2.Bölüm 💜 Tutsak

4K 466 62
                                    


Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar! 💜🔮

2.Bölüm

O nursuz, çirkin yaratıklar beni yeniden mağaraya kapattıklarında; sudan çıkmış bir balık gibi tir tir titriyordum. Nicoletta ile Jay'in gözlerimin önünde infaz edilmesinden sonra suratımın kireç kesmiş, yediklerimi Kaiden'ın babası Hayden'ın gözünün önünde çıkarıvermiştim.

Kıyafetlerim kustuğum için yeniden kirlenirken, görüntümü önemseyemeyecek kadar dehşete kapılmıştım. Bu dakikadan sonra Hayden tiksindiğini gizlemeden beni mağaraya götürmelerini emretmiş, öncesinde elimi yüzümü yıkamama, üzerimi başka bir elbiseyle değiştirmeme izin vermişlerdi.

Şimdi saatler sonra bile mağaranın ıslak duvarlarına sinmişken, ne düşüneceğimi kestiremez durumdaydım. Aklımı kaçıracak gibi hissediyor, gözlerimi kapatarak Tanrıçalarla Tanrılara yakarışta bulunuyordum.

Güneş, şelalenin bulunduğu tepenin ardından kaybolup gökyüzünü karanlığa boğana dek kendime gelmeyi bekledim. Yıldızlar tek tük olarak kendini göstermeye başladığında bir mide bulantısı daha baş göstermekteydi.

El ayak çekilene dek, beklemek zorunda kalmak öldürücüydü. Hele ki gördüğüm görüntülerden sonra...

Ay tam tepeye ulaşana dek, şelalenin geriden gelen hışırtısını dinledim. Eski anılara tutunmayı, bir zamanlar büyü dersinde öğrendiğim bilgileri hatırlamayı denedim. Mağarada tek başına kendi halimde otururken, bunlar aklımı kaçırmamak için yaptığım yegane şeylerdi.

Herkesin uyumaya çekildiğini, nöbet tutan bir iki iblis dışında kimse kalmadığına emin olduğumda kalbim ağzımda atarak ayaklarım yara olduğu için yattığım yere doğru süründüm.

Başıma uyumak için koyduğum saman yığını kırlenti kaldırdığımda, elimi eski hasır kumaşın boş bulduğum noktasına sokarak günler öncesinde gizlediğim o 'şeyi' buldum. Bu esnada dudaklarımı stresle ısırıyor, kimsenin mağaraya gelmemesi için dua ediyordum.

Genelde gece geç saatlerde bir iblis beni kontrol etmek için uğrardı ama o zamana bu işi becerebileceğime emindim. Hem tutsak olmaktan daha kötü, başıma ne gelebilirdi ki?.. 

Aradığım mavi, kristal anahtarı bulduğumda beni ve büyümü tutsak eden zincirler çözmeye başladım. Kristal anahtarlar, özel bir büyü ile tılsımlı oldukları için her zincir büyüsünü kırabilme gücüne sahipti.

O yüzden fazla oyalanmadan bana özgürlüğümü geri kazandırırken, önce ellerimdekini daha sonra ayaklarımdaki zincirleri çıkardım. İşim bittiğinde elbisemin eteklerini toplayarak, mağaranın çamurumsu yüzeyinden çıkış kapısına ilerledim.

Anahtar buraya da uyum sağlayarak, kapıyı açtığında demir parmaklıkları yavaşça açmaya özen gösteriyordum. En ufak bir gıcırtı sesi, çirkin bir iblisi buraya getirebilir başımı derde sokabilirdi. Neyse ki korktuğum olmadı ve ben fazla ses çıkarmadan mağaradan aşağıya giden yolu inmeye  başladım. 

💜💜💜

Merdivenler beni toprak bir yola sürüklüyordu. Şato arkamdaki tepede kaldığı için, indiğim nokta koyu yeşil bir ormana açılıyor şelalenin bir uzantısı olan küçük nehir de yolumu bulmama yardım ediyordu.

Ayaklarım kanamaya başlamasına rağmen adımlarımı hızlandırmaktan geri duramıyordum. Tabanlarıma batan dikenler ya da taşları umursayamıyor, beni bekleyen iç sesime doğru koşar adım ilerliyordum.

Toprak yol ormanın en diplerine gitmeye başladığında, adeta iç güdülerime göre hareket ediyordum. Ne kadar süre geçti bilmiyordum. Nihayet şelaleden iyice uzaklaşarak, ormanın orta noktalarına ulaştığımda siyah kediyle göz göze gelebilmiştim.

Büyüler Kraliçesi 2 (Bitti)Where stories live. Discover now