Git Mutfakta Ye

7.2K 121 1
                                    


Kapının çalma sesiyle uyandım. Hemen pijamamı giyip kapıyı açtım. Gelen Selen anneydi, kesin çarşafı istemeye gelmiştir. "Siz çarşaf için gelmiştimiz di mi? Durun hemen alıp geliyorum!" Diyip odaya tekrar girecekken kolumdan tutup gülümsedi. "Çarşaf mühim değil sana bakmaya geldim. Ağrın var mı? Nasılsın? İlaç getirteyim mi?!" Dediğinde gülümsedim. Çarşaf için gelmemişti. "Yok iyim birazdan kahvaltıya inerim, kusura bakmayın alarmım çalmamış." Selen anne saçımı okşayıp güldü. "Kız, sen bugün dinlen ben sana sevdiklerinden bir tepsi hazırlayıp getiririm." Kaşlarım kalkmıştı. O mu bana hazırlayacaktı. "Yok zahmet etmeyin, ben şimdi iner güzelce yaparım kahvaltımı." Selen hanım yanaklarımı sıkıp güldü sonra da hırkasından bir ilaç çıkarıp bana verdi. "Ağrı kesici, iç şimdi az bişi ağrını çeksin kızım." Güldüm. "Teşekkür ederim." Selen anne başını sallayıp arkasını döndü ve merdivenlerden aşağıya indi. Kapıyı kapatıp içeri geçtim. Sürahiden bardağa su doldurup ağrı kesiciyi içtim. Çarşafları kapının oraya bırakıp yenilerini takıp düzelttim. Hemen eşyalarımı hazırlayıp banyoya girdim. Sıcak bir duşun ardından hazırladığım eşyalarımı giydim. Gri sütyene benzeyen crop ve gri şortumu giymiştim. Makyaj çantamı alıp aynaya geçtim. Kaşlarıma kalemle çizgi geçtim. Kirpiklerime rimel sürdükten sonra kırmızı rujumu alıp sürdüm. Kırmızı ruj idealim.

Telefonumu şarjdan çıkarıp aşağıya inmeye başladım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Telefonumu şarjdan çıkarıp aşağıya inmeye başladım. Daha üç merdiven kala atlamayı düşündüm. Kimse görmez ya diyip atladığımda kasıklarıma bir ağrı girdi. Kasıklarımın biraz yukarısını tutup inledim. "A-ah." Elimi çekip kafamı kaldırdığımda hepsi bana gülerek bakıyordu. Hemen kafamı eğdim, yanaklarımın yandığını hissediyordum. Masada boş kalan Kuzeyden en uzak yere oturdum. Yanımdaki kıza baktığımda dünden önceki gün bize gelmişti, galiba Kuzeyin kardeşiydi. Oda bana baktığında gülümesyip önüne döndü. Bende önüme dönüp tabağıma birşeyler aldım. Az birşeyler aldım. Zaten çekiniyordum, şimdi utanıyorum. Onları yemeye başladığımda bana bakıp konuşan sarışın bir kızı ve Kuzeyi gördüm. Çatalımı bırakıp sandalyeye yaslandım. Ellerimi göğsümde birleştirip onlara baktım. Kuzey fısıldaşmayı bırakıp bana dönmüştü. "Kalk ordan! Git mutfakta ye!" Dediğinde sinirden güldüm. "Pardon?!" Dedim gülerek. "KALK DEDİYSEM KALKACAKSIN!" Onu umursamayıp nutellayı önüme aldım ve ekmeğe sürmeye başladım. "KAMEL KİME DİYORUM!" Selen anne bu sefer konuştu. "Oğul bırak yesin kız yemeğini. Hem nereden çıktı bu mutfakta yeme işi." Diyip bana öpücük attı. Bu kadın pamuk şeker Mübarek. "Evet, çok meraklıysa gidip kendi yesin dimi Selen teyze." Kuzey ise sinirden gülüp yemeğine döndü. Böyle adam ol işte. Ona sırıtıp çikolatalı ekmeği yiyordum. "Ayyy, kız yenge diyorum ki bana da şu kıyafetlerinden versen mi? Tarzına bayıldımmm." Diyen yanımdaki kıza döndüm. "Tabi, istersen yemekten sonra gel yeni aldığım birkaç kıyafet vardı hiç giymediğim. Onlar şimdi bana küçük geliyor, sana verebilirim." Dediğimde kızın gözleri parladı resmen. Ona gülümseyip masadan kalktım. "Afiyet olsun." Lavaboya ilerleyip ellerimi ve ağzımı yıkadım sonra da salona geçip bir koltuğa oturdum. Bir süre sonra Osman baba gelmişti. Ne kadar onlara anne baba demek istesem de çekiniyordum. Osman baba yanıma oturup gülümsedi. "Ee gelin, notların nasıl?" Derin nefes alıp verdim. "İyi, çalışabildiğim kadar çalıştım, ama dün o emeklerin boşa gittiğini anladım." Suratı asılmıştı. "İstersen ben konuşurum Kuzeyle." Gülümsedim. "Yok, biri konuşmalıysa o konuşan ben olmalıyım." Dediğimde gülümsemesi yerine geldi. Yanımdan kalkıp tekli koltuklara geçti. Bense koltuğa yayılıp fotoğraf çekinmeye başladım. Komik fotoğraflar çekip kendimce gülerken herkesin salona geldiğini Kuzeyin beni dürtmesiyle anladım. Yerimde doğrulup hala fotoğraf çekinmeye başladım. Kuzey de arada bir naptığıma bakıp gülüyordu. Telefonu cebime soktum. Başımı kaldırdığımda herkesin bana baktığını gördüm. Allah'ım bilmediğim bir günah mı işledim acaba? Başımı eğip parmaklarınla oynamaya başladım. "Yenge, dövmelerin çok güzel be." Konuşan kişiye döndüğümde benim gibi genç olduğunu fark ettim. "Erel ben." Gülümseyip başımı salladım. "Kamel." Birşey sormak istiyor ama galiba çekiniyordu. En sonunda dayanamayıp sordu. "Yenge, nolursun bir dövmelerine bakayım. Çok havalılar." Onun bu haline güldüm. "Gel bak." Saçlarımı kaldırıp belimdekilerine bakmasına izin verdim. Erel dövmelerime bakarken diğerleri çoktan başka bir sohbete başlamışlardk bile. Şirket hakkında birşeyler birşeyler. Erel en son merakını giderip yerine geçti. Sohbet dikkatimi çekmediği için cebimden kablolu kulaklığımı çıkarıp taktım. Yine idealim Miss You şarkısını açtım. Ayrı bir seviyordum bu şarkıyı. Şarkı dinlerken telefonum ikide bir titremeye başladı. Telefonumu alıp baktım, bizim gruptan geliyordu mesajlar.

Kamel'in Haremi

Alperen: Kamel
Alperen: Biz bugün İstanbula kaçıyoz son kez görüşelim mi
Kamel: Bekleyin bi soriyim
Akın: Suraya bak amq bizi sabahın 4 veya 5inde cagiran kiz simdi bizle gorusemiyo
Ela: He ya
Kamel: Abartmayın hala yasıyorum


Telefonu kapatıp Osman babaya baktım. "Osman amca, birkaç arkadaşım bugün İstanbula dönüyorlar da bugün buraya gelebilirmiler? Veya ben onların yanına gidebilir miyim?" Dediğimde bana dönüp gülümsedi. "Kızım, bana sorman hoşuma gitti bana olan saygının bu kadar çok olduğunu fark ettim.. Ama evin ağası kimse ona sormalısın." Hemen Kuzeye baktık. "Gelebilirmiler?" Kuzey ise yanındaki kızla fısır fısır konuşup gülüyor ve saçlarıyla oynuyordu. Sorduğum soruyla bana döndü. "Hayır." Pis varlık. "Sebep?" Tekrar bana döndü, kıza baktığımda sırıtarak bana bakıyordu. Ona küçümseyici bir gülüşle karşılık verdim. Tekrar Kuzeye döndüğümde bana sinirli bir şekilde bakıyordu. "Hayır dediysem bitti!" Hırlamam başlamıştı bile. Kol saatim ötmeye başlamıştı. Kol saatimdeki asistan konuştu. "Sinir seviyesi çok yüksek! 668 sinir seviyesi!" Birden alarm çalmaya başladı. Alarmı kapatıp ayağa kalktım. Mutfağa geçip büyük bir bardak su içtim. Az bişi sinirimi yatıştırır diye ama hayır. Pis varlık. Otizimli eşek. Telefonumu salonda unuttuğumu fark ettim. Derin bir nefes alıp salona doğru yürüdüm. Telefonumu alıp Erelin yanına geçtim. Kuzey bana sert bakışlarını göndersede umursamayıp bizim çocuklara buluşamayacağımızı yazdım. Telefonu bırakıp Erelin lise anılarını dinliyordum. İki de bir komik şeyler anlatıyordu, bu yüzden de kahkaha attığım zaman hareket ediyorum ve KASIKLARIM ACIYOR! "Karanlık ya bi baktım ışığı buldum. Açtığım an Ahmetin kafası klozetin içindeydi. Salak İsep çocuğun kafasını lavabo yerine klozete sokmuş." Dediğinde uzunca güldüğümde bakışlarım Kuzeye takıldı. Bana bakıyordu. Ben ondan bakışlarımı çekip ayağa kalktım. "Müsaadenizle." Deyip odama çıktım. Kendimi yatağa bırakıp yorgun olan gözlerimi kapattım. Bir süre sonra zaten karanlık beni ele geçirmişti...

Deli Kız (Kuma) +18Where stories live. Discover now