17.Bölüm 💜 Temaris

2.6K 318 16
                                    

Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar! 🔮💜

17.Bölüm

Kırmızı çiçeklerin bayram ettiği bir açıklıktı burası. Ağızlarını açarak suların en yüksek noktalarını süslüyor, kır çiçekleri ise zemini kar beyazı bir görünüme dönüştürüyordu. Mavi kelebeklerin sular üzerinde dans ettiği, uhrevi bir yerdeydim.

Gecenin kanatları ardına takılan mehtap, bulutsuz gecede siyah suların üzerine doğru yansıyor, bu sayede çevremizi kaplayan yeşil bitkileri daha iyi gözlemleyebiliyordum.

Burnuma gelen nefis kokular, ayaklarımın altındaki kır çiçeklerini toplama dürtümü fazlalaştırırken ben çevreyi keşfetmek yerine parmaklarımı üzerime giydiğim kıyafet parçalarına götürerek, niyetimin başka bir şey olduğunu gösteriyordum.

Önce ne zaman giydiğimi bilmediğim çiçekli pembe elbiseyi, omuzlarımın üzerinden sıyırıyor, ardından açıklığa herhangi biri gelir korkusu olmadan göğüslerimi ve bacaklarımı tamamen çıplak bırakarak üzerimden atıyordum.

Bununla yetinmeyerek, işi saten külota kadar götürüyor, daha sonra çırılçıplak bir halde önümde uzanan küçük göle bakarak ayaklarımı sulara daldırıyordum.

Ilık suyun, muhteşem hissi dudaklarımdan küçük inlemelerin dökülmesine yol açarken su, ayak bileklerimden yukarı çıkana dek suların içerisine doğru yürüyordum. Gecenin ılık esintisi sayesinde herhangi bir üşüme hissetmediğim gibi, bunun yerine sıcaklıyormuşum gibi suların serinliğinde yüzmek istiyordum.

Çıplak bedenimi işgal eden göl sularında yüzmeye başladıkça bedenimin özgürleştiğini, ruhumun ise sulara kapılarak dinginleştiğini hissediyordum. Huzur kelimesi, eğer kendine bir tanım arıyorsa onu bu yerde, beynimin içerisinde bulabilirdi.

Kulağıma çalınan kuş seslerinin nereden geldiğini bile bilmiyordum. Belki gür bitkilerin arasında yuvalanmışlar, belki de ağaçların üzerine tünemişlerdi. Ancak bu yerle bütünleşen her şey, olabildiğince mükemmeldi.

Görüş alanıma giren Kaiden da buna dahildi.

Suların kayalarla bütünleştiği, küçük bir küvet oluşturduğu noktada Kaiden yeşilimsi kayalardan birinin üzerine oturmuş bedenini göğüsten itibaren sulara gömmüştü. Kollarını iki yana açarak, başını geriye doğru yaslamış tepeden dökülen sulara kendini iyice kaptırmıştı.

Sular yağmur etkisi yarattığı için, Kaiden'ın iri omuzlarından göğüs kafesine dek süzülüyor, oradan aşağıya doğru yol bularak zihnimin içerisine hiç de  edepli olmayan düşünceler sokuyordu.

Dudaklarımı ısırarak onu böylesine izlemem oldukça ayıptı. Fakat hasret duyduğum yüz hatlarından başlayarak, bedenimi kavuran uzuvlarını incelemek bana büyük bir eziyetti. 

Sanki her hücrem, ben daha farkına varmadan ona doğru çekiliyor kalbimin kırgınlığı, Kaiden bana her gülümsediğinde iyileşiyordu. Tıpkı şimdi olduğu gibi...

Benim buralarda bir yerde olduğumu anlamış gibi gözlerini usulca açtı ve geceyi bile kıskandıran siyah gözleriyle beni içine çekmeye devam etti. 

Bilmeden Kaiden'a doğru yüzdüğümü fark ettiğimde, aramızda yalnızca metreler kalmıştı. Sadece birkaç kulaç atacak ve beni her şeyden daha da sıkı saracak kollarına atılacaktım.

Kaiden'ın da en az benim kadar sabırsız bir davranışla, yerinden kalktığını ve bana doğru geldiğini gördüm. Lakin ortada garip bir sorun vardı.

Ne kadar yüzersem yüzeyim, Kaiden'a tam olarak varamıyor sanki sular ikimizin arasında gittikçe çoğalıyordu. Korku, endişe ve panikle hareketlerimi hızlandırırken, "Kaiden!" diye haykırıyordum. 

Büyüler Kraliçesi 2 (Bitti)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin