Bölüm 5: Sen Böyle Değildin..

967 94 17
                                    

Yıl 1948'di,  ve Afyon'da inanılmaz bir soğuk vardı. Takvim yapraklarına gözüm iliştiğinde tarih 6 Aralığı gösteriyordu. Ve o gün gelip çatmıştı. 

Mahkeme salonun koridorları ağlamaklı bakıyordu sanki, mübaşirin sesi titriyordu. Koridorun başında sarıklı bir sultan geliyordu. Hiç bir şeyi yoktu ama dünyaya meydan okurcasına gözleri keskindi. Mahkeme salonuna girdiğinde etrafı biraz sezdi, ve gözünü hakime dikti. Bir an gözünü kırpmadı.. Çünkü onun için en son olay ölümdü. Ve buna zaten doğduğundan beri razı idi.

Hakim son sözünüz var mı diye sordu çınar ağacı gibi gölgesinin altında duran talebeleri ve halkın meraklı gözleri içinde..

Son sözüm dedi.. " Hasbinallah ve nimel vekil " - Allah bize yeter, o en güzel vekildir. - Bediüzzaman


Büyük vazifeleri yüklenmişti onlar. O vazifenin gerektirdiği şeylerden en önemlisi de vazifenin kitabına tam uymaktı. Yani Kur'an-ı Kerim'e.. Onlar zalime, yanan imanlara yetişme arzusu içerisinde lağım kokan buz kesmiş bir hapishanede hala ümitleri vardı. Çünkü ümidi sadece kafirler Allah'tan..


"Bu milletin asayişine, hususan masum çocukların, biçarelerin, ihtiyarların, hastaların ve fakirlerin dünyevi istirahatlarına ve uhrevi saadetlerine binler hayatımı, haysiyet ve şerefimi feda etmeye hazırım." - Bediüzzaman


Peki biz neyi feda edemiyoruz? Nerede hata yapıyoruz? Mümin olmak evde 3'lü kanepede TV seyretmek mi? (Affedin) Kızlarla buluşup 10 sf risale okumak mı? Komşunun yanan imanına yetişmekten ne ara vazgeçtin? Ne ara ümidini yitirdin.. Ne ara sen bu kadar değiştin.. Senin üstadın mahkemede idama bile hazırdı.  Sen hangi geçici sevdaya kapıldın da sonsuz kudreti olan Rabbin'in ayetlerini sattın?


Hayalhanem'in çıktığı küçük Türkiye turunda 10'dan fazla şehirde konferans imkanı bulduk. İşte o zaman anladım ki, hâla ümidini yitirmemiş insanların Anadolu'nun dört bir yanını çevrelemiş ve her an vazifeye hazır.


Evet..

Vazife dediğimde basit bir mesele.. Arkadaşlarımıza çevremize artık hangi imkanı buluyorsa bir fırsatını bulup Allah'ı anlatabilmek. Daha önceki yazı serisinde belirttiğim gibi birçok insan duyduğu tecrübeleri anlatır. Maalesef ben yaşayarak tokat yemiş bir kardeşiniz olarak yazıyorum şu satırlara..

Sadece bize gereken "Biraz Ümit..."


"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılabı içinde en yüksek gür sada İslamiyet'in olacaktır." - Bediüzzaman


(Oylama ve yorumlarınız yazının ön plana çıkmasına, ümidi olan birkaç insana ulaşmamıza vesile olmak için bekliyorum. Takibe alırsanız güncellemeleri alma fırsatınız olur."

Selam ve dua ile..


19 Mayıs 2015 - Belki de Hayatımın en kötü haberlerinden birini aldığım bir yaz akşamı..

Her şey DAVA Uğruna..Where stories live. Discover now