Doğum günü

588 167 40
                                    

Daha kapısından nefis yemek kokuları yayılan evin kapısını çaldım. Dışarıdan halam yine döktürmüş duruyordu. Zaten yemek konusunda ailemizde onun üstüne kimseyi tanımamıştım. Her yıl köşkde ziyafetin baş kahramanı olan halam şimdi orta boyutlu bi evde yaşıyor eniştemle bana yemek yapıyordu.

Ailemin yıkılışı sadece beni değil etrafımızdaki insanlarıda etkilemişti. On sekiz yaşıma geldiğimde babamdan kalan holding benim geleceğim olacaktı. Şuan ne kadar normal şartlarda yaşasamda ilerde herşey çok farklı olacak duruyordu.

Tahtadan yapılmış kapı açılır açılmaz içeri girdim. Etrafa göz atmamla özenle kurulu olan sofrayı görmem bir olmuştu. Hızlı adımlarla mutfağa doğru koşup bu lezzetin kaynağına sarıldım. Halamı öpücüklere boğarken çalan telefonuma bile aldırmıyordum.

Sofraya geçtiğimizde eniştem bizi masada bekliyordu. Elinde bir kırmızı paket ve masanın tam ortasında çikolatalı bir pasta duruyordu. Enişteme teşekkür eder gözlerle bakarken "İyiki doğdun sesleri yükselmeye başlamıştı."

Kendimi tutamayıp ikisinede sıkıca sarıldım. Pastadaki sarı mumları üfleyip içimden "Sonsuzadek mutluluk"dedim.

Yemekden sonra hediyeleri açmak için tekli koltuğa oturdum. İlk önce halamın hediyesini açmak için dışındaki naylondan yapılmış süslü ambalajı açtım. İçinde duran kırmızı kutuyu açınca gözlerim parıldadığı uzakdan bile görülebilirdi.

Pembe bir kelebek kolye.
Küçüklüğümde kaybettiğim kolyenin aynısıydı. Evimden buraya gelirken kaybettiğim günlerce ağladığım kolye.

Halama merakla dönüp "Bunu nerden buldun?"dedim. Gülümseyerek "Yaptırdım diyelim."dedi. Şaşkınlıkla kolyeye bakarken "Heryeri aynı bunun modelini aklında tutmuşsun."dedim.

Ayağa kalkıp halamın yanına giderek kolyeyi boynuma takmasını istedim. Saçımı yana atarak kolyeyi boynuma taktı. "Çok zarif durdu."diyerek gülümsedi.

Aslında bu hediye benim için alabileceğim en güzel hediyeydi fakat eniştemi hayal kırıklığına uğratmadan diğer paket için tekrar koltuğa oturdum.

Kırmızı pakette olan hediye kutusunu merakla açtım. Açtığım an şaşkınlığa uğradım diyebilirim. "Telefonun bozulmuş gibiydi bende sevinirsin diye düşündüm."dedi. Gerçektende öyleydi kolyenin manevi değeri vardı fakat eniştemin hediyeside ihtiyaç kısmıma giriyordu.

"Teşekkürler."diyerek eniştemin boynuna sarıldım. Gülerek "Hak ettin."dedi. Hak etme konusu okul konusuna giriyordu. Çok çalışkan bir insan değildim fakat gerçekten derslerime önem veriyordum. Araştırmayı bişey hakkında bilgi edinmeyi seviyordum bu da beni başarılı kılıyordu.

Hediye faslı bitince ortalığa saçtığım paketleri toplayıp çöp kutusuna attım. Telefona hattımı takıp şarja koydum. O sırada odama gidicektimki kapı üç dört defa çalındı. Kimse bakmayınca kapıya doğru yöneldim. Kapıyı açar açmaz meydandaki çocukla karşı karşıya kaldım.

O sırada eniştem yanıma gelip çocuğu içeri aldı. Elindeki bavulu içeriye götürürken "Açelya sana söylemeyi unuttuk Savaş amcamın oğlu, okul için burda bizimle kalıcak."dedi.

Gözlerimi ona doğru çevirdiğimde o çoktan beni incelemeye başlamıştı.

Yağmurdan SonraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin