Yine bölümmmmmmmm.
Umarım beğenirsiniz benim minik kurbağa tilkilerim.
Siz okumaya başlamadan ben bölümü çikolatalı süt içerek yazdığımı belirteyim de şaşırmayın.
Ne demiş sizin biricik acemi yazarınız?,
"Ah ah... Çikolatalı süt bende kafa yapıyor"
Artık bunu ezberleyin sjsjsjjsjsjjsjsjsjBu arada bu bölümün şarkısı:
İkiye on kala- bütün İstanbul biliyorİyi okumalarr🤍
...
ATEŞ'İN ANLATIMIYLA
Yüzünün hizasında gelinceye dek eğildim ama bir şey oldu. Maçı unutturan bir şey oldu; gözleri...
Ben gözlerini seyre dalmışken önce karnıma dizini geçirdi. Sonra doğrularak kafa attı ve en son ellerini göğsüme yaslayarak beni mindere itti. Tekrar üstüme çıktı. Bu sefer o eğildi yüzüme doğru.
"Pes mi ediyorsun?" Diye sordu fısıldayarak.
Gözlerim dağılan saçlarında, vücudundan süzülen damla damla terlerde dolaştı ve en son hırsın hakim olduğu gözlerinde durdu. Aklımdaki tek şey ise ne kadar nefes kesici olduğuydu.
Ve kural 4: Rakibine aşık olma. Bırak yüzüne geçireceği darbeleri, bir bakışıyla bile kalbin durur.
"Pes ediyorum"diye mırıldandım.
"Kaybettin" dedi gülümseyerek.
Bende gülümsedim, o gülümsediği için...
"Belki de kazandım..." kaşlarını çattı anlamazca ama sorgulamadı.
Üsteğmenim, ben sana aşık oldum. Ve hayır Asena, ben kazandım. Sana yenilmek benim en güzel kazancım.
Cevap vermemişti, bende açıklama gereği duymamıştım. Sadece birbirimize bakıyorduk şimdi. Ben geri çekilemiyordum, peki o niye çekilmiyordu?
Neden geri çekilmiyorsun üsteğmen? Bana kafa atman gereken yere geldik hâlbuki...
Gözleri gözlerime çevrildi. "Sen var ya..." Dedim kesik kesik.
"Ben var ya...?" Dedi devam etmemi beklercesine.
"Sen" dedim hafifçe gülümseyerek. "Benim çok hoşuma gidiyorsun"
"Hımm?"
"Hı hı..."
"Ne oluyor lan burada?"
İkimizin de bakışları hızla kapıya döndü. Doğruldu Asena üzerimden. Ayağa kalktık hemen.
Yalnız basıldığımız şekil...
Boku yemiştik.
Asena kaşlarını çattı. "Si-sizin ne işiniz var burada? Utanmıyor musunuz gizli gizli bizi izlemeye?" Zeytinyağ gibi üste çıkmak tam da böyle birşey olsa gerekti.
Timin hepsi buradaydı, Emrah denen herif dahil.
"Bizim dersimiz var burada, yeni gelen askerlerle yani. Hatta görevi de Ateş komutanımız vermişti" dedi Yağız. Bunu tamamen unutmuştum...
Yankı'nın gözleri ikimizide süzdü. "Komutanım, ama yok bizim işimiz var falan derseniz anlayışla karşılarız. Siz devam edin lütfen, biz yokmuşuz gibi" dedi alayla sırıtırken.
YOU ARE READING
AĞLAMA, BİR TÜRKÜ SÖYLE
Teen Fiction"Her şehidin ardından bir türkü söylenirmiş" diye fısıldadı zorlukla. Gözlerimden akan yaşları sildi. Son defa mı değiyordu elleri tenime? "Sende ağlama." Kolay mı öyle sevdiğim? kolay mı öyle...? "Ağlama, bir türkü söyle" dedi, yarı baygın bakar...