Herşey düzelecek

2.4K 166 40
                                    

Evden hızlı adımlarla uzaklaşırken ağlamaya devam ediyordum. Sahile vardığımda arkamdan gelen bir sesle irkildim.

"İyi misin?"dedi net bir sesle. Sese yönelmek yerine parktan inmek için kullanılan renkli merdivene oturdum.İrkilmemi sağlayan ses şimdide arkamdaki basamağa oturmuştu.

"Ne istiyorsun?"diyerek arkamı döndüğümde Savaşın bana merakla bakan gözleriyle karşı karşıya kalmıştım. Ne istiyordu? Beni rahat bıraksada ağız tadıyla yalnız hissedip düşünsem olmazmıydı?

"Ben sadece yardım etmek istedim."diyerek yanımdan uzaklaştı. Kaba mı davranmıştım bilmiyordum ama şimdi bunu düşünecek zamanım yoktu. O mesajda yazılanlar duygu ve düşüncelerimi kontrol edemememe yol açmıştı.

Bir dahaki mesaj gelene kadar beklemem gerekti. Beklerim ama içim yanıyor,ya boşa geçerse saatler? Korkuyordum, ya biri sadece bir iki saatlik eğlencesi için o mesajı bana gönderip aklımı bulandırdıysa.

Karamsar ve çok düşünüp kurgulama yapım harakete geçmişti. Olanları düşünürken karşımda siyah deri mont siyah dar kot giyinmiş markası racing olan motordan inen esmer bir çocuk yanıma doğru yaklaştı.

Bana doğru eğilerek elini uzattı. Göz göze gelirken etkisine kapılmıştım. Esmerler herzaman hoşuma gitmişti. Tabi esmer güzeli olan çocuklar daha bi hoşuma gidiyordu. Bi erkeğin ses tonu, davranışları ve karakteri ön plana çıksada görünüşüde bu üç maddeyi tamamlıyordu.

Ben bunları düşünürken çocuk karşımda dikilip elimi uzatmamı sabırla bekliyordu. Kendime gelip elimi çocuğa doğru uzattım. "Meraba oturabilirmiyim?" diyerek yüzümü incelemeye başladı.

Kafamı "Evet."dermişcesine sallayarak karşılık verdim. Yanıma oturarak bana doğru döndü. Gözlerinin üstümde olduğuna yemin edebilirdim.

"Sen iyi misin?"derken sesi net çıkıyordu. Yaptığım kabalıkdan başka bisey olmadığı anlayarak esmer çocuğun olduğu tarafa doğru vücudumun tamamıyla döndüm.

"Sorun yok, sadece hava almak istedim. Tanışıyor muyuz?"derken bi yandan yüzünü incelemeye başlamıştım. Asi birinden farksızdı.

"Daha önce tanışmış olsak muhtemelen şuan sana sarılıyor olurdum."diyerek tebessüm etti.
"Zaten tanışıyo olsak muhtemelen iyi veya kötü olduğumu sormaz, zaten bana bakınca fikir sahibi olmuş olurdun."diyerek bulunduğum merdiven basamağından hızla kalktım.

Dümdüz istikamet alırken belime doğru soğuk bir elin beni kavraması olduğum yerde durmamı sağlamıştı.
Kafamı çevirip arkama baktığımda kimsenin olmaması beni korkuya hatta delirmiş olabilme ihtimalimi düşünmeye itmişti.

Eve hızlı adımlarla ilerlerken bu sefer arkamdan gelen bi ses duraklamamı sağlamıştı. Endişeyle arkamı döndüğümde bal rengi gözleriyle bana bakan Savaşı karşımda görür görmez rahatlamış şekilde oh çektim.

"Sorun ne ? İyi misin sen?"derken bana doğru yaklaşıyordu. Tepkisiz kalınca "Hava soğuk esiyor." diyerek üstündeki siyah hırkayı çıkardı. "Hadi giyin üşüme, hava bugün ayrı bi soğuk."diyerek hırkayı bana doğru uzattı.

Şuan ona karşı uyuz olmakdan başka bişey hissetmesemde tüylerim diken diken oluşundan hırkayı elinden alarak teşekkür ettim. Eve doğru yürümeye başladığımızda ortamda sessizlik hakim olmuştu.

"Anlatmayacakmısın?"diyerek sessizliğe son vermişti. Gerçekden anlatmak istemiyordum onu kırmadan başka konu açmalıydım. "Sen gitmemişmiydin, nerden çıktın birden?"diyerek meraklı gözlerle bakmaya başladım.

"Şu yanına gelen esmer çocuğa aptal aşık gibi bakışını kaçırmak istemedim."diyerek sesli şekilde güldü. Demek ki oradan hiç ayrılmamıştı gizlice beni seyretmişti.
"Bence ben değilde o bana öyle bakıyordu sen rolleri karıştırdın."diyerek göz kırptım.
"Öyle olsun bakalım."

Bu sözden sonra sessiz kalmayı tercih etmiştim. Bu aynı sosyal paylaşım sitelerindeki konuşmalar gibi olmuştu. Görüldü ya da konuşma sonu da diyebilirim.

Eve yaklaşmıştık ama ikimizde susmayı tercih ediyorduk. O sırada telefonum çaldı. Özel numaradan arayan kişi ben telefonu açmadan kapattı. Bu kesin mesajı gönderen kişiydi.

Bidaha aramasını beklerken eve varmıştık. Savaş eve doğru ilerlerken ben olduğum yerde duruyordum. Arkasını dönerek "Gelmeyecek misin?"dedi. "Birazdan gelirim."diyerek tebessüm ettim.

İyi rol yapmıştım ki hiç bir sorun olmadığını düşünerek içeri girdi. Bende evden bikaç adım uzaklaşarak yarım saat önce arayıp kafamı bulandıran mesajında sahibi olan kişinin aramasını bekliyordum.

Bikaç dakika sonra haraketsiz kaldığım için üşümeye başlamıştım. İçeriye girmek için oturduğum çimenlikten kalktım. Üstümü düzelterek içeriye girdim.

Savaşın odasını benim odamın hemen bitişiğindeydi. Hala üzerimde olan hırkasını ona vermek için kapısını tıklattım. "Girebilirsin."sesi geldiğinde kapı tokmağını yavaşça döndürdüm.

Herkes uyuyor olduğundan olabildiğince az ses yapıyordum. İçeri girince tekrardan kapıyı kapattım. Oturduğu koltuğa yaklaşarak üzerimdeki siyah hırkasını çıkardım. "Gerçekten sıcak tutuyormuş, bunlardan bende alıcam. Teşekkürler."diyerek hırkayı ona doğru uzattım.

Gözlerime kilitlenmiş bakarak "İstersen senin olabilir."dedi. Cevap vermek için ağzımı açar açmaz susmam bir olmuştu. Özel numara tekrar arıyordu. Telefonu burada nasıl açıcaktım, açsamda rahat konuşamazdım. Ama ya bidaha aramazsa derken "Telefonun çalıyor baksana."sesiyle kendime geldim.

Telefonu açarak Savaşın oturduğu kadife koltuğun boş olan kısmına yavaşca oturdum. "Alo, kimsiniz?"derken sesimin titrediği fark edilebilecek derecedeydi.

Savaşın dikkatli gözlerle bana baktığını ve can kulağıyla dinlediğini fark edebiliyordum. Birden telefondan gelen sesle ürperdim.Telefonda ki şahış "Kızım, bana yardım etmelisin."demişti.

Ama bu babamın sesiydi. Aradan yıllar geçsede onun sesini aklıma kazımıştım. "Baba." dediğimde telefon çoktan yüzüme kapanmıştı.

Göz yaşlarımı tutamaz hale gelmiştim ki Savaş bana kollarını vücuduma dolayarak sarılmıştı. "Herşey düzelecek."derken belkide buna o bile inanmıyordu.

Yağmurdan SonraWhere stories live. Discover now