorantta yada arabaya binerken düştü muhtemelen.

BİR DİLEK ( TAMAMLANDI ✔️)Where stories live. Discover now